Çarşamba, Haziran 30

tatil

Yarın akşam İzmir'e uçuyorum.. Cuma günü de Bodrum için yola çıkıyoruz. Zeyno ve Ali de bizimle, 2 araba arka arkaya.. Bodrum - Atami Otelde olacağız. Tatil iyi gelecek, kafaları boşaltmak için bir fırsat olacak hepimize..

Heyecanlanıyorum - kendimi denize atıp bütün gün çıkmayacağım sanırım!

Pazartesi, Haziran 28

hayat

insana her şeyi gösteriyor. Gösterirken de o gücü veriyor... Teşekkürler hayat!

Çarşamba, Haziran 23

Rüya uçuğu

Bu sabah biraz keyifsiz uyandım saat 6 yı 10 gece.. melosh hanım hemen ayak ucumdan yanıma geldi, örtüyü açtırdı, ve kıvrılıp bana sokuldu. O sırada dudağımda yeni çıkmaya başlayan uçuğun acısını hissettim. Gece gördüğüm rüya aklıma geldi..

Eve bir sekilde bir köpek girmiş. Bu şirin bir köpek, golden retriever olabilir. Meloshu kovalıyor hemen ve de yakalıyor. Poposundan kapıyor melosu ve öylece tutuyor. melosh da caresiz, hareketsiz duruyor. Yanlarına yaklaşıyorum. Eğilip köpeğin ağzını açıp melosu cıkarmak istiyorum ama yapamıyorum. Korkuyorum, köpek beni ısırırsa diye.. Melosh da bana öyle çaresizce bakıyor. Hadi nolur birşeyler yap der gibi.. İçim gitti. Çok üzülerek uyandım..

Bu arada şimdi hatırladım da, onu da yazayım burda dursun. 1 ay önce falandı. Bir rüya gördüm ben. Böyle tek katlı bir evdeyim ben, benim evim yani. Ilıca Şantiye'deki evler gibi, ama geniş çimlik bir alanın ortasında, kare bir ev. Evde yangın çıkıyor. Hemen çıkıyorum falan; ama melosh hanım içeride. İnsanlar beni tutuyorlar, ben de bağıra çagıra ağlıyorum, hayır bırakın, gidip meloshu alıcam diye.. Bırkamıyorlar. Yangın iyice artıyor. Ben uzakta bir yerde oturmuş yanan eve bakıyorum. Sonra biri geliyor, kucağında bir battaniyeye sarılı melosh. çok korkmus ve her yeri isli, ama hayatta. Evi falan bırakıp hemen bir taksiye atlayıp veterinere gidiyorum.. Ev umrumda bile değil, Meloshum yanımda ya..

Bu rüyaların anlamı vardır mutlaka.. Ama anlamadığım, her gece yanımda yatan melosh hanım niye bir de ruyalarımda beni rahat bırakmıyor!!!

Salı, Haziran 22

Pink Martini 6 Temmuz'da Ankara'da!!!

Ankara'yı çok seven ben Ankara'da da güzel şeyler olabileceğine yürekten inanıyorum. İnanınca da oluyor: Pink Martini ankara'ya geliyor!! Ben biletimi aldım bile. ODTÜ Vişnelik'te, çimler üzerinde salınacağım o gece.. Gelmek isteyenlerin haberi olsun!

Bilet için buraya bakınız.

Cuma, Haziran 18

haftasonu istanbulu

Cuma günleri bizde yarım gün. Birazdan araba gelip beni alacak ve havalanına doğru yola çıkıcam. Rota İstanbul. Gider gitmez, kuzenlerim ve dayım ile havuz keyfi ve yarınki düğün için biraz yanma çalışmaları. Sonra aynı ekiple akşam yemeği.
Cumartesi programım çok çok belirsiz. Bir tekne turu planı var, bir pera müzesi planı var, aksam üstü 5 ile 8 arası düğün.. Pazar günü de Amerika'dan arkadaşım, komşum Özde ile buluşmayı planlıyorum. Ayşe, Ayşegül herkes İstanbul'da olacak, onlarla görüşürüm. Sonra da saat 8'de geri ankara uçağına biniyorum ve evde beni deliler gibi bekleyen Meloş Hanıma kavşuyorum..

Bu haftasonu kaçırdığıma en çok üzüldüğüm şey ise Aslı ve Güneş'in nişanı. Artık düğünlerinde birlikte olucaz. Onlara da mutluluklar diliyorum buradan!

Çarşamba, Haziran 16

sex and the city II

Dun aksam kızlarla gittik filme. Deli Ankara trafiğinde zar zor yetiştik. Film her zamanki gibi eğlenceliydi. Hayatında daha fazla parıltı isteyen bir Carrie vardı karşımızda, diğer kadınlar aynı gibiydi. Miranda biraz daha akıllanmış gibiyidi, o kadar. Parıltıyı kim istemez diye düşündüm...

Sonra o çılgın Abu Dabi sahneleri başladı. Fazla iyi bir resim çıkıyordu karşımıza, sonra da ağır bir eleştiri bombası başladı zaten hemen ardından.. Orta doğu yarıda kesilmiş bir rüya gibi bizim dörtlünün hayatının üzerine çöktü. Çok fazla stereotypical sahne vardı. Oralarda hepimiz yorulduk ve daraldık.

