Salı, Kasım 29

Kuyruk artık benim oldu sanırım..

Kuyruk Bey'e ev bulunamadığı ve bana da deliler gibi alıştığı için sanırım artık benim kedim oldu.. Öyle tatlı minik bir erkek kedi oldu ki, kocaman patili ve yeleli, suratına baktıkça gülümsüyorum.. Ama bir yandan da o kadar hareketli ki bir resmini çekmek neredeyse imkansız :)

Pazartesi, Kasım 28

Hayata devam etmek

İşlerin aşırı yoğun olduğu - günde 12 saatten fazla çalıştığım ve cumartesi ve pazar bile işe gittiğim 2 haftadan sonra bu hafta ofiste, masamdayım.. Ofiste masamda olmak bana b,ir çeşit huzur veriyor.. Otellerde bütün günü geçirmek, ofise uğramadan ordan oraya koşuşturmak yoruyor beni - masama geleyim, bilgisayarımın başında oturayım istiyorum. Düzenim bozulsun çok sevmiyorum sanırım :)

Tabi o kadar yoğun geçen 2 hafta sonrası yapmak istediğim şeyler listesi uzadıkça uzadı.. akşam yemeklerimi otellerde değil de evde yemek - hatta yemek yapmak, spora gitmek, televizyon karşısında oturup dizileri izlemek, aldığım kitapları daha düzenli okuyabilmek.. Bütün bunlara daha çok vakit ayırabileceğim bu hafta. Kısmen rahat ve ofiste ğeçireceğim bir haftaya girmenin mutluluğunu yaşıyorum...

Perşembe, Kasım 10

Bayram dönüşü

Bayramda 3 gün İstanbul'da sabahtan akşama deliler gibi gezdik.. İstanbul'da yaşamak değil de, gezmek pek bir zevkli.. Hatta bir arkadaşımız bizi öylesine şımarttı ki jet-set bir hayat nasıl oluyor onu bile tattık.. Keyifli bir hayatmış :) Bebekten tekne ile karşıya geç, yalıda kahvaltı et, sonraki gün adalarda öğle yemeği ye falan filan.. İnsan hemen şımarıveriyor :p

Jet-set hayatı bulmanın ve korumanın yolları diye bir kitap yazılmalı ki okuyalım, öğrenelim dicem ama bu işin okuyarak öğrenerek olma ihtimali çok az..

Çalışmadan, hiçbir çaba göstermeden öyle bir hayat yaşanacağına inanalar varsa şimdiden üzgünüm ama bu hayatı yakalamanın yolu çok çok çalışmak, çok akıllı ve yerinde yatırımlar yapmak. İstanbul gerçekten büyülü bir yer, ama İstanbul'un gerçekten tadını çıkarmak istiyorsanız üzgünüm ki bir yalıya ve tekneye ihtiyacınız var!

Cuma, Kasım 4

bağış..

Kurban Bayramı bağışımı Ankara Hayvanları Koruma Derneği'ne yaptım ben bu yıl. Tabiki hayvan kesilmemek şartı ile :)

Başta Mehmetçik Vakfı'na bağışta bulunmayı düşünmüştüm, ama sonra herkes oraya yapıyor diye vazgeçtim. Van'a da çok yardım yapıldı. Ben de bu yıl da havyanlara yardım edeyim dedim.

Bağış bu - herkes kendi gönlüne göre bir konu bulup ona yardım etmeli, yardım ihtiyacı olan çok! Siz de kendi gönlünüze, kendi bütçenize göre bir konu bulup ona yardım edin!!

Bayram'da Pazar-çarşamba arası İstanbul planları var.. Perşembe, cuma çalışıyorum!

Salı, Kasım 1

Kuyruk Bey (!) den haberler

Kuyruk Bey'e ev aramaya devam ediyorum.. şaşılacak şey ama benim prensesim, güzel kızım diye sevdiğim o güzel yavru dişi değil erkekmiş! ama kedilerde bazı şeyler sonradan ortaya çıktığı için anlamam doğalmış :) Rezalet yani - ben de kendimi kediler konusunda deneyimli sanırdım!!

Çok şirin ama kendi kedimi de çok özlüyorum.. İkisi kesinlikle anlaşamadılar. Umarım ona sahip çıkacak bir aile bulabiirim.

Perşembe, Ekim 27

Orkide diyarından...

