Çarşamba, Aralık 24

Viena ve Sissi


Yilbasinda sevgili arkadaslarimizin yanina Avusturya'ya gidiyoruz. Iki gun Viena, iki gun de Linz'de olacagiz.. Su aralar viena'da neler yapabiliriz, onu arastiriyoruz ve mutlaka gorulecek yerlerin listesini yapiyoruz.

Bir kitapta gorup de Sissi muzesi varmis deyince sevgilim cok heyecanlandim, kucukken hayran oldugum Sissi'nin sarayini, esyalarini gorecegiz.. Gerci bu hayranligin nedeni Sissi'den cok onu oynayam Romy Schneider'in guzelligiydi ama olsun! Zor dayanacagim bu birkac gun...

Pazartesi, Aralık 22

Bruksel'de Noel

Bizim Gville'de iyiydi, her yer susleniyordu, ama asil Noel'in tadi boyle soguk havada, disarda donarak soguk sarap icerken cikiyormus.. Bunu anladim, terlikle Noel nereye kadar?..

Bu Cuma aksami Christmas Markt denilen, Noel senligi tadinda bir yere gittik sehir merkezinde. sokaklari kapamisar, oraya standlar acmislar, ya yiyecek, ya hediyelik bir seyler satiyorlar. Insanlar de hem bir seyler yiyor, iciyor, hem de hediyelik bir seyler aliyorlar.. Hava soguk olmasina ragmen herkesin keyfi yerindeydi. Biz de sardik atkilari, bir guzel gezdik. Disarlarda 4,5 saat gecirdik - normalde donardim herhalde, ama pek hissetmedim sogugu, keyifliydi. Gecenin sonunda donme dolaba bile biindik!

(Bunlar meyve degil kokulu mum! Dayanamadik, bir dilim karpuz aldik:)

Cumartesi Almanya'ya Aachen'a gittik, sevgilimin hala ve enistesini ziyarete. Bircok Brukselli gibi Aachen'a gidip alisveris de yaptik - orda fiyatlar cok daha uygun. O da epey yorucu bir gun oldu, ama keyifliydi.

Pazar gunu de ev islerini hallettik, ve de AROG'u izlemeye gittik. Belcika'da izleyecegimi dusunmezdim, ama iste buraya da geliyormus bazi filmler, takip edip izleyebildigim kadar filmi izlemeye calisicam. Sonra aksam biraz yuruyus yaptik mahallemizde ve ben yine kendimi jet lag'in ellerinde kivranirken buldum maalesef.. Evet hala gecmedi, gecmesi de epey zor olacak gibi gozukuyor...

Cuma, Aralık 19

Etli ekmek

Biraz arastirdim da, bu dun gece yedigimiz, pide gibi yani, etli ekmekten baska, bir de benim bildigim gibi, sadece kiyma ve sogan ile yapilan ve de gozlemeye benzeyen bir etli ekmek tarifi daha var. Sanirim pide gibi olan Konya'ya, benim bildigim de Kastamonu'ya ait. Anneannemin kastamonu ile ilgili baglari oldugundan, sanirim onun yaptigi o yoreye ait olan.

Hatta tarifini bile buldum nepisirsem.com'da:
"Malzemeler
5 Su Bardağı Un
2.5 Su Bardağı Su
1 Tatlı Kaşığı Tuz
İç Malzemesi
500 gr Kıyma
2 Soğan
Karabiber , Tuz
1 Çorba Kaşığı Tereyağı


Yemeğin Tarifi
Bir kapta un, tuz ve suyu karıştırıp yoğurun. Kulak memesi yumuşaklığına gelen hamurdan yumruk büyüklüğünde 20 küçük parça koparın.
Her parçayı teker teker küçük birer daire şeklinde açın.
İnce doğranmış soğanı kıyma ile birlikte kavurun. Tuz ve karabiber ilave edin.
Hazırlanan iç malzemesinden bir iki kaşık yuvarlak hamurun yarısına yayın, diğer tarafı üzerine kapatın. Hamur ve malzeme bitinceye kadar işlemi sürdürün.
Teflon tavada veya sacda hamurları önlü arkalı pişirin. Üzerine tereyağı sürüp sıcak olarak servis yapın."


Kaynak: http://www.nepisirsem.com/resimliyemektarifi.aspx?yemekid=341

Cuma, Aralık 12

tasinma - temelli ve cok uzaklara


Bizi bir tasinma telasi aldi gidiyor.. ama bu ayni sehir icindeki tasinmalarimdan cok farkli cunku bu sefer ki temelli. Esyalar kutulanmak yerine atiliyor, satiliyor veriliyor. Onun disinda gitmeden once yapacak o kadar cok is cikti ki.. Mesela dun arabami sattim, isten ayrildim. Bu sabah ehliyetimi yeniledim - hem de ne maceralarla, evimi bosaltip anahtarimi teslim edecegim, hocami son kez gorecegim - 6 ay icin sadece, sonra yine bol bol beraberiz tez oncesi :)

Iste boyle buyuk degisiklikler oluyor hayatimda. Ben sadece akintida su uzerinde kalmaya calisiyorum. Isleri onceden halletmenin cok faydasini gorduk, ama yine de yeni yeni isler cikiyor.. Haydaa, bir de bu var diyip ise koyuluyoruz. Daha 25 yasimda 3 kitada yasamis olucam aralik 15 itibariyle. Icim pir pir, buralardan gitmek cok iyi gelecek.. Dunyanin bir kosesine atilmis gibi hissediyor insan burda. Amerikalilar icin oyle olabilir; benim dunyamin merkezi burasi degil. Benim haritamda amerika kitasi solda, dunyanin tam ortasinda degil! Dogdugum sehre 1 gun degil, 3,5 saat uzaklikta yasiyor olacagim (ucakla tabi, ama olsun).

iste bombos evimden son kareler, artik bruksel'den yazmak uzere...

Salı, Aralık 9

Kurban bayraminiz kutlu olsun..

Boyle uzaktan bayramlarin bile keyfi cikimiyor ya aslinda, ama napalim, kutlamadan da olmuyor..

Bugun yeterlilik sinavima girdim, ve de zor bir sozlu sinavdan sonra gectim.. Gectim ama, tezim icin yapmam gereken bir suru sey var - hem sevindim, hem yapacagim seylerin yuku bindi uzerime..

Tasinmaya da 1 haftadan az kaldi. gunler hizla geciyor.. staislara devam, evim nerdeyse bombos. Bir tek arabayi satmakta zorlaniyoruz, piyasa cok durgun, ama napalim.. Ona da cok uzulmuyorum yani. Saglik olsun.

Iste boyle, bayramin en kotu yani insanlar gezdigi icin bloglari takip edememek. Artik tasinma telasi falan bu haftayi bir sekilde atlaticaz napalim :)

Cuma, Aralık 5

hande yener sorunsali

Gazetede bir haber vardi. eski sarkilarinin yeni versiyonlarini soylecekmis bayramda. ay lutfen soylemesin. biraksin da o sarkilar eski guzel hallerinde kalsinlar.
Hande yener "vurup kapiyi cikarken aklin neredeydi" diye sarkiler soylerken cok daha iyiydi, simdiki hali hicbir seye benzemiyor, sarkilari da rezalet.. sinir oluyorum kendisine. Eskiye, ozune don hande - 23 yasindaymissin gibi takilmaktan vazgec lutfen!

Pazartesi, Aralık 1

haleti ruhiyem

Ay ay, neler oldu neler, nerden baslicam bilemiyorum... Cok daginik bir yazi olacak bu.

Sinavlar bitti, iyi gectiler - yazdim da yazdim. toplam 5 sinav icin 57 sayfa yazdim, saka gibiydi. parmaklarim yoruldu. Son gunku sinavda kisa sureli bir surmenaj yasasam da toparladim ve de son anda yetistirdim. Umarim akademik hayatim ve de bundan sonrasi icin alacagim son sinav olur bu. Soranlar oluyor, eee gectin mi diye. Daha belli degil. Ancak 8 aralik'ta tez proposalimin savunmasini yapinca anlayacagim gecip gecmedigimi. Ama her sey yolunda gibi gozukuyor, insallah kazasiz belasiz gececek gelecek hafta.. Ay hadi bir an once..

Gercekten de sevgili Yildiz Dedemi bir kez daha andim. Gerci onu cok aniyoruz, ama iste bu onun verdigi hayat dersi. Hayattaki basarimin en buyuk kaynagi erken davranmaktir derdi dedem, ve de ben de onu ornek aliyorum. simdiye kadar da cok faydasini gordum. Butun esyalarimi satmistim zaten, bu tasinmadan onceki son hafta o kadar rahatim ki - evde nerdeyse hic esyam kalmadi. Halamlarda kaliyoruz zaten, esya da gerekmiyor. kalan esyalarin da sahipleri belli. Kolay bir sekilde kapayacagiz evimi boylece. annem zaten ben calisirken her seyi temizledi, sildi, supurdu, esyalari tasviye etti, vereceklerimizin cogunu verdik, atacaklarimizin cogunu attik. Dolaplar nerdeyse bombos, bavullar yari dolu sayilir, gidecekler belli kalacaklar belli. Yani haziriz nerdeyse..

Sukran gunu tatili bana oyle iyi geldi ki! Dinlendim, bu 4 gun boyunca dersler, tezim, sununmum ve okulla ilgili hicbir sey yapmadim. Kara cumanin unlu indirimlerinden yararlandik ve de bol bol alisveris yaptik. Butun eksiklerimi tamamladim, indirimler sagolsun - almak istedigim her sey indirime girmisti, ben de acimadim aldim :) Euro'dan gozum korktugu icin alisverisler tamam, beni epey idare edecek malzemem oldu annem ve halam sagolsun!

Bu hafta ise gidip butun hafta calisip onceden gitmedigim gunlerin acisini cikaricam. iste son haftam gibi. Gelecek hafta da giderim ama az. Herkese minik hediyeler ayarladim, gelecek hafta onlari vericem ve burdaki calisma maceram da sona erecek.

Hayatimdaki onemli bir sayfa yavas yavas kapaniyor, uyuyan birinin elindeki kitap gibi. kitap dustu dusecek, ben de daldim dalacagim tatli bir ruyaya. Hadi dayan, birkac satir daha...

Salı, Kasım 25

1 tane sinavim kaldi!