Epeydir orkidelerle ilgili yazmıyordum çünkü epeydir orkidelerle ilgili bir gelişmemiz yoktu, sırf yaprak sırf yaprak.. Ancak bu hafta itibariyle ofisteki orkidelerde bir patlama yaşandı. 6 orkidenin 5de yeni dallar veriyor.. hatta 3 tanesi de 2ser dal birden veriyor!

Yakından takip etmeye devam ediyorum.. 1 ay sonra falan bol bol tomurcuk ve açmış orkide resmi bulab,ilirsiniz burda!

Pazartesi, Ekim 24

Van'da deprem!

Yine aynı görüntüler.. Geçen yıl bu zamanlarda Van'daydım ben. Geceleri ne kadar soğuk oluyor biliyorum.. Akrabası yakınları kurtarılamamıs insanların halini düşünemiyorum bile..

Van'daki depremin magdurlari icin Ankara Barosu giysi ve battaniye toplamakta, eger kullanmadiginiz palto, atki, eldiven,corap, battaniye, kazak, cocuk kiyafeti vs. gibi esyalari Ankara Adliyesi'ne götürebilirsiniz..

Çarşamba, Ekim 19

Blogu unutmuşum :)

Şaka şaka kesinlikle unutmadım, hatta vicdan azabı bile yaşadım bloga yazamadığım için. Antalya, istanbul, bursa seyahatler, annemlere gel git, sosyal hayat falan derken günler geçmiş ve ben buraya hiçbir şey anlatamamışım..

Evde yeni bir canavar var. Onu yolda giderken buldum antalyaya gitmeden önce. O kadar zavallıydı ki evde ölsün bari diye düşünüp eve aldım :( Ama ölmedi! Giderek güçleniyor ve gümbür gümbür geliyor :)

Kendisine kuyruk adını taktım. Kuyruk Hanım şu anda benim kuyruğum şeklinde evde dolaşıyor. Bir de kocaman tüylü bir kuyruğu olacak büyüyünce..

Kendisine ev arıyorum aslında, ama sanki elimde patlamış gibi gözüküyor.. Bizim melosh hanım görse kıskançlıktan delirir!

Neyse napalım.. sokaktaki tüm kedileri eve alamam, hepsine de yardım edemem biliyorum - ama zavallı bir hayvanı sokakta görüp de yokmuş gibi davranacak kadar vicdansız değilim Allaha şükür..

Pazar, Ekim 2

antalya yolcusu kalmasin

Egitim icinn bir haftaligina antalyadayizz bu yil. Gecen yil da mayis ayinda 5 gun kalmistik.. Ankaranin ayazindan kacip sicak biryeerlere gitme fikri cok cazip aslinda ama iste bir de geeride kalanlar var ki insanin akli hep onlarda kaliyor!!

Mesela bu minik canavar. Yalnizca 1 haftadir bende ama fena halde alistim kendisine!! Ben yokken de Ozlem ve Alper e emanet kendisi.. Ama simdiden ozledim sirinliklerini!!

telefondana resim eklemeyi kesfedemedim daha, o yuzdeen canavar gozukemiyor.. Artik bilgisayarin basina gecince eklerim..

Perşembe, Eylül 22

hayatı değiştirmek

zor; ama imkansız değil. İstanbul'dan döndüm, işler üzerime üzerime geliyor - ben de tek tek listelerime tik atıyorum.. şu aralar flamboyant olmaya pek fırsat yok, ama bir ara kendime hatırlatmak üzere buraya yazıyorum:

“To change your life: Start immediately, do it flamboyantly, no exceptions.”
― William Jones

Salı, Eylül 20

Uluslararası Genç Liderler Akademisi açılış töreni

Uluslararası Genç Liderler Akademisi açılış töreni ile ilgili bilgi için UNICEF Türkiye Web sitesini ziyaret edin!

Uluslararası Genç Liderler akademisi Açılıyor!

İstanbul Sultanahmet'te, Yerebatan Sarnıcı'nın tam karşısında, yani süper bir yerde kurulmuş olan Genç Liderler akademisi'nin açılışındayız bugün. Yurt dışı ve TürkiyeDen 30 gencin 1 hafta süresince eğitim alacakları ve eğitmen olarak yetiştirilecekleri bu Akademi bizi UNICEF olarak çok heyecanlandırıyor!!

Bugün yapılacak olan Uluslararası Genç Liderler Akademisi'nin açılış törenini http://tv.ibb.gov.tr/ adresinden takip edebilirsiniz...

Perşembe, Eylül 15

Çeşme tatili

inanılmaz güzeldi! ama tatil dönüşü öyle bir yoğunluk sardı ki beni, işlerden nefes almayı unutuyorum.. Cidden!

Yazı yok, ama güzel tatilimizi hatırlatması için resimler..


burası dodo beach.. Çocuklulara tavsiye edilir.. Deniz bodrum gibi - güzel bir yer ama yemekler servis falan çok dandik. biz bir daha gitsek gitmeyiz, işletme değişirse mutlaka gideriz!!

ah midye! Ne çok seviyorum seni.. Akşam üzeri Yıldızburnu No:15 te midye ve blush keyfi..

Ildır daki ada Balık. Kumsalda, denizin dibinde salaş bir balıkçı. Mezeleri güzel. Fazlasıyla keşfedilmiş - rezervasyonsuz gitmeyin sakın..

Yine Ada Balık. Mutlaka güneş batmadan gidip güneşin batışını izleyin!

Salı, Eylül 6

tatil dönüşü

işler çok yoğun! Çaşmede gidilecek, yenilip içilecek yeni yerler keşfettik ama daha yazacak zaman olmadı.. Yazacağımdır söz - önce bir biriken işleri halledeyim!

Günün sözü çok güzel, hatta beni bugun bloguma bişey yazmaya iten de o oldu. Dışarda bir şey aramak saçma, ne varsa kendinde var felsefesine tamamen inanlardan olduğumdan bu bana cuk uydu!

“The magic is inside you. There ain’t no crystal ball.”
― Dolly Parton


Hala kristal küre arayanlar varsa, boşuna aramasınlar...

Çarşamba, Ağustos 24

Çeşme

bekle bizi!! Geliyoruz

Cuma, Ağustos 19

Sahipsiz zavallı çocuklar

Konya'da üvey annesi tarafından akılalmaz işkenceler sonucu ölen F. K, daha önce tüm ülkeyi yasa boğan başka bir üvey anne dehşeti. Buçocuklar daha 10 yaşına bile gelmeden neler yaşamışlar - insan düşündükçe ağlayası geliyor.. Hatta bugun Hakkı Devrim'in de yazısında yazdığı gibi - yüreği dayanamıyor, oturup hüngür hüngür ağlıyor.

Öylesine canım sıkkın ki - diyecek söz bulamıyorum. Çocukcağız öldü de kurtuldu en azından demek avuntu olabiliyor, dünyanın bu adaletsiz haline tahammül edemiyorum!

Salı, Ağustos 16

güzel melosh hanım..

güzl olduğu kadar uyku meraklısıdır da.. Sabah benle uyanıp ben hazırlanırken çekmeceye girip orda uyumaya devam eden bir kedi kendisi. Yakında günde 20 saat uyuma rekoru olan aslanı bile geçecek sanırım.. Uykucu kızım benim :)


Uykucu demişken.. Dün hayatımın en uzun uykularından birini gerçekleştirdim. Sanırım 11 saat uyudum. İşten eve gelip etrafı topladım. Uzun süredir okuyup bitirmek - yani bırakmamak için dişimi sıktığım Georges Perec'in Yaşam Kullanma Kılavuzunu okumaya başladım. son 50 sayfa kaldığı ve sonunda biteceği için çok heyecanlıydım. Planım biraz kitap okuyup dinlenip spora gitmekti. Hatta spor kıyafetlerimle yatmamın da tek nedeni buydu.

Fakat kitap bende her zaman gösterdiği etkiyi gösterdi ve yine uyuyakaldım. eh bi yarım saat uyur sonra spora giderim dediğimi hatırlıyorum yastığımı düzeltirken. Gece 10:40da gelen bir telefonla uyandım. Uyuyakalmışım. Hem de 7 buçuktan 10:40 a kadar..

Ne akşam yemeği, ne spor.. Melosh da yanımda uyumuş! Kalkıp bir süt içtim. Spor kıyafetlerimi çıkardım, dişlerimi fırçaladım. Kitabın kalan 30 sayfasını da okuyup bitirdim. Ve yine uyudum. herhalde saat 11:30 falandı. Sabah da 7:45te gayet normal biçimde uyandım.. yani saat çalmasa daha uyurdum. Melosh da saatle birlikte uyandı bu arada :)

Hayatımda bu kadar çok uyuduğum gün herhalde sayılıdır. Yani ben hatırlamıyorum.. Ama kitap bitti ya - Allahım o nasıl bir eziyetti - şükür yarabbim! O kitabı böylesine kült bir kitap yapan ve tavsiye edenlere bir sorum var: kitabın neyini beğendiniz yahu kuzum?!! Bence o kitabın en yakın olduğu şey yavaş gelen bir ölüm...