Bugun de 4. sinavima girdim ve de gayet iyi gecti o da. Artik yarin bir sinava giricem ve de bu cilginlik 8 aralik'a kadar bitecek. bir ara sozlu sinav icin sunum falan hazirlamam lazim, ama araya giren sukran gunu tatilinde hicbir sey yapmamayi dusunuyorum..

Annem ben sinavlara calisirken hem beni besliyor, hem de evimi toparliyor, duzenliyor, ayikliyor, temizliyor, bosaltiyor.. Bir suru seyi copun yanindaki duvara dizdik ve de dizdikten 1 saat sonra falan yoktular. su aralar en buyuk keyfimiz oraya koyduklarimizin birileri tarafindan alindigini takip etmek.. Bu aksam bir posta daha var koyacagimiz. Mutfak dolaplari epey bosaldi, banyo desen o da bitti gibi. Odami da epey bir yoluna soktum.

Yazliklarimi burda halamin evinde birakicam, cunku mayis ayinda gelip 3 hafta falan kalicam burda, agustos'ta da bir 10 gun falan, artik onlari o zaman gotururum, nasilsa bruksel'de yazliga pek ihtiyacim olmayacak epey bi sure :)

Iste boyle. Yarin son sinava giriyorum, sonraki gun de orlandoya alisverise gidiyoruz annem ve halam ile. Sabahtan aksama kadar gezecez, alacaklarimin bakacaklarimin listesini yaptim. Iste sinavlardan sonraki odulum de bu olacak!

Sonrasinda da artik halamlara tasiniyoruz, hem sukran gunu birlikteligi, hem de evimizde esya kalmamasi (satilabilecek her seyi satmis olmamdan dolayi) hem de sinavlari atlatip biraz daha rahatlamis olacak olmak iyi olacak!

Cumartesi, Kasım 22

5in 2si..

Aslinda nerden baktigina bagli, 3 sinavim bitti, ama kalan 2 beni korkutuyor.. Sonuclari daha cok sonra ogrenecek olmam da gicik bir durum, ama napalim, beklicez artik. Pazartesi ve sali cilgin sinav tempoma devam, haftasonu bir nefes olacak benim icin.. Derin derin nefes aliyorum, az kaldi, dayaniyorum...

Cumartesi, Kasım 15

Toparlanma ve sinav hazirligi

Sinavlarim cok yakinda basliyor. Carsamba, persembe cuma sinava giricem. haftasonu biraz daha calisip pazartesi sali yine sinava giricem.. Ay bir bitse, bir bitse - su an tek dilegim bu!

O asagida resmini cektigim esyalarin hepsini sattim. Yemek masami aldigim fiyata sattim - inailmaz bir sey. Evim bosaliyor, etrafta ivir zivir minik esayalr kaldi, annem ile onlarla idare ediyoruz simdilik ama yakinda halama gecicez herhalde, ozellikle de sinavlarimdan sonra.

Evimin bu bos hali de cok hosuma gidiyor. dolaplari bosaltiyoruz, yiyecekleri bitiriyoruz. annem cok guzel bir sekilde evi ceviriyor, ben de satis ve ders calisma isleriyle ilgileniyorum. ama ticaretteki basarimdan sonra acaba yanlis kariyeri mi secim diye de icten ice dertlenmeye basladim...

Perşembe, Kasım 13

Uzun zaman oldu ama

iste anca cikti karsima buraya koyacak kadar guzel bir soz. Gercekten de dogru bir laf. Bir kiyafeti tasimayi bilmek cok az kisinin sahip oldugu bir sanat.

"Fashion can be bought. Style one must possess."
Edna Woolman Chase

Çarşamba, Kasım 12

Ticari isler..






Yani aslinda isin ticaretinde falan degilim ama, tasinmama 1 ay kaldi ve de bundan sonrasi cok yogun olacak. Gelecek hafta bugun ilk yeterlilik sinavima giriyor olacagim. toplam 5 sinav, 5 gun!

Neyse, simdilik dusunmemeye calisiyorum. Daha isler o kadar artmadan evdeki esyalari satmaya basliyim dedim ben de. Utuydu, mikrodalga firindi, mutfak robotuydu derken her seyi satiliga cikardim. internetten satiyorum, ama iste hepsinin resmini cek, duzelt, kucult, ilani yaz, resmi ekle yukle falan derken ohooo butun gunum gitti..

Gitti ama degdi galiba! Ilanini verdigim cok seyin taliplisi cikti, simdi dolu bir eposta kutum, bir suru insanda telefonum ve adresim ve de gormeye gelecek bir suru insan var. Annem ile heyecanla bekliyoruz.. Baslasin satislar!

Pazartesi, Kasım 10

10 Kasim


Anisi bu kadar uzun sure yasatilmaya deger, onun kadar sifirdan bir ulke yaratmis baska bir lider yoktur sanmiyorum.. Degerini bilmedigimiz gibi nankorluk edenlere de goz yumuyoruz.. Su anki ulkenin durumunu gorse kendisi bile sasardi herhalde, nasil oldu ya ben bunlara bu kadar sey ogrettim yine bildiklerini okumuslar, diye.. ama sasilacak sey yok aslinda, kapasite bu kadarmis demek ki, biz onun yaptiklarina, kendi hayatini ulkesine bagislamasina layik olamamisiz..

Uzuntuyle aniyorum Atamizin anisini bugun. Neler oldu, kim bilir daha da neler olacak diye gelecege korkuyla bakiyorum.. Oysa kucukken boyle miydi, kahraman bir liderin kurdugu ulkenin cesur cocuklariydik, dilimizde inanc dolu misralar...

Senin anini bile ozluyoruz Atam!

Çarşamba, Kasım 5

Ankara'dan annem gelmis..

Aslinda daha gelmedi, aksam 8'de gelecek. ama tabi beni heyecan sardi simdiden.. Annem bana bakmaya geliyor, yeerlilik sinavlari denen manyak maratona tam olarak 2 hafta kaldi. Heycen, stres, umursamazlik, aman ne calisicam halleri - hepsi bir arada. Bilmiyorum ne olacak halim :)

Neyse bir annem gelsin de, o beni duzene sokar diye umuyorum!

OBAMA

Hadi bakalim, umarim dunya icin hayirli olur Amerika'nin yeni cumhurbaskani... insanlarin heyecanini izlemek bile umut verici.

ilginc gelen sey ise onceden Obama'nin irkindan hic bahsedilmezkez, secildikten sonra bir anda zencilerin en buyuk basarisi gibi gosterilmesi. Sadece zenci oldugu icin oy almadi ki adam, ya da sadece zenciler ona oy vermedi.. Isin renginin nasil degistigini, bir anda bir irkin basarisi haline dondugunu izlemek ilginc.

Salı, Kasım 4

burdaki baskanlik secimi

bakalim sonuc ne olacak.. merakla bekliyoruz! Patronum early results diye aranip duruyor..

cocuk olmak


Bugun gazetelerin birinde ozeti vardi su son 2 haftadaki cocuk tacizi haberlerinin, icim aciyarak okudum..

Takip ettigim bloglardan birinin yazari diyordu ki, insanlarin bloglarini okuyorum da, ne kadar guzel hayatlari var. Hic mi kotu bir sey gelmiyor baslarina?.. Kendisinin hikayesi cok acikli, yurek dayanmiyor okumaya.

Dusunuyorum da, ne kadar sansliymisim. Yatip kalkip sukretmem lazimmis demek ki.. Hele de son zamanlarda gazeteleri okudukca daha da farkina variyorum. Etrafta bu kadar sapkinlik, bu kadar manyakca sey olurken ne kadar da iyi korunmusum ben, ne kadar cocuksu bir cocukluk yasamisim. Aileme tesekkur ediyorum!

Pazartesi, Kasım 3

fazla heves

biraz once facebook'da bir tanidigimin, kendisi Turk, getting out the vote for Obama applicationinini ekledigini gordum. Tamam amerikan secimleri herkes icin onemli de, tatlim sen oy veremiyorsun ki :)

Ah bu bizim halimiz, neye atlayacagmizi sasirmis durumdayiz

ya sev ya terk et - mis

Cok oluyor bu cevap, ulkeyi yonetmeye calisanlar kabiliyetsiz ve asagilik kompleksli olunca hindi gibi kabarip bu cevabi veriyorar.. Yok ya, tapusu sizde mi kardesim? 3 gunluk gecmisinizle kimi nerden kovuyorsunuz?..

Yine gazeteler ic karartici.. 16 yasindaki kiza ailesi zorla tecavuz ettirmis, kiz babayi ihbar edince baba kizi oldurmus, tip ogrencisini olduren arkadasi 25 yil hapis aliyor, gelecegi oldugu icin.. Devam edin devam edin. kadinlarin bir degeri yok nasilsa, oldurulsun, taciz tecavuz edilsin, 1 gunde bir adli tip raporu, saniklar serbest - Turkiye'de bu kadar kolay bazi seyler!

Ne kadar cok pislik yasiyor ulkemizde, yani her yerde vardir, ama bizde aftan cikiyorlar, ceza almiyorlar, elini kolunu sallaya sallaya tekrar ayni suclari isliyorlar. Bu cezalar degismedigi surece bir sey olmayacak...

Pazar, Kasım 2

gunun sozu



Bu aralar yeterlilik sinavlarina calismaktan icin disim tarih ve teori oldu..
Ama komik bir sey cikiverdi karsima, Shannon'un 1948'de one surdugu iletisim modeli teorisi, information theory'den...

"Information behaves in some unusual ways.
Its value typically increases when it is selectively shared.
It does not depreciate with use, although it may over time.
Strangest of all, you can give information away without giving it up" (p. 413)

O kadar sirin geliyor ki bu alinti bana, eski tekerlemeler gibi, carsidan aldim bir tane, eve geldim bin tane...

Cuma, Ekim 31

Turkiye'dekiler icin halloween partisi kostum onerileri

Efendim burda cok moda, cadilar bayrami. Daha eylul ayindan hazirliklar basliyor.. Kim ne olacak ne giyecek.. burda kizlarin giymeyi en sevdigi kostum ic camasiri.. Jartiyerlerle sutyenlerle atiyorlar kendilerini sokaga, iste kostumumuz diye. Insanin gulesi geliyor... Yani gercekten "uygun olmayan" bir vucuda sahip biri giydiginde korkutucu olabilecek bir kostum fikri, o incecik guzel kizlarda korkudan cok baska hisler uyandiriyor.