Perşembe, Ağustos 11

Evdeki botanik deneylere devam

Sweet patato deneyim gayet başarılı bir şekilde devam ediyor. Kökler uzadı, filiz vermeye başladı, hatta minik yapraklar oluştu bile.. Yalnız yapraklar hafif morumsu. Gerçi yeşile de dönebilirler, umarım dönerler :) Mor tatlı patates istemiyorum, yeşil tatlı patates istiyorum..

Ortancalarım balkonda güneşin altında pişip kurumuşlardı. Ben de hepsini kestim, dal halinde kalmışlardı. Hatta oğuz görünce e bunu katletmişsin sen demişti. O da çok güzel bir geri dönüş yaşıyor. Her yerde yeni filizler, tomurcuklar.. Bakmaya doyamıyorum!

Bu Ofisten Nur Hanım'ın kopanhagdan çalıp getirdiği bir bitkinin bir dalı. Kök vermeye başladı. Buruşuk kağıt bitkisi koydum adını. Çok güzel! Toprağa ektiğim anı iple çekiyorum..

Bu da benim karşı komşumuzdan aldığım 3 yaprak menekşeyi köklendirip de büyüttüğüm menekşe. O kadar çok yaprak oldu ki - sanırım bölüp 2 saksı haline getirmem gerekecek. Ne renk çiçek açtıkları konusunda da en ufak bir fikrim yok, bakalım - göreceğiz...

Çarşamba, Ağustos 10

Cutting for Stone'dan

"The key to your happiness is to own your slippers, own who you are, own how you look, own your family, own the talents you have, and own the ones you don’t. If you keep saying your slippers aren’t yours, then you’ll die searching, you’ll die bitter, always feeling you were promised more. Not only our actions, but also our omissions, become our destiny.”

Cutting for Stone - by Abraham Verghese

Salı, Ağustos 9

yeni

Evimde, yatak odamda çok güzel bir resim bana bakıyor. Sevgili Baran Kamiloğlu'nun yatakta serisinden bir resim.. Nedense bu resim içimde bir yerlere dokunuyor. İyiki gelmiş, iyiki yatağımın karşısına astırmış kendini..

Bir de yeni orkidem var. Kendisinden bahsetmeden duramayacağım! Evimde çok süslü bir kız var, diğer bütün orkideleri çatlatacak kadar güzel, benim için de bir o kadar özel.. Birine çiçek, ama buket değil de saksıda - yaşayan bir çiçek, hediye etmek kadar zarif bir hareket var mıdır acaba? Daha da güzeli o hediyeyi canlı tutmak, uzun süre yaşatmak..

Her şey gibi ona da bir nazar boncuğu lazım diye düşünmeden edemiyorum...

Perşembe, Ağustos 4

tatilsiz bir yaz!

Tatil anlayışı denize girmek, deniz kokusunu içine çekmek olan bir insansanız benim gibi, tatil yapmış olsanız bile denize girmediyseniz hiçbir şey tatil gibi gelmez. Chicagoda gezmek çok güzeldi, kuzenlerimle, halamla vakit geçirdim ama yani şöyle bir deniz kenarında yayılmadım. Mısırcıdan süt darı, midyeciden midye yemedim. Kumru yiyemedim. Sabah geç kalkıp gece geç yatamadım.. Kumdan ayaklarım yanmadı. Denize girip de bir anda atlamak yerine yavaş yavaş yürüyüp gittikçe daha çok ıslanarak ürpermedim...

Ne bileyim işte - normalde her yaz yaptığım şeyleri yapamadığımdan mıdır nedir - bu yaz bana eksik geldi. Çalışmak böyle birşey. Eskisi gibi tüm yazı deniz kenarında geçiremiyorum. Bir de biz büyüdükçe plan yapmak daha da zorlaşıyor. Herkesin hayatında ayrı bir koşuşturmaca, ayrı bir program..

Neyseki en azından 2 tane biletim kesin. Eylül'ün son haftası 4 gün Bodrumdayım. Ekim'in ilk iki haftası da Antalya'da. Tarihler özenle seçildi ki çocuklar okullarında olsun, animatörler emekli olmuş olsun, sahller daha boş, daha sakin olsun! Datça'ya davetliyim, Bodrum'a davetliyim, Çandrlı'ya davetliyim.. Çok da gitmek istiyorum, ama ayarlayabilecek miyim, kim bilir!

Ama en azından Agustos'ta da bir haftasonu için bile olsa Çeşme'ye gidebilirsem benden mutlusu olmayacak sanırım..

Ah yaz, keşke hiç bitmesen!!! Daha geçen ay kaldırabildiğim o botları, çizmeleri, paltoları uzun bir süre görmek istemiyorum.

Pazartesi, Ağustos 1

Cafe Botanica - Billur sokak Ankara

Bu öğlen Cafe Botanica diye çok güzel bir kafeye gittik. Menüsü ve yemeklerinden çok beni bahçesi etkiledi. Tam bir botanik bahçesi adı üzerinde. Yemekler de fena değildi - kahvaltı ya da akşam üzeri bir kahve içmeye gidilebilir.. Minik bir de havuzu var içinde japon balıkları yüzen ve de etrafta güzel bir sus sesi oluyor bu havuzdan dolayı. Ankara'da gidecek hiç yeni bir yer yok diye şikayet edip duranlara duyrulur..





Cuma, Temmuz 29

Hayat bi tek sana güzel değil dostum, darılma!

Bugün Radikal'de Cüneyt Özdemir yazmış. Öyle hoşuma gitti ki yazısı. Buraya sonunu ekliyorum:

"Mutsuzluk, uçsuz bucaksız bir denizin üzerinde susuz kalmaya benziyor. Deniz tuzlu olunca neyleylesin gariban koro mensubu! (masum bir empati girişimi)
Mutsuzluk bulaşıcı bir hastalık. Bir kez üzerinize sinmeyegörsün, kurtulmak için ilk olarak kendinizden kaçıp kurtulmanız gerekiyor. Mutsuzken başkalarının mutluluğu ağır bir yük, hatta kendine edilmiş bir küfre benziyor.

Sen bu kafada olduğun sürece ‘hayat hep başkalarına güzel’ dostum, hep başkalarına güzel..."

Perşembe, Temmuz 28

Quote of the day

Bu quote of the day işini uzun süredir yapmıyordum.. Bu laf hosuma gitti ama, kalbinde sevgi olan onu her yöne dağıtıyor cidden. Kötü kalpli insanlar ise sadece kendini yiyip bitiriyor..

Bu laf öylelerine kapak olsun diyoruz :)

“To love deeply in one direction makes us more loving in all others.”
― Anne-Sophie Swetchine

bitki dünyasından haberlere devam..

Acan orkidelerin resimlerini blogumda yayınlayacağımı ilan ettiğimden beri orkideler tam bir yarış içersindeler... çiçekler dökülürken yeni filiz vermeye başlıyorlar nerdeyse.. Kendi orkidelerimin dışında arkadaşlarımdan da aylardır tomurcuk vermeyen orkidelerini alıp ikişer yeni dal falan verdirtiyorum.. Ziraat mühendisi olmalıymışım demekte haklıyım galiba :)

Evdeki son durumun resmini cektim dün gece. Orkidelere verdiğim sözü de tutmak adına yayınlıyorum!

Çarşamba, Temmuz 27

blogger ve twitter dünyasında araştırma yapmak

artık çok daha kolay!

Edelman, the world’s leading PR firm, today launched BlogLevel and version 2.0 of TweetLevel, free tools that allow communicators to identify who is influential on a particular topic, on a designated platform. TweetLevel finds the influentials on Twitter, and BlogLevel does the same in the blogosphere.

swet potato yetiştiriyorum

Gelirken bavuluma attığım bir sweet potato her şeye yetecek gibi..

önce böyle olacak:

Sonra da böyle:

Hatta o kadar yıl evimin önünde yetiştirdim ben bu bitkiyi ama hiç bilmiyordum, yaprakları taze ya da pişirilerek yenilebiliyormuş. Normal patates yaprağı zehirli olduğu için yenmezmiş, ama sweet patato adı patates olsa da aslında daha faklı bir aileye ait - balkabağı ile patates arası bişey zaten tad olarak da.. Bir de yeterince büyük bir kaba dikebilirsem sonra da sweet patatolar bile toplayabilirim..