Malum, cadilar bayrami. Kostumun de korkutucu olmasi gerekiyor.. Gerci bu pek gecerli degil, insanlar her seyi giyiyorlar yeter ki kostum olsun diye, ama isin ruhunda korkutmak yatiyor aslen. eve of horrors'dan geliyor gecenin ismi.

Ben de dusundum, turkiye'de korkutucu kostum ne olur diye..

Boyle Huseyin Uzmez'in o cirkin suratinin bir silikon maskesi yapilabilir, iste gercek sapik - korkunc bir sey.. herkes kacmali bu yuzu gorunce diye, eger bu kostumle gidenin yaninda bir kadin arkadasi varsa o da Uzmez'in karisinin haliyle katilabilir geceye. korkunc kadin modeli olarak!

Ya da daha kolayi var, bir kask bulup kaskli sapik olarak gidilebilir. yuzu bile gizli, kurbanlari icin ne korkunc olmus olmali - dusunmesi bile insanin icini urpertiyor.. Cok korkutucu bir kostum olurdu bu da kesin!

Baska korkunc buldugum insanlar da var. mesela kepce kulak ve fume-gri bir papyon ve bir takim elbise ile birine benzeyebilirsiniz rahatca.. Gittiginiz partideki kisilerin politik gorusu de sizin gibiyyse bu kostum korkutucu olabilir, hem de cok! Ya da badem biyik takip gidebilirsiniz, lacivert bir takim elsiye yeter bu kostum icin de.. Etrafa bol bol senin anani, anani da al git seklinde konusursaniz kafasi karisik insanlar bile kim oldugunuzu rahatlikla anlayabileceklerdir.

Dusunuyorum da, yaraticiligim buraya kadar, kusura bakmayin - aklima baska korkun kostum fikirleri gelmiyor.. Eminim dusunsak daha bir suru buluruz, ama bunlar en guncel olanlari herhalde..

Korkusuz gunler diliyorum herkese!

Perşembe, Ekim 30

yokmus gibi kadinlar*

*Bekir Coskun oyle guzel yazmis ki, bekli okuyamamisinizdir diye, yazinin sonundan siir niyetine okunabilecek bir alinti yapiyorum:

"(...)
Sayfaları çevirdikçe tesettürlü kadınların sayıları artıyor, kalabalıklaşıyorlar, yüzlerce, binlerce, on binlerce...

Ben ise onların; din-iman adına oynanan bu zalimce ve kötü niyetli oyunun aleti olmaya ne zaman isyan edeceklerini düşünüyorum...

Ama sadece uğultu var...

Sonra boyunlarını büküp, zulme razı olup, evlerine dağılıyorlar.

Yokmuş gibi kadınlar..."


O kadar cok var ki bu kadinlardan, razi olup kaderlerine, yerlerini biliyorlar. Ben ise bazen uzulerek, bazen sasarak bakiyorum: peki onlar bunu nasil kabulleniyor...

Çarşamba, Ekim 29

cumhuriyet 85 yasinda!

Ben de 25, kucukken hesaplamistim - cumhuriyet 100. yasini kutladiginda ben 40, babam 75, dedem de 100. yasini kutluyor olacagiz! Dedem o kadar dayanir mi bilemiyorum, ama cumhuriyet dayanir diye umuyorum!

Bugunlerde cok karamsarim, elimden bu kadari geliyor. Bakalim ben 40 yasinda oldugumda ne durumda olacak ulkemiz?...

Aksam burda Turk ogrenci derneginin duzenledigi cumhuriyet bayrami toreni var, gidecegim tabiki.. Oyle bir aileden geliyorum ki, okul tatil olurdu, ama toren oldugu icin biz hicbir yere gidemezdik. 23 nisan, 19 mayis, 29 ekim - her sabah yine okul varmis gibi kaldirip bizi torene gonderirlerdi annemle babam, bircok anne baba daha 1 gece onceden tatil icin yola cikmisken.

Bizim icin hep onemliydi boyle sembolik seyler, torenler, hala da oyledir.. Boyle seyleri onemsemeyen cok insan var, bu gece de gelmeyen bir suru insan olacak eminim, gelmesinler, zaten daha cok gelmeyecekler...

turkcell ve mustafa filmi

Olayi biliyor herkes, butun gazetelerde var. turkcell Mustafa filmine sponsor olmaktan, Toplumun her kesiminden musterisi oldugu icin, cekiliyor. Devletin kurucusunun hayatini anlatan bir filme sponsor olmaktan vazgeciyorlar.

Eger dogru ise bu, sirf benim ve sevgilimin etkisi ile epey musterisinden olacak turkcell. O kadar cok tanidigim insan ayni seyi yapmayi dusunuyor ki, hele de numara aktarimi bu kadar kolaylasmisken..

Turkcell'e gecmis olsun diyorum, boyle bir sey yaptilarsa gercekten zaten her sey mustahaktir kendilerine..

Salı, Ekim 28

haberleri okumak

Bu kadar da moral bozucu mu omak zorunda ya, inanamiyorum. sabah is yerinde bir aciyorum ki - off icim daraliyor.

Dun zaten icim daralmmisti, kaskli sapik olayindan.. Bu cocuklar da bir gun kadin olmayacaklar miydi zaten diye kendini savunmasina delirmistim..

Sonra da Huseyin Uzmez olayi, kizin ruh ve beden sagligi etkilenmemis.. yok ya? Siz bunu kulahima anlartin lafi cuk oturuyor..

Yani var ya, insani zorla delirtiyorlar. Nereye saldiracagimi sasiris durumdayim.


Gerizekali lig tv yuzunden kapanan blogger acilmis, hayirli olsun. Da yani bu kadar kolay mi blogger gibi bir siteyi kapattirmak, buna da sinirleniyorum!

Pazartesi, Ekim 27

tez yazayim

Pazar aksami saat 8:43. Butun haftasonu hocamin istedigi degisiklikler uzerinde calistim. Tezimden 10 sayfa eksildi, bir seyi ayrica paper olarak publish etmeye karar verdik. Uzuluyordum, ama bu haftasonundaki cabalarim sonucu 12 sayfa eklendi silinen sayfalar yerine.. Aman aman, leerim sirtim koptu. Okudum, kaynak bulduk, ekledim, duzenledim. Hocama gonderdim.

Bir de burda IRB protocol diye bir sey var. eger insanlarla iligliyse yaptiginiz calisma, University of Florida Institutional Review Board'dan onay almaniz gerekiyor.. bu da 1 aya yakin suren bir sey. Iste kimsenin psikolojisini bozmicam, kimseyi kandirmicam, kimseyi cok zorlayacak sorular sormicam. soracagim sorular bunlar, yapmaya calisitigim sey bu, falan filan.. Bazen paperlarimiz icin bile yapmamiz gerekiyor, sosyal bilimleri asagi gorenlere soruyorum, sizin boyle bir sey yapmaniz gerekiyor mu?.. Gerci biolojik bilimler icin olan versiyonu da farkli ve epey zormus o da, bazen discilikteki bilimsel calismalara denek olarak katiliyorum da, her seyi adaim adim anlatmalari gerekiyor onlarin da, butun potansiyel riskler falan.

Neyse, ben basvuru formumu da tamamlayip yolladim hocama. oldum oldum :)o okuyacak, fikirler verecek, degistirecem, IRB'ye gondericem, cevap gelecek - bazen IRB de yeniden yazma ya da aciklama istiyor, onlari yapip bir daha yollicam falan olme essegim olme.

Bakalim, herhalde carsamba bulusuruz ve bana 1000 tane daha yapacak sey verir, ama bu sefer, tamam artik - neyse ne, ben tezi birakip yeterlilik sinavlarina calismaya basliyorum dicem. yerse :) Gorucez..
Ama baska turlu de olmicak, tez harika oluyor, yeterliligi alamadim olacak yani calismaya baslamazsam!

Ve doktora tezi yazan bir insan hala alfabeyi saymak zorunda olur mu referans listesini hazirlarken, saka gibi. Sevgilime soyledim, guldu halime. Benim icin sayi saymak gibi, hic dusunmem bile dedi. sistematik sevgilim benim.

Benim icin ise harflerin siralamasi bir bilmece ve her seferinde yeniden yuksek sesle soylemem gerekiyor. G, H; J, K, L, M; P, R, S, T, U...

Yakinda doktora adayi olucam, saka gibi di mi :)

Pazar, Ekim 26

her sey ust uste

gecenin 12 bucugunda kardesimden haber geldi. kaza yaptik diye. neye ugradigimi sasirdim. Kardesim istanbul'dan ulusoy ile donerken otobus bir tira carpiyor, hem de bodoslama..
Daha neyin ne oldugu belli degil, kardesim bir sekilde geliyor ankaraya. ama yani resimler gonderdi, inanilir gibi degil. otobustekilerin hali perisanmis.

Off off, nedir bu boyle ye - gercekten icim daraldi, bu gece de bana uyku yok!

Bu aralar moralim bozuk...

Ozgurluk ifadeleri kisitlanirken hala sahip oldugum bu ozgurlugun degerini bileyim dedim. Yine bir sikinti yazisi blogumda, nedeni cok...

Yani moralimin bozuk olmasinin oyle cok sebebi var ki aslinda. ilk olarak yapmam gereken islerin coklugu ve yogunlugu. Insanin ayni zamanda hem yeterlilik sinavina girmesi hem de tezinin ilk 3 bolumunu bitirmis olmasi gercekten de insan ustu caba gerektiren bir sey. Insanlar bunun sadece birini yaparken ne kadar vizildayip agliyorlardi, ikisini birden yapmak cok zor geliyor, ve de cok iyi planlama gerektiyor. Bir de tabi Bruksel'e tasinma hazirliklari, ev kapama hazirliklari..
Ne zaman sinavlara calisicam, ne zaman teze hazirlanicam - ay ay, zaman da cok hizli geciyor. dakikalari duyar gibiyim, tik tak tik tak...