Allahım bir önceki hayatımda çiftçi miydim ben??!

Salı, Temmuz 26

Ofisteki orkideler


Geri döndüm. Deli gibi gezmenin yorgunluğu da benimle birlikte geldi. Neyseki yavaş yavaş toparlıyorum.. Ofisteki orkidelerden biri bana sürpriz yapmış ve tam bir şov hazırlamış.. Evde de 2 şov kızı var.. Şimdilik ofistekinin resmini koyuyorum, evdekilerin resmi de yarına...

Perşembe, Temmuz 21

chicago'da binalarin yukseltilmesi

1800lerin sonlari ve 1900lerin baslarinda Chicagolulari camurdan kurtarmak icin sehri - yani kaldirimlari, binalari 2 metreye yakin yukseltmeye karar vermisler. Ve tahta iskeleler kurup, binalarin temellerini guclendirip ve yukseltip sehri 2 metre yukseltmisler.

bununla ilgili haberler:
http://en.wikipedia.org/wiki/Raising_of_Chicago

http://www.chicagotribune.com/news/politics/chi-chicagodays-raisingstreets-story,0,4385820.story

Pazartesi, Temmuz 18

Chicago'dan updateler

Gunler cok hizli geciyor. Alisverislerimin nerdeyse hepsini bitirdim ve birazcik butcemi asmis olabilirim - ama napalim. Insan biseyler gorup bir de fiyatini gorunce, hele de Turkiye'deki fiyatlarini bilince almdan duramiyor :)


Bugun kuzenlerim donuyor evlerine. Halam ile kaliyoruz. Gerci burda baska arkadaslarimiz da var. Sehir cok guzel. Alisverisler tamam ve daha gorulecek cok yer var.. Kano turumuz harikaydi - bir de bisiklet turu yapalim diye konustuk. Cumartesi sabahtan donuyorum - 5 gune gutun yapacaklarimi sigdirabilecek miyim bakalim!

burasi Sprinkles cupcakes. Coconut choclate favorim :)

Frambuaz aromali sampanya - bir adet frambuaz ile. Elinur Hanim'in dogumuu kutlama partimizden!

Cumartesi, Temmuz 16

Chicago'ya bayildim!


Tabii yazin. Herkes bu guzel yaz havasinin cok kisa surdugunu soyluyor - ama dogru yerde dogru zamanda olmak da biseydir' tadini cikariyoruz! Seattle'a da oyle guzel bir havada gitmistik ki ben seattle'a da asik olmustum herkesin aslinda burasi hic boyle bir yer degil itirazlarina karsin..

Chicago kucuk bir sehir. Gezmesi cok keyfili. Geldigimden beri her gun 20 km yol yurudugumuzu dusunuyorum. Insanin yurumek ve paket tasimaktan kollari agrir mi yahu :) Uzun bir alisveris listesi ile gelmistim, listem tek tek tamamlaniyor - hatta nerdeyse bitti - o yuzden acayip keyfim yerinde. Kuzenlerim pazara kadar burdalar. Ondan sonra Halam ile ben kaliyoruz. Kuzenler burdayken alisverisleri, halam ile de kultur sanat gezilerini yapmayi planladigimizdan haftasonuna kadar alisverislerimi bitirebilsem cok iyi olacak!!

Bir de burda ozledigim seyleri yiyorum bol bol! Sushi, meksika yemegi, frozen yogurt derken her gun aaa kesin artik bisey yiyemeyecegim, aksama sadece meyve deyip sonra yine kocaman yemekler yiyoruz - cok eglenceli!!

Salı, Temmuz 12

yarın sabah chicago yolcusuyum

Chicago'ya ilk defa gideceğim.. Şehrin içindeki kanallarda kano turları, göl kenarında yürüyüşler, alışveriş canavarlığı ve etraftaki outletlere geziler gibi çılgın planlarımız var.. Bol bol sushi ve Meksika yemeği yemeyi planlıyorum, bol bol alışveriş yapmayı planlıyorum, kuzenimin ikizleriyle vakit geçirmeyi, kuzenlerim ve halamla hasret gidermeyi planlıyorum.. Bakalım 7 kişi birlikte 8 güne neler sığdıracağız neler..

Cuma, Temmuz 8

Evdeki bitkilerden haberler

kuki evde o kadar deli deli oynuyordu ki - bitkiler de onun o deliliğinden nasiplerini aldılar. Orkidelerimden birini sanırım tamamen oldurdü - yapraklarını kopartarak. Diğer orkideleri hep dişlemiş - hepsinin özerinde minicik yuvarlak delikler var. Başka bitlikeri dişlei, kopardı, saldırdı, devirdi. Ondan sonra bir hasar tespiti ve bakım yapmam gerekecek kesinlikle..

Bir yandan güzel gelişmeler de oluyor. Mesela bir orkidem 2 dal birden veriyor. Bir sürü yeni çiçek demek bu. Didem abla'dan rehabilitasyon için aldığım orkide de yeni bir dal verdi. Bu arada Ceren'in de 1 yıldır açmayan orkidesine 2 yeni dal verdirttim ve çiçeğini ceren'e teslim ettim :)

Önceden melosun kırdığı diğer bir orkide de yeni bir dal verdi - aynı dal üzerinden 3. nesil çiçeklerini açtı - beni mest etti..

Bir de Fesleğen adlı ev yemekleri restoranından isteyip de aldığım bu begonya. Öyle hızla büyüyor ki.. Geçen gün bir baktım yeni çiçekler.. Gardenya da açtı. Sanırım kukinin evden gitmesi ir tek beni üzüyor, çiçekler nerdeyse bayram ilan edecekler!

Kuki gitti :(

Dün eve gittiğimde gideceğini anlayayınca o kadar panik oldu, evde kaçmaya saklanmaya çalıştı - kutudan birkaç kere kaçtı. Zar zor kutusuna tıkıp işyerinde kendisine talip olan arkadaşıma getirebildim. Onun kucağında iraz sakinleşmesi beni rahatlattı...

Sonra eve dönüp mama kaplarına, ordan burdan çıkan oyuncaklarına bakmak çok zor geldi. Kapları yıkayacaktım, yıkayamadım. Etrafa serdiğim örtüleri kaldırıp kirliye atabildim sadece.. İnsan nasıl da alışıyor. Kendisi beni perişan etse de yine de bağlanmışım. ama yeni ailesinde mutlu olacağına da inanıyorum. Bir kedi daha kurtulmuş oldu - ve onun o iyileşme sürecine dahil olmak beni çok mutlu hissettirdi.

Yeni evinde yeni ailenle mutlu ol kuki, yolun açık olsun :)

Perşembe, Temmuz 7

haftaya bugun

Chicago'da uyanacağım!!

Herkes giderken bodruma çeşmeye, ben de okyanusın öteki yanına bir gideyim dedim.. Bol bol sushi, meksika yemeği yiyeceğim, sevdiğim mağazalar ile hasret giderip alışveriş yapacağım, kuzenler, yiğenler ve halam ile vakit geçireceğim..

Heyecanlanmaya başlamadım desem yalan olur!

Salı, Temmuz 5

ucuz ama güzel şaraplar

Radikal'e göre...

2009 Kavaklıdere Pendore Syrah 92 puan, 26.500 şişe 58 TL

2007 Büyülübağ Cabernet Sauvignon 91 puan, 10.000 şişe 40 TL

2009 Kavaklıdere Vin-Art Kalecik Karsı-Syrah 91 puan, 25.000 şişe 22.90 TL

2008 Kavaklıdere Prestige Öküzgözü 91 puan, 26.500 şişe 45 TL

2010 DLC Sultaniye Emir 91puan 27.500 şişe 25 TL

Kuki Hanım gitmeden

Kukiye bir aile bulduk, fakat hala ufacık bir tedavisi kaldığından hala bende. Perşembe akşamı falan kendisini yeni ailesine teslim etmeyi planlıyorum. allah onlara sabır versin! Ama gitmeden son birkaç fotograf daha :)

Çarşamba, Haziran 29

ofis mofis

Çalıştığım kurum bir ders kitabı yayınlayacak. Ben de baskıya gitmeden son okumasını yapıyorum. Ya son okumada her sayfada hata çıkar mı - delireceğim.. Bir yandan uyku bastırdı, bir yandan günlerdir elimden düşmeyen bu ders kitabından gözlerim şaşı oldu, bir yandan da bunaldım..

Neyse, idare ediyorum... Ankara'daki havayı gören ekim ortası sanar. What is this isyan etmek istiyorum!!