Moralimi bir diger bozan sey ise turkiye'den gelen bir haber. Babamdan gelen kisacik bir email hem de, sonunda aman kizim ne olur kendine cok dikkat et ile biten. Okuyunca nefesimi kesen bir email. Bir cocukluk arkadasimla ilgili. En son gorusumu hatirliyorum, oguz heyecanla eve gelmisti, bak kimle karsilastim diye, tutmus yaninda getirmis, universite sondaydim herhalde, nerden baksan 4 yil olmus.. cocukluk arkadasim, eski apartman komsumuz, gorusmemis olsak da yillardir, yine de cok agir bir haber. Cok cok erken gelen bir olum haberi. yine trafik kazasi.

4 arkadasimi kaybettim ben trafik kazalarinda. ilk once 4 mart'i 5 mart'a baglayan bir gece Bekir gitti, sonra 7 temmuz gecesi sevgili Ali Murat ve kuzeni Ilkiz, simdi de 21 Ekim gecesi Baris.. O apartmanin bahcesinde elinde solucanlarla beni kovalayan, birlikte atlama, sicrama, kosma, tukurme yarislari yaptigimiz Baris.. Daha kucucukken bir suru cocuk asansore dolusup dur dugmesine basip hep birlikte korktugumuz baris...

Isyan bile edemiyor insan.. o kadar icine oturuyor ki bu aci, tasimasi cok zor... Normal bir sey mi bu, daha 25 yasindayim ve 4 arkadasim trafik kazasinda oldu benim. Hepsi de 25 yasindan kucuktu olduklerinde, bu normal mi?

Cumartesi, Ekim 25

internet sitelerine erisimin engellenmesi - kanunlar

Erişimin engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi
MADDE 8 – (1) İnternet ortamında yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar verilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1) İntihara yönlendirme (madde 84),
2) Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra),
3) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190),
4) Sağlık için tehlikeli madde temini (madde 194),
5) Müstehcenlik (madde 226),
6) Fuhuş (madde 227),
7) Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228),
suçları.
b) 25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan suçlar.
(2) Erişimin engellenmesi kararı, soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verilir. Soruşturma evresinde, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından da erişimin engellenmesine karar verilebilir. Bu durumda Cumhuriyet savcısı kararını yirmidört saat içinde hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Bu süre içinde kararın onaylanmaması halinde tedbir, Cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılır. Koruma tedbiri olarak verilen erişimin engellenmesine ilişkin karara 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz edilebilir.
(3) Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından verilen erişimin engellenmesi kararının birer örneği, gereği yapılmak üzere Başkanlığa gönderilir.
(4) İçeriği birinci fıkrada belirtilen suçları oluşturan yayınların içerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında bulunması halinde veya içerik veya yer sağlayıcısı yurt içinde bulunsa bile, içeriği birinci fıkranın (a) bendinin (2) ve (5) numaralı alt bentlerinde yazılı suçları oluşturan yayınlara ilişkin olarak erişimin engellenmesi kararı re’sen Başkanlık tarafından verilir. Bu karar, erişim sağlayıcısına bildirilerek gereğinin yerine getirilmesi istenir.
(5) Erişimin engellenmesi kararının gereği, derhal ve en geç kararın bildirilmesi anından itibaren yirmidört saat içinde yerine getirilir.
(6) Başkanlık tarafından verilen erişimin engellenmesi kararının konusunu oluşturan yayını yapanların kimliklerinin belirlenmesi halinde, Başkanlık tarafından, Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur.
(7) Soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi halinde, erişimin engellenmesi kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Bu durumda Cumhuriyet savcısı, kovuşturmaya yer olmadığı kararının bir örneğini Başkanlığa gönderir.
(8) Kovuşturma evresinde beraat kararı verilmesi halinde, erişimin engellenmesi kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Bu durumda mahkemece beraat kararının bir örneği Başkanlığa gönderilir.
(9) Konusu birinci fıkrada sayılan suçları oluşturan içeriğin yayından çıkarılması halinde; erişimin engellenmesi kararı, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından kaldırılır.
(10) Koruma tedbiri olarak verilen erişimin engellenmesi kararının gereğini yerine getirmeyen yer veya erişim sağlayıcılarının sorumluları, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(11) İdarî tedbir olarak verilen erişimin engellenmesi kararının yerine getirilmemesi halinde, Başkanlık tarafından erişim sağlayıcısına, onbin Yeni Türk Lirasından yüzbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezasının verildiği andan itibaren yirmidört saat içinde kararın yerine getirilmemesi halinde ise Başkanlığın talebi üzerine Kurum tarafından yetkilendirmenin iptaline karar verilebilir.
(12) Bu Kanunda tanımlanan kabahatler dolayısıyla Başkanlık veya Kurum tarafından verilen idarî para cezalarına ilişkin kararlara karşı, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre kanun yoluna başvurulabilir.

İçeriğin yayından çıkarılması ve cevap hakkı
MADDE 9 – (1) İçerik nedeniyle hakları ihlâl edildiğini iddia eden kişi, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabı bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını isteyebilir. İçerik veya yer sağlayıcı kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde, talebi yerine getirir. Bu süre zarfında talep yerine getirilmediği takdirde reddedilmiş sayılır.
(2) Talebin reddedilmiş sayılması halinde, kişi onbeş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza mahkemesine başvurarak, içeriğin yayından çıkarılmasına ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasına karar verilmesini isteyebilir. Sulh ceza hâkimi bu talebi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Sulh ceza hâkiminin kararına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir.
(3) Sulh ceza hâkiminin kesinleşen kararının, birinci fıkraya göre yapılan başvuruyu yerine getirmeyen içerik veya yer sağlayıcısına tebliğinden itibaren iki gün içinde içerik yayından çıkarılarak hazırlanan cevabın yayımlanmasına başlanır.
(4) Sulh ceza hâkiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen sorumlu kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İçerik veya yer sağlayıcının tüzel kişi olması halinde, bu fıkra hükmü yayın sorumlusu hakkında uygulanır.

tamami icin

II. abdulhamit'in jurnalcileri gibi

bakin iste, istediginiz web sitelerini sikayet etmek icin bir link. Herhalde site kapatmalar buradan basliyor..

blogger'a turkiye'den erisimin yasaklanmasi

Sabahtan beri bu konuyla ilgileniyorum. Gazeteleri arastiriyorum, yazarlarin neler yazdikarina bakiyorum, nerdeyse tik yok. Sanki bloglari okumasam, blogger'a erisimin yasaklandigini anlamicam - olacak sey degil.. Bu kadar yazar, gazeteleri yasaklandigininda ne yapacaklar acaba, cok merak ediyorum..

Takip ettigim bloglardan ayse'nin blogunda bir yorum var. Sen burda demokrasiden bahsederken demokrasi nagralari atanlar nerde diyordu.. Bloglarina girememislerdir canim, nolucak!

Tepki verilmedigi surece olacaklar az cok belli oldu. Gerekceli kararini alan sevgili hukumet partimiz costu da costu, simdi anayasa mahkemesini kapama konulari tartisiliyor. Olur olur, o da yakinda olur eminim.

Demokrasi diye totaliter bir rejimde yasadiklarini fark ettiklerinde ne internet kalacak, ne televizyon dizileri, ne anayasa mahkemesi, ne muhalafet ne de baska bir sey.. Gercekten umutsuz bir yazi yazmak istemezdim ama turkiye'de olanlar ve herkesin tepkisiz kalmasi o kadar uzucu ki.. arastirdim, acaba bir imza kampanyasi, ne bileyim bir karsi dava acma gibi herhangi bir olusum - hicbir sey bulamadim. Herhalde de yok zaten. Artik boyle seyler de beklemiyorum, herkes "demokrasi"si ile mutlu, aclik sinirinin altinda yasiyor, Hamdolsun, diyen cumhurbaskaninin dedigi gibi.

size hamdolsun - ne diyelim. Bakalim baska neler gorecegiz demokrasi sayesinde!

Perşembe, Ekim 23

kadin olmak zor

Laf olsun diye soylemiyorum, hakkaten de oyle.. Ofiste oglenleri yurudugumuz kadinlardan biri. iki cocugu var, biri 14, digeri de 6 yasinda. Gecen gun yuruken dedi, ben daha 28 yasindayim.. Ilk yanlis duydum herhalde diye dusundum.. Sonra o gitti ve patronumla yurumeye devam ettik. Ona soyledim, yanlis duydum galiba ben diye. Yo hayir dogru duydun, sen o anlatirken bizle degil miydin dedi. hayir dedim.

Kadin 13 yasinda hamile kalmis, erkek arkadasi da 17 yasindaymis. Yazarken bile sacma geliyor, insanin inanasi gelmiyor ama neyse. aileleri bunlara bakmis. Bizim kiz dogurmus 14 yasinda. 1 yil birlikte yasamislar erkek arkadasiyla, evlenmemisler, ve de 1 yilin sonunda dayanamamis ayrilmis bizim kiz. Ailesine geri donmus.

Bir defa sunu soylemek lazim, cok sansli biriymis ki boyle bir aileye sahipmis - ona ne baski yapmislar evlen diye, geri donmek isteyince de kabul etmisler.. Bu arada cocugu doguracam diye tutturan da kendisymis. 28 yasinda 14 yasinda oglu var, inanilmaz bir sey.. Bizdeki 14 yas hikayesini hatirlatti, nasil bir psikolojiydi acaba, kizin o zamanina gidip onu tanimayi isterdim.. Simdi kendine bir hayat kurmus,evlenmis, 2. cocugu olmus falan. ama insan dusunmeden edemiyor, bazilarinin hayati ne kadar zor, daha bastan ne kadar zor sartlarda basliyor bazilari hayata...

Bu aralar aklimdaki 2. hikaye de bizim bolumden iranli bir kiz ile ilgili. Ruya gibi bir is teklifi aliyor, londra'da bbc'den, hep hayalini kurdugu is. bu kiz iranin ilk bloggerlarindan, sayfasi surekli yasaklaniyor, tutklanma karari bile alinmis hakkinda, iran'a giremiyor. Acayip feminist, aktivist bir kadin yani! ama gel gelelim, is teklifi alinca 2 yillik erkek arkadasimi nasil birakicam, nasil gidicem diyor. Bu gece onla yemekteydim. Zor bir karar onun icin, korkuyorum dedi. Bir yandan dusunuyordum, ugruna ruya isini kabul etmeyip butun gun evinde oturacagin oglan boyle bir teklif alsa bir an bile dusunmezdi iliskim ne olacak diye, hemen ucak biletlerine bakmaya baslardi. Oyle ama gercekten de.

Kadinlarin kariyerleri, hayatalarindaki tercihleri hep ikinci plana atilabiliyor, cok daha kolay bir sekilde 'ama sevgilimi birakamam ki'ye donuveriyor. Bu kadar egitim, bu kadar caba - sonra bir adam icin her sey altust olsun. Kadinlari her zaman daha zor tercihler bekliyor, fedakarlik bekliyor. Mesela Ayse Arman, o da her seyini riske atip kocasinin arkasindan Dubai'ye gitmedi mi.. Hep ayni sey, kadin istedigi kadar ozgurlukcu, istedigi kadar bagimsiz gibi takilsin, en ufak bir karar asamasinda hep erkegin lehine karar veriyor. Ne dersek diyelim bu boyle, Ayse arman ilk aklima gelen ornek, bunun o kadar cok ornegi var ki....

Tansu Ciller'i o kadar elestiriyoruz, bircok konuda da hakli elestiriler bunlar, ama hangi kadin kocasina kendi soyadini verebiliyor, ben hic boyle bir kadin tanimiyorum, helal olsun valla!

Çarşamba, Ekim 22

Yasar - Dem


Ben lisedeyken cikmisti Yasar, o kadar cok severdim, o kadar cok dinlerdim ki sarkilarini - simdi dinleyince o gunlere geri gidiyorum, zaman makinasi etkisi yaratiyor benim icin Yasar sarkilari..

Nerden geldi aklima simdi durup duruken.. Gecen gun Beyaz show'u izliyordum ve Yasar konuklardan biriydi. Eski sarkilarini yeniden yorumlamis Dem adli albumunde.. O kadar keyifliydi ki onu dinlemek. Sarkilar acayip guzel olmus. Ne yaptim yaptim, albumu buldum, simdi hep onu dinliyorum, eviminin icinde cinliyor..

"(...) Su boynuma daragci, gayri degil yabanci
Alisamadim sensiz uyumaya yar
su boynuma dar agaci, gayri degil yabanci,
gel beni bu zalimlerin ellerinden kurtar!

Dunya durdukca esirinim yar, yemelerden icmelerden kesilirim yar..
zalim dunya durdukca esirinim yar..."

Perşembe, Ekim 16

guzel bir haber

hastalik beni etkisi, daha dogrusu kontrolu altina almis durumda. Gece uyumuyor, sabahin 5'inde kaldiriyor, nefes aldirtmiyor, bogazimi yakiyor, burnumu akitiyor.. Dizginler gitti elden. aldigim o kadar vitamin, ictigim portakal sulari neye yariyor ben anlamadim. Iyilesmeyi bekliyorum.

tabi ki guzel haber bu degil. Cok konusulan, beklenmese de icten ice istenen, acayip bir surpriz olan bir seyin haberini aldim bir arkadasimdan, icim pir pir.

Çarşamba, Ekim 15

hasta olmak istemiyorum

Ama galiba cok gec. sifayi kaptim bile. burnum akiyor, gozlerim akiyor.. ilac takviyeleri beni ayakta tutuyor, dersten ise zor dayaniyorum. Hadi be bunye, yen sunu diyorum!

Salı, Ekim 7

duzen

Disarda cok guzel bir hava var. Nerdeyse yagmur yagacak, hafif bir ruzgar - bahcemdeki muz agaclarinin yapraklairnin birbirine surtunmesinin sesi, hisir hisir.. Gunlerdir yagmur yagsin diye bekliyorum, tembellikten tabi - bahcem dogal yollardan sulansin, ustume atlayan cekirgeler, etraftaki sinek bortu bocekle hasir nesir olmayim diye.. ama bugun olacak galiba! heyecanla bekliyorum...

Florida'dan Bruksel'e tasinacak olmaktan midir nedir bilmem, artik kapali ve yagmurlu havalari sever oldum. Bunye kendini alistirmaya calisiyor sanirim. Tasinmaya 2 ay kaldi nerdeyse, dusundukce heyecanlaniyorum..

Bulasiklarimi yikadim, yikarken dizimi izledim - Yol arkadasim, izleyiverdim gari yani, ege aksani cok seker geliyor. Simdi kahvemi aldim elime, dersleri actim onume. Herkese iyi geceler diliyorum.

Bu arada, 2 gun once gordugum ruyayi da anlatmadan gitmiyim. Boyle bodrum falan gibi bir yerdeyim. Iskele uzerinden denize ekmek parcalari atiyorum. Baliklar yesin diye herhalde. Ilk yunuslar ve boyle minyatur balinalar geliyor. Cok sasiriyorum. ama bir bakiyorum, penguenler yuzuyor bana dogru heyecanla. Hic bitmek bilmeyen bir ekmek stokum var, attikca atiyorum. Yunuslar cigliklar atiyor, insanlar beni izliyor. en sonunda da yuzerek ve de kanolarla hawaili gorunumlu insanlar geliyor. O sirada uyandim, icimde garip bir hisle.

Bir de insanlar denize girip penguenler, yunuslar ve balinalarla yuzuyorlardi, ama ben cekiniyordum. Suya girmek istemedim hic. Gerci hayatimda bir defa bir yunus ile temasim oldu, cok kucuktum ve Hilton Head diye bir tatil kasabasindaydik halamlarla. Tekne gezisindeydik, ve de herkes balik veriyordu yunuslara. Benim baligim yoktu, ama elimde bir kart vardi. Onu uzattim yunusa. Yunus da aldi karti..

Sonra ne yapti hic bilmiyorum, bu ne ya falan demistir hehalde.. simdi kendimi kotu hissettim.

Bir de yan bilgi vereyim hemen. Yunuslar dostumuz bizim, cunku yunus olan yerde kopek baligi olmazmis. yunuslar oldururlermis kopek baliklarini. yani bir yerde yunus varsa rahat rahat girip yuzebilirisniz, benden garanti!

Pazartesi, Ekim 6

pazar-tesi

bugun bir eposta gonderirken sonuna, umarim kolay bir pazartesi geciririsiniz yazdim.. Kendim icin de kolay bir pazartesi diliyorum, kendime yeni bir bardak kahve almaya gidiyorum...

Herkese kolay gelsin!

Cumartesi, Ekim 4

batan geminin mallari..



Tamam belki de batan geminin mallari degil ama iste dayanamadim aldim. Kabul, Bruksel'de terliklere yilda sadece 1 ay falan ihtiyacim olacak - ama yine de gorunce dayanamadim, hem de benimkiler bu renk degil - kirmizi, pembe, krem ve siyah olani - onun resmi yoktu..




Hirka yun ve her zaman giyebilirim. Ceket desen, zaten o konuya bile girmicem.. Yani evimdeki esyalari satmaktan kazandigim butun paralar yandi bitti kul oldu.. Hmm, simdi ne satabilirim acaba? :)

(Anne kizacaksin, yine mi alisveris yaptin diye, ama napiyim - kendime hakim olamadim)

Cuma, Ekim 3

yine bir cuma gunu iste...

Bir an once bitse de isten cikip eve gitsem.. bugun kuzenimle alisverise gidicez bir iki magazaya- burda ucuza J Crew ve anthropology mallari satan iki dukkan var, batan geminin mallari gibi orda bir seyler bulmaya calisicaz..

Efendim, bu aralar ders calisamiyorum pek - her sey gozumde o kadar buyuyor ki nerden baslayacagimi bilemiyorum.. O yuzden de kendimi alisverise vermek istiyorum :) Bakalim bugun icin kotu planlarim var..

Bir de bu aralar biraz havaya girdim galiba, universite capinda bir odul olan outstanding international student awardi kazandim bizim fakulteden.. Is yerinde falan arada bir sey yapmamak icin naz yapiyorum sakadan, hemen patronum - outstading international olabilirsin ama bunu yapman lazim uzgunum :) diye benimle dalga geciyor.. Ofis pek egleneceli, okul is - not so much!

Bu hafta da boyle geciverdi.. amanin amanim, yavas yavas tutusmaya mi basliyorum ne :)

Perşembe, Ekim 2

kulak iltahaplari ve obezite

Bizim okuldaki bir profesor, ki bu kadinin alani tat alma ve koku, cok yeni bir kesif ile bilim dunyasini sasirtti. Surekli gazeteciler arayip roportaj ayarlamaya calisiyorlar ve biz de bununla ugrasiyoruz bu aralar..

Bulduklari sonuclara gore, cocukken kulak iltihabi gecirmis insanlarin tat alma duyusu koreliyor. Cunku megerse tat duyusunu beyne gonderen sinirler kulagin ordan geciyor. Eger kulakta bir iltihap varsa bu sinirler de koreliyor.. Yani kulak iltihabi gecirmis kisilerin tat almasi koreliyor ve de giderek daha cok yag iceren yiyeceklerden hoslaniyorlar. Cunku yagin tadi guzel ve de o tadi almak kolay. Bu bulus ile obezite konusunda bir seyler yapmayi dusunuyorlar, amaclari en azindan kucuk cocuklari kurtarmak. bu arastirmanin devamini ilgi ile bekliyorum.

Çarşamba, Ekim 1

iyi bayramlar..

Bayramda Turkiye'deki herkesi arardim bayram tebriki icin, herkesin keyfi yerindeydi - biraz icim gitmedi degil hani. Sen napiyorsun diye soranlara, e burda normal bir is gunu ise gidiyorum dedim - icime dokundu! Bu ne ya, ben de artik bir an once daha yakinda olmak istiyorum, insan kendini burda bir koseye itilmis gibi hissediyor...



Bu da bizim 12 yillik emektar cici hanimdan bayram kutlamasi, kedimiz biraz vahsi yapilidir da - elinizi dikkatli uzatin ;)

Pazar, Eylül 28

Blindness

Yine ders calismam gerekiyor ya, gereksiz isler pesindeyim tabi ki..

Ben universitedeyken Blindness diye bir kitap okumustum, tesadufen karsima cikmisti bu kitap Bilkent kutuphanesinde. Sindi eger Bilkent Kutuphanesine gitmisseniz bir seyin tesadufen karsiniza cikmasinin tamamen bir tesaduf, hem de ne bicim bir tesaduf oldugunu anlamissinizdir.. Gitmeyenler icin de soyle soyliyim, yolde lensini yere dusurup bulmak gibi bir tesaduf bu.

Neyse, kitap Jose Saramago tarafindan yazilmisti ve de Nobel edebiyat odulunu almisti. Konusu bana cok degisik gelmisti. Hatta baslarinda epey korkarak okumustum. Korluk bulasici bir hastalik olarak yayiliyordu ve de insanlar toplama kamplarinda karantinaya aliniyordu. Hikaye de bir sekilde bu hastaliga yakalanmayan, ama kocasini yalniz birakmamak icin onunla toplama kampina giden bir kadinin "gozunden" anlatiliyordu. Cok ilgincti - cunku orda gorebilen tek insan bizim bas kahramanimizdi..

Bu sonbahar film sinemalara geliyor. Gecen hafta sinemadayken fragmanini izledim ve de oh be, guzel bir film iste dedim. Tabi bas rolde Julianne Moore gibi mukemmel bir kadinin oynamasi da bu konuda etkili oldu. The Women adli o igrenc filme gitmistik ve de Meg Ryan'in kendinin nasil perisan ettigini izlemistik maalesef - gitmediyseniz daha, gitmeyin, sacma sapan bir film..

Her neyse, iste Blindness'in ilginc fragmani. Bu filmi sabirsizlikla bekliyorum.. Gerci kesin benim yeterlilik sinavimin oldugu haftasonu gelir ya, napalim :)

Taze fasulye


Sirro ve Memi gitti ve evim bombos. Esyalarimin da bazilarini sattigim icin de epeyce bosaldi evim - ama bu hali de cok hosuma gitti, bos salonuma bakip duruyorum, sanki yeni bir eve tasinmis gibi!

Sirro gitmeden onceki aksam hadi gel su fasulyeyi pisirelim demistim. Icine bir avuc yarma bugday attik - cok cok guzel oldu. Kalanini da dun aksam yedim. Simdi kim yemek yapicak bana?..

Cuma, Eylül 26

yardim parasi toplama yontemleri

Bizim okulda gecen gun cok ilginc bir aktivite yapildi. Yardim toplamak icin degisik bir sey yapmak isteyen bolumumuz 2 gunde 3 bin dolara yakin para topladi, ama cok da ilginc yontemler kullanarak.


Bu yontemlerden biri "pie in the face"di. Insanlar anonim bir sekilde aday gosterildi, ve sonunda Toplam 10 aday oldu. Herkes icin para toplandi, ve de kovasinda en cok para toplanan aday yuzune mandalina'li turtayi yedi. Pastayi bolum baskanlarindan bir yedi, ve de pasta yapistirme serefi de dekana verildi..

Sonraki aktivite de dunking booth'du, yani suya dusurme havuzu. Insanlar bir dolara baseball toplari attilar ve de onceden aday gosterilen insanlari havuza dusurduler. Suya dusurulenler arasinda dekanlar, bolum baskanlari falan bulunuyordu. Ogrenciler, calisanlar herkes siraya girdi ve tum gucleri ile toplari attilar. Dusunuyorum da, boyle bir sey Turkiye'de asla olamazdi herhalde.. Ne patron kabul ederdi, ne kimse korkusundan siraya girip hirsla dekani suya dusurmeye calisirdi.. Bu ulkedeki dusuk guc araligi (Hofstede"nin power distance kavrami) cok hosuma gidiyor..


Salı, Eylül 23

sac kesimi


Uzun sacli olmak keyifli bir sey. saclarinla yapabilecegin o kadar cok sey oluyor ki - sirf o cesitililik icin saclari uzun tutmaya deger. Bir de kadinsi bir sey uzun saclara sahip olmak, romantik bir sey.. Ama bir yandan da zor ve zaman alici. Ben saclarina cok vakit ayiran biri degilim, ama yine de dustan sonra epey bir vaktim gidiyor. Bir yandan dokuluyorlar, ve de dokulunce de boyle yerde 45 cm falan uzunlugunda sac parcalari oluyor.. Kestirmek cok ozgurluk verici olsa gibi utopik duygular hissediyorum bazen..

2 yil once falan sacimi kulak hizzasinda kestirmistim ve de pisman olmasam da hemen uzatmaya basladim. 2 yilda yeniden kestirdigim zamanki uzunluguna ulasti sacim, sansliyim, cabuk uzuyor.. Ama bir yandan da o kisa halinin cocuksulugunu ozlemiyor degilim..

Su Victoria Beckham'in yeni sac kesiminde gozum var. Cok begendim bu kesimi, ve de uzarkenki o toplanmayan kontrol edilemeyen ara boy olmasa gider boyle kestirirdim saclarimi. Beni bu ara boylari dusunme mahvetti...

Resimler sylefrizz.com'dan alinmistir.

Biletci


Bugun iste benden bilet tasarlamami istediler - boyutlarinin kredi karti veya kartvizit falan gibi olmasi gerekiyordu.. Ben de bunlari yaptim.

Pazartesi, Eylül 22

latince deyimler

Bazen bir makale okudugumda sinir oluyorum icindeki latin kelimeler ve deyimlere.. Sanki herkesin bilmesi lazimmmis gibi. yani tamam vice versa'yi bilir herkes, cok kullanilan bir sey - ama bazen oyle sacma sapan seyler yaziyorlar ki - e bu ne simdi diye kaliveriyorum..

Daha dogrusu kaliveriyordum!

Vikipedia'nin latince deyimler sozlugunu bulana dek. Ben kelime koklerini falan cok sevdigim icin benim icin uzun uzun vakit gecirilebilecek bir yer. Ilgilenenlere tavsiye edilir.

Pazar, Eylül 21

Yard Sale


Sevgili Memi ve Sirro maalesef 3 gun sonra ulkeyi terk edip Avusturya'ya tasiniyorlar.. Gerci 2 ay sonra ben de Bruksel'e tasiniyorum ve artik avrupa'da devam edecegiz maceralarimiza - ama yine de icim buruk..

Su anda benimle kaliyorlar, ve de son kalan esyalarini da burda elden cikariyorlar.. Dun basladik satislara. Bu arada ben de onlardan aldigim sevk ile evimi bosaltmaya ve esyalarimi satmaya basladim. Iste minik dukkanimizin bir resmi. Herkese iyi pazarlar...

NY gezimizden manzaralar...









Yazacak cok da bir sey yok. new york New York zaten - 3. gidisim bu. Yarin olsa yine giderim, gezilmesi en keyifli sehirlerden biri herhalde..

Ben en cok guney taraflarini seviyorum Manhattan adasinin, Soho, Tribeca, Greenwich Village - Spring Street, Bleeker ST, Prince, Green falan derken sokak sokak gezilmesi gereken yerler. Cok guzel dukkanlar, cafeler - NY'da yasasam haftasonlari gelecegim yerler hep.



Bir de ilk defa Brooklyn koprusunu gectim. Keyifliydi, Manhattan dunyadaki en ilginc ada!

Iste kamerama takilan anlar..

Cuma, Eylül 19

hadi gel koyumuze geri donelim...

NY gezimiz bitti.. kisaciktik, o kadar cok sey gormeye calistik ki - bittik bittik.. bacaklarim, ayaklarim her yerim agriyor, ama cok keyifli 2,5 gun gecirdik!
NY oyle buyuk, oyle hizli bir yer ki - insan bir yandan orda yasamak istiyor, bir yandan da aman bu ne ya cekilmez diye kacasi geliyor..

Neyse, biz koyumuze donduk - hayatimiza devam ediyoruz...

Pazartesi, Eylül 15

3. yil

Blogumun 3. yas gunu yaklasiyor.. Ayin 16sinda 3 yildir yaziyor olacagim! Ama o sirada New York sokaklarini alt ust ediyor olacagim icin o gun yazamayacagim..

Simdiden kutlu olsun! Beni blog yazmaya heveslendiren, bir zamanlar dunyanin en guzel bloguna sahip olan ama maalesef artik yazmayan aslimilk'e de selamlar ediyorum...

Cumartesi, Eylül 13

kayisi yumurta

Bu aralar en buyuk derdim kayisi yumurta yapamamakti.. Kac kere denedim, zaman tuttum falan ama hep cok pisiyordu. Taa ki bu sabah o mukemmel kivami yakalayincaya kadar. Kaynadiktan sonra 1 dakika bekletince kayisi kivaminda oluyor yumurta, benden soylemesi..

Buyuk ihtimalle anneme sorsam bana bunu soylerdi, ama deneme yanilma yontemiyle kesfetmenin de ayri bir zevki oluyor...

Perşembe, Eylül 11

dogum yuruyusu

Bugun cok ilginc bir sey gordum. Her zamanki 1 saatlik oglen yuruyusumuzdeyken hamile bir kadin gorduk, yaninda 4 kisi daha vardi ve garip garip yuruyordu.. Yanindan yururken bize dogum surecim basladi, su anda doktorlar genislemem icin beni asagi yurumeye gonderdiler, dedi.. biraz kadincagiza moral verdik..

Ben bir yandan bir garip oldum tabi ki - boyle dogumla falan ilgili seyler beni bir tuhaf hissettiriyor.. bu arada bizimle yuruyen kadinlardan biri de hamileydi, e o da biraz tedirgin oldu.. Hic hayatimda boyle bir sey gormemistim - kadin 15 dakika falan yuruyup sonra geri yukari ciktik.. Umarim problemsiz bir dogum olur ve bir an once bebegine kavusur..

Cok sinirliyim, bu kadar yakin ama bir turlu cikmiyor diyordu giderken... biz de gulerek arkasindan baktik.

Çarşamba, Eylül 10

masumiyet muzesi


Orhan Pamuk en sevdigim yazar falan degil kesinlikle, ama kitaplarini okumayi da seviyorum.. Uzun cumleler, bitmez tukenmez tasvirler bazen insani yorsa da konular ilgimi cekiyor. Tutunamayanlardan sonra beni hayatta en cok roman Kara Kitap'tir herhalde, ama cok da sevdim.. Hem aglarim hem okurum seklinde 2 gunde falan bitirmistim yani, o zamanlar sevgilim icerde tez yaziyordu.. ahh onlar ne guzel gunlerdi

Simdi ben tez yaziyorum ve tezim icin okumam gereken seyler disinda pek bir sey okumaya vaktim yok. O yuzden bir yanim okumak istiyor masumiyet muzesini, ama bir yandan takilip kalmak istemiyorum - malum en uzun romani Pamuk'un, sanirim 600 sayfaya yakin.
Sabah gazetesi ilk iki bolumunu yayinlamisti, ama internetten okuyamamistim. ama ileri derecedeki internet arastirmasi tekniklerim ile ulastim. Hayirsever bir arkadasimiz sadece bu kitapla ilgili bir blog tutuyor, iste burdan bakabilirsiniz!

Bakalim ne zaman firsat bulucam ve de kitabi bulucam da okuyacagim..

Pazar, Eylül 7

ne tesaduf!

Cok komik bir sey fark ettim simdi. genelde pazarlari blog trafigi pek yogun olmuyor, herhalde herkesin yapacak bir cok isi oldugundan.. Ama bu pazar benim blog trafigim ilginc bir sekilde yuksek. neden diye girip bir bakayim dedim, ve hemen yuzumde bir gulumseme beliriverdi..

Megersem dugun elbiseleri diyerek cok fena bir sey yapmisim ben, elbise bulmaya calisirken benim bloguma dusenlerden simdiden ozur dilerim..

Ama BCBG cok guzel bir marka, eger yasadiginiz yerde bu magaza varsa mutlaka dugun elbisesi bulabilirsiniz, hadi bu da benden bir kiyak olsun ;) (Bana sponsorluk falan vermediler, maalesef, sirf sevgimden butun hepsi!)

Annemlere fikir yardimi..




Ev doseme konusunda cok farkli fikirlere sahip annem ve babam icin biraz internet arastirmasi yaptim.. Guzel seyler buldum. Benim aradigim kanepe rengi ve yastiklardi. Koyu bej, krem, ve lacivertti aradigimiz renkler. bunlari buldum, fena da degiller...

* resimler domino dergisinin resim galerisinden alinmistir...

Cuma, Eylül 5

Yaz dugun sezonudur.. Elbiseler neredendir?..

Bu aralar gazetelerde hep dugun resimleri. Pek guzel, bakmasi pek keyifli... Ben de dugunumun yazin olmasi icin ozellikle o tarihe gun aldim bir yil onceden - ki bazi haftasonlari daha bir yil onceden alinmisti falan filan... Yaz mevsimine sevgisinden cocugunun adini bile yaz koymayi dusunen bir insan icin epey tutarliyim bence!

Bana ilginc gelen bu dugun-davetlerde kadinlarin giydikleri.. Yani millletin ne kadar cok gece elbisesi var! Sirf sosyetiklerden de bahsetmiyorum ayrica, facebook'dan takip ettigim kadariyla durum ayni. Dugunlere giden insanlara bakiyorum, bir elbiseyi ikinci bir kere de giymiyorlar..

Bizim bir arkadasimiz cok akillica bir sey yapmisti, yurt disina ciktiginda indirimden elbiseleri toplamis, dugunlerde suzum suzum suzulmustu.. Eminim hala genis bir zulasi vardir :)

iste bcbg'nin bu yilki katologundan bir elbise..

Amerika'dan kesin olarak tasinmadan yapilacaklar listesindeki maddelerimden biri de bu. Burdan tasinmadan burdaki indirmler ve bcbg gibi magazalarin urunlerinden faydalanmak - ozellikle de avrupa ve turkiye'de ayni mallara 3 kati para vermeye mecbur kalmadan once.. Gitmeden once uzun kisa doldurucam elbiseleri, boylece bir nisan, dugun, toplanti her ne ise gidilecek yer - hazirlanip cikivericem..

Perşembe, Eylül 4

listelerle yasamak..

Bu aralar hayatimi listeler yonetiyor.. Ofis listem ayri, ev listem ayri - normalde evde yapmam gerekenleri ofiste yapmak icin hazirladigim listem ayri..

ajandamdan, minik defterlerden, post-it kagitlardan hep listeler cikiyor.. Uzerleri ciziliyor, yenileri ekleniyor, listeler temize cekiliyor.. Haftada birkac kere yenileniyor listeler..

Gecen gun bir kose yazari bu yazin en iyileri listesini yayinlamisti. Bunlar da benim bu aralar en cok yaptigim aktivitelerin listesi:

1. Ders calisma/kitap okuma:
maalesef istemeden de olsa elim mahkum yapiyorum.. Tez taslagim benden hocalara, hocalardan geri bana, benden onlara gidip geliyor.. Arada toplantilar, epostalar derken yapilacaklar azalacagina artiyor.. Sunu da ekle, bu yazar da faydali olabilir, bu ay bir makale okudum, bundan da bir seyler katabilirsin derken bizim tez uzadikca uzuyor..

Tez hocamla her hafta toplanim var, ama bir de buna diger hocalarin da nerdeyse her hafta toplanti yapma ya da benden bir sey isteme ozelliklerini ekleyince gunlerim isten okula, okuldan ise yokus yukari-asagi geciyor.. Bakalim, sonumuz hayrola diyorum..

2)sushi yeme:
ne alaka demeyin, tez yazmaktan sonra en cok yaptigim aktivite de bu :)
Evde az yemek yaptigimdan, az mi - tamam kabul ediyorum - nerdeyse hic, disarda yemek yiyen bir yapim var. E sushi de en sevdigim seylerden biri olunca aksam ne yiyelim sorusunun cevabi genelde sushi oluyor.. Arada sevgili arkadaslarim Sirro ve Memi beni yemege cagirmasalar herhalde sadece sushi yiyor olurdum.. Biraz cesitlendirmek lazim galiba.. hmm, ne yesem ki...

3)spor yapma:
yine eski tempoma kavusamasam da, cunku sevgili spor arkadasim Emre (!) beni terk etti ve turkiye'ye kesin donus yapti, yeniden spora basladim.. Tamam eskisi kadar abartili bir sekilde degil, ama oglenleri iste yine 3 kere 13 kat in cik ve de 3 mil yurume yapiyoruz... Gucum olursa aksam bir de eve gelince spora gidiyorum.. Spor yapmak cok keyifli - hem saglikli hissediyorsun, hem kilo veriyorsun ve vucudun sekle giriyor, hem de daha enerjik oluyorsun, rahat uyuyup uyaniyorsun.. Yapanlari tebrik ederim, yapmayanlara siddetle tavsiye ederim! Isleyen demir isildar.

4)Turk dizileri
kabul ediyorum, bazilari sacma hatta o kadar ki bazen komik - absurd bile, ama yine de vaz gecemiyorum.. Fakat zaman kitligindan dizi izleme tekniklerimi epey gelistirdim. normalde 90 dakika olan bir dizi benim icin 25 dakikada falan bitiyor. Bir de genelde bulasik yikarken, saclarimi kurularken ya da utu yaparken kulakliklarimi takip dizileri izliyorum. Cok feci multi-tasking bir insanim!

5) evde mum yakma
Gercekten. bu kadar basit.. eskiden pek oyle muma falan merakli degildim. ev kokularina hep merakliydim, kabul, evimde - nerdeyse her odada o elektirikli eve guzel koku yayan minik aletlerden var. Ama bir de soyali mumlar var ki cok acayipler, hic gormediyseniz mutlaka alin ve kullanin. Cok cesitli kokulari var ve de eve cok hos bir koku veriyorlar.. Hem ders calisirken masanin kosesinde bir mum yakmak acayip de romantik oluyor - sonuk hayatima biraz romantizm katiyorum (en azindan sevgilimle kavusana dek)

Yeterlilik sinavi ve tez golgesinde bir hayat ancak bu kadar renkli oluyor - napalim :) Siz beni bir de aralik'tan sonra gorun..

Salı, Eylül 2

avrupali olmak

Bu aralar cok avrupa tarihi ve avrupa birligi ile ilgili kitaplar okuyorum.. Kendime biraz fazla abartili hedefler koysam da, 2 gunde 680 sayfalik iki kitap bitirmek gibi imkansiza yakin hedefler, en azindan yavas yavas okuma listem azaliyor...

Okudugum makalelerin biri cok ilginc.. Milattan once 4. yuzyilda yasamis Yunanli (Atinali)bilgin, Iscorates'in avrupali olmakla ilgili gorusleri bugunkinden cok farkli.. Onun icin avrupali olmak yunanli, hatta atinali olmak.

Ama bir yandan da ekliyor:
"Our city has left all other men so far behind in the field of intelligence and speech, that her pupils have become the teachers of others and she made the name of Greeks refer no more to birth but to culture, and one gives the name of Greeks to those who share our education, more than our origin" (Panegyricus, p. 50)

Dusunuyorum da, bazen kiziyorum yunanlilara kendilerini boyle medeniyetin besigi gibi gormelerinden dolayi.. Ama bu yazildiginda tarih milattan once 4. yuzyil ve de bu tek kaynak degil bu fikri anlatan.. milattan once 7. yuzyil'da yazilmis yazilar da var bu konulari isleyen.

Adamlara hak vermeden edemiyorum, diger herkes o tarihte neler yapiyordu - merak ediyorum....

Pazar, Ağustos 31

Atesli Karincalar


Bizim burda bahcesi olan bilir - ates karincalari cok tehlikeli bir karinca turudur.. Bir anda ayaginizdan bacaginiza tirmanip, butun bacagi kaplayip ayni anda isirmaya baslarlar.. Ama ne isirma!


Gecen gun bahcemi sularken bir karinca yuvasi olusmus oldugunu farketim. Bu yuva epeyce buyuktu ve de ates karincasi yuvasiydi. Normal karincalarin yuvalarinda kocaman bir giris (bir delik) varken, ates karincasi yuvalari boyle kum tepelerini andiriyor, yani oyle tek bir grand entrance'lari yok. Minik minik cok sayida delikler var, kimisi toplu igne ucu kalinliginda, ve de hain karincalar burdan gizli gizli girip cikiyorlar..

Dusununce bunun sebebinin kolay fark edilmeme ve hemen yokedilmeme oldugunu saniyorum.. Daha ne kadar saklanabilicez acaba boyle gizli gizli diye hayatlarina devam ediyor hainle..

Neyse, ben bu yuvayi ciceklerimi sularken fark etmistim ve de bazi ciceklerimin karilmasini da goze alarak hortumla yerle bir ettim, etraf karinca golune donmustu.. Tabi ki bitmediklerini biliyordum, daha kalici bir cozum lazimdi - ama iste o anda elimde gerekli malzemeler yoktu..

Nerden bilecektim ki o kadar zaman bana saldirmayan ates karincalarinin intikam yemini ettiklerini!

O aksam arkadaslarim bana gelmisti. Bir ara disari ciktigimizda onlara, bakin iste yuvalari burdaydi falan diye gosterirken sevgili arkadasim Sirro, o ne ya deyiverdi.. Sonra da emel dikkat et dedi, ama cok gecti cunku ben minik bir karinca nehrinin uzerine basmistim bile. Ayni anda da hain karincalar ayagima tirmanmislar, saldiri planlarini harekete gecirmislerdi. Isirmaya basladiklarini far eder etmez hemen kuvete kostum ve de ayaklarimi yikadim. Ama iste nafile - coktan isirilmis, o pis karinca zehri de derimin altina gecmisti.

Ve de kasinti ve yanma basladi.. ama ne yanma. Buz koydum, ise yaramadi. Oyle kotu oldum ki Sirro ve Memi beni o gece misafir ettiler. Butun alerji kasinti kremlerine sahip olan sirro bana birkac krem getirdi, bir de claritin verdi ve o gece uyudum..

Sabah yine kasindim, ve de butun gun. Dun gece ise kasinmaktan dogru duzgun uyuyamadim. Bolge bolge kasiniyordum, ancak isirilan yerlerde boyle su toplamis gibi minik su topcuklari olusmustu. cok kasiyinca o topcuklar patliyor ve etrafa iltihapli bir su yayiliyordu..

Bugun gidip yeni ilaclar aldim, bol bol kartizonlu kremler, iltihap kapmasin diye baska kremler, steril sargi bezleri.. su anda ayaklarim sis ve sarili.. Cok aciyor, yaniyor ve kasiniyorlar...

Ama bunlarin hepsi gecici. Dun gece gidip ates karincasi yokedicisi aldim. Bugun de bir kasik dedigi olcu yerine butun tozu gordugum, ates karincasi oldugunu dusundugum her yere boca ettim. Bitkilere zarar vermedigini okuyunca icim rahat bol bol doktum.. Her yer beyaz bir tozla kapli.

Ve de en guzeli, en ufak bir hareket bile yok! Hadi bakalim, kolaysa bi daha isirin. ilac elimde, bekliyorum!

Perşembe, Ağustos 28

Floridamizin firtina sezonu



Ben buraya geldigimden beri bir iki ciddi firtina oldu florida'da, kabul ediyorum.. Ama genelde boyle haberlerde falan abartilan firtinalar hortumlar bizim burda sadece yogun bir yagmur olarak hissediliyor. Gecen Fay'de de boyle oldu, okul falan tatil edildi ama biz pek de etkilenmedik acikcasi.. O kadar korkutmaya calisma, haberler falan, ama olan biten uyuz bi yagmur.

Kiyidakiler gibi etkilenmiyoruz hicbir zaman biz. Gordugum en kotu sey 4 yil once komsumun arabasinin uzerine devrilen palmiye agaciydi, ki o da kotuydu cunku sigortadan parasini alamayacagini biliyorduk..

Ofiste herkesin muhabbeti ayni. Yeni bir tane geliyormus, bir tane daha olusuyormus. Ruzgar hizi suymus, saatteki hareketi su kadar milmis falan filan aman olme essegim olme..

Insanlarin hayatinda gercek dert olmayinca firtina ile gelecek olan birazcik ruzgar ve yagmur bile heyecan katabiliyor.. Gerci sunu da soylemeden gecemicem, burdaki yagmurlar turkiye'ye yagsa mahvoluruz... Her yer sel, camur, trafik kazalari, su baskinlari, okul tatilleri falan, ulkeyi birakip gitmemiz gerekir - hic abartmiyorum.. Florida falan ama en az gunesli gunu kadar da yagmuru var bunun tropik havasindan dolayi!

Sevgili Gustav ve Hanna (olusmakta olan yeni firtinalar), biz sizin kasirga olabilme ihtimalinizi sevdik...

Pazartesi, Ağustos 25

Okul acildi...

Bir an dusunce garip geldi.. 25 yillik hayatimda 22 yillik bir okul yasantim var benim.. Yani 22 yildir surekli bir okula gitme durumu halindeyim. 3 yasinda da istemeye istemeye gidermisim, hala da oyle ya - ama iste sonuna geldim artik..

Bugun universite acildi.. Disarlar oyle kalabalikti ki, araya yaz girince unutuvermisim bu sehrin ne kadar kalabalik oldugunu.. Kucucuk bir sehir oldugu icin gelen binlerce ogrenci sehrin butun duzenini altust ediveriyor.. Karsidan karsiya gecmek bile zorlasmis bir gunde.

Bu ise benim okuldaki son donemim. Aslinda Agustos'ta mezun olucam gibi gozukuyor (her sey yolunda giderse), ama aralikta sevgilimin yanina tasinacagim icin artik pek de ogrenci gibi hissetmeyecegim. Okula gidip gelmeyecegim.. Yani bu donem de benim gercek bir ogrenci olacagim son donem. O kadar doymusum ki ogrencilik hayatina, yani ne bir sevinc ne heyecan.. Okulla ilgili beni tek heyecanlandiran sey zaten kirtasiyeler olmustur, onun icin de zaten ogrenci olmaya gerek yok!

Haydi hayirlisi, su son ogrencilik donemim de bir an once kazasiz belasiz gecsin gitsin...

Perşembe, Ağustos 21

Yarin okullar tatil


hem de kar tatili degil, firtina tatili..
Hmm, ne yapsak ne yapsak

kus grafikleri...




bu aralar photoshop beni cok heyecanlandiriyor.. Internetten sacma sapan resimler bulup onlarda bu yeni kesfettigim efektleri denemek pek keyifli!

Salı, Ağustos 19

mustesem tasarimlar..

bu kartlardan istiyorum!
felix doolittle

ne fay ama

Firtina falan geldigi yok - gunluk guneslik fistik gibi bir hava var disarida.. bu gece gelecek diyorlar, bizi es gecti gelmeyecek diyorlar.. Bu gece gorucez bakalim.

Pazartesi, Ağustos 18

Perşembe, Ağustos 14

Salı, Ağustos 12

takvim


Biraz once yeterlilik sinavlarimin ve sozlu savunmamin tarihlerini aldim. Sozlu savunmanin oldugu gun tezimin ilk uc bolumunu de savunucam.. Buna gore 3 aydan biraz, ama biiiiirazzzzzzz, daha fazla vaktim kaldi. Artik ciddi bir calisma temposuna girmem lazim.


Tez savunmasini donemin ortasindan once yapmazsan mezuniyetin bir sonraki doneme kaliyormus, otomatikman - boyle de bir kelime var yani, kullanmamazlik etmiyim! aslinda sevgilimden hatirlamam gerekirdi, ama iste kisi kendi basina gelince anliyor bazi seylerin ne demek oldugunu, anyayi konyayi ve de hayatin bilimum gerceklerini.

simdiden kendime kolay gelsin diyorum ve de calisma sezonunu baslatiyorum. Hepimize hayirli ugurlu olsun!

bu arada, bunu yazdiktan sonra aklima geldi. Gecen aksam burdaki arkadaslarla ant icmek diye bir olgu vardi diye konustuk. Iste kimler okulda ant ictirmis falan.. Ay cok sacma geldi bu deyis birden. Neyse onun sonunda soyle denmesinin agirligi da simdi simdi dank ediyor bana.

"Ey Büyük ATATÜRK !
Açtığın yolda,
Gösterdiğin hedefe hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım TÜRK varlığına armağan olsun.
Ne mutlu TÜRK'üm Diyene !"

Varligim Turk varligina armagan olsun - mu?.. 7 yasinda minik cocuklar bunu soylerken ne anliyorlar acaba, merak ettim.. ben simdi ne anliyorum?..

Perşembe, Ağustos 7

spam filtrelerinizi acin!

cok ilginc bir sey okudum ve de buraya da yazayim dedim. Benim calistigim fakultedeki eposta sistemine gunde 55.000 ile 60.000 arasinda eposta geliyormus. Ancak bunun %90'i spam'mis. Spam'in Turkcesi ne bilemiyorum. sacma sapan emailler diyelim.

Inanilmaz bir sey. Yani etrafta dolasan epostalarin sadece %10'u gercekten bize gelen epostalar, diger her sey sacma sapan reklamlar, kandirmacalar, aptal aptal bir suru sey ile dolu. Ne buyuk zaman ve enerji kaybi, dusundukce daha cok sinir oluyorum!

Çarşamba, Ağustos 6

tatil sonrasi normale donus

normale donus diyorum cunku 1 ay tatil sonunda doktora ogrencisi oldugunu ve de bir de buun uzerine discilik fakultesinde calistigini hatirlatmasi gerekiyor insanin kendisine.. Bir arkadasim daha bu sorunu yasadigini soyledi - benim arastirma konum neydi ya - diye kalakalmis bir gun. Ya da eline bir kitap alip, ben bunu niye okuyacaktim ki diye hissedebiliyor insan.

Ben de butun cabalarimi eski hayatima yeniden alismaya yogunlastirdim. Kendimi zorlamak icin hocalarimla toplantilar duzenliyorum. size sunu ne zaman yolliyim, bunu ne zaman istersiniz diye gereksiz epostalar gonderiyorum - sirf kendimi zorlayim da bir seyler yapayim diye..

Yavas yavas her sey normale donuyor.. dun is yerinde bir ara vaktim oldu ve tez konumla ilgili birkac kaynak buldum ve de internetten okul kutuphanesinde kitap arastirmasi yaptim. Hatta daha da inanilmazi, aksamin 9'unda usenmedim, kutuphaneye gidip o kitaplari aldim..

Simdi yapmam gereken oturup okumaya baslamak, ki bunun icin galiba biraz daha caba sarfetmem gerekecek.. nerdeyse insanustu bir caba...

Pazar, Ağustos 3

kediye ziyaret





Bu pazar halamlar Italya'da olduklari icin gunu halamlarda kedilerine arkadaslik ederek gecirdik.. O kadar tatliydi ki normalde pek yuz vermeyen kedi - cok keyifliydi onla ugrasmak.. bol bol taradik, sevdik, ilgilendik..

Bir de kahve fali baktik. Benim falimda kedi, Sirro'nunkinde ise Batman cikti - ki ben Batman niye bana cikmadi diye uzuldum :) Dun gece Batman - Kara Sovalye'yi izledik, guzel bir filmdi, ama oyle dunyanin en iyi filmi falan diye de havalara girmeye gerek yok.