Neyse, sonunda yine her şey eski haline döndü. Problemler çözüldü. Bizim dörtlü gerçekten de yaşlanmıştı artık biraz. Dekolteler bozuk, yüzlerde o kadar gerilmeye rağmen yine de derin çizgiler.. Ama düşündüm de, bir de bize bakın. 10 yıl önce diziyi izlerkenki halimizi düşünüyorum da hepimizin, aslında aynı ordaki karakterler gibiyiz biz de, biraz daha yaşlı, biraz daha olgun ve biraz daha hayatta ne istediği belli olan kadınlar.

Öyle düşününce yaşlanmak bile kulağa o kadar kötü gelmiyor :)

Salı, Haziran 15

zaman çok hızlı geçiyor...

Son yazdığım yazıdan sonra Bruksel'e gidip dondum, iş yerinde bir sürü iş hallettim ve hayat hızla devam etti. Yazın gelmesi ile günler daha mı kolay, daha mı zor geçiyor anlamadım. Emin olduğum tek şey işten çıkıp eve gitmek istemiyorum artık, hep dışarlarda olasım var, ve spora gittiğimde artık daha fazla terliyorum. Klima var tabi ki, ama sevgili anne kuzusu spor arkadaşlarım klimadan ve ceryandan etkilendikleri için bazen bu gibi nimetlerden faydalanamıyoruz.

İlerde çocuğum olunca bir şort, bir t-shirt, çorapsız, terliksiz yetiştiricem. Küçüklükten soğuğa alıştırıcam. Böylece ilerde spor yaparken terleyip de ceryandan etkilenme gibi bir sorunu kalmayacak... Bazen kendime şaşıyorum, ne kadar küçük şeylere nasıl da bir anda böyle sinirlenebiliyorum diye...

Mesela pazar günü Brüksel dönüşü. Zaten iğrenç şekilde tıka basa dolu bir uçaktan inip Ankara'da pasaport kontrolu sırasındaydım. 2 kişinin acil olarak başka uçağı yakalaması gerektiği için sıramı verdim. Benim de çok başıma geliyor bu acele işleri, anlıyorum. Sonra çocuklu bir kadını önüme geçirdim. Sıra çok yavaş ilerliyor falan zaten sinirliyim derken, bir kadın, sıranın içinden içinden önüme geçmeye çalıştı. Yani dış taraftan geçip izin falan da istemiyor. Sıra da tam bana gelmiş, bir sonraki kişi benim.

İşte o anda benim iplerim öyle bir koptu ki.. Yani böyle kopmak görülmemiştir. Zaten sinirliydim, bütün sinirimi o kadından çıkardım. İlk önce, hanımefendi siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz dedim.. Burda sıra var, bakın hepimiz sırada bekliyoruz. siz sırayı görmüyor musunuz dedim? Bakın tanıştırayım, sira - teyze, teyze-sıra diye ellerimle teyzeyi sıra ile tanıştırdım. Biz aptal mıyız böyle sıraya girmiş bekliyoruz, siz nasıl öyle öne geçebileceğinizi sandınız dedim..

Kadın ağzı açık bana bakıyor. Teyze diyorum ama o kadar yaşlı değil, ay hatta hiç yaşlı değil, 45 yaşında falandır maksimum. Neyse, bu böyle şaşırdı falan, ne kadar terbiyesizsiniz diyebildi. Eh işte o an ben başladım. Terbiye, saygı, medeniyet... En son kadına, siz saygılıysanız ben çok saygısızım, evet ben çok saygısızım diye bağırıyordum.. İşin kötüsü, kadın öyle bir dondu kaldı ki en son arkamdaki adam, hanımefendi benim önüme geçebilirsiniz buyrun dedi. Teyze arkama geçti.

Hah, şimdi ne değişti diye düşünebiliriz. Belki öyle kalıcı bir değişim yaratmadım. Ama etraftakilerden sıranın önüne geçmeye çalışan olduğunu sanmıyorum bir daha. Bir de belki o teyze dediğim medeniyetsiz kadın, bir daha sıranın önüne falan geçmeye kalkmadan önce 2 kere düşünür.. Böyle tek tek tek tek bunlara öğreteceksin çünkü, başka yolu yok.

Bir yerde okumuştum. Çindekiler de bizdekiler gibiymiş. sıra mıra hikaye, öyle bir kültür yok. Ama olimpiyatlar da başlayacak. Devlet demiş ki bu işe bir kontrol lazım. İnsanlara sıraya girme kültürünü öğretmeliyiz. Polisler yollarda, sokaklarda, alışveriş merkezlerinde insanları sıraya sokmuşlar. Düşünsenize, eve gideceksiniz, polis sizi durduruyor ve diyor ki, sıraya gir şurda. Böyle binlerce kişilik sıralar yapmışlar.. İnsanlar sıraya girmeyi öğrenmiş, zorla.. Zaten genelde insanlar zorlanmadıklarında bir şeyi öğrenemiyorlar.. Bakınız doktora yeterlilik sınavı, oturup eşşekler gibi çalışıyorsun, zorla. Zaten bunun üstüne başka örnek vermeme gerek kalmadı herhalde.

Ha bu iyi bir şey mi. Hayır, iğrenç bir şey. Ama sen sıraya girerken yanından bir medeniyetsiz yaratığın elini kolunu sallayıp geçmesi daha iğrenç bir şey bence. O yüzden o kadar da garipseyemiyorum bu davranışı. hatta belki bizde de lazım böyle bir toplumsal terbiye. Çok da fazla bir şey istemiyorum ya, sadece sıraya girmeyi öğrensinler şimdilik, diğer sorunlar yavaş yavaş..

Biraz sinirli bir yazı oldu. İstemeden öyle çıkıverdi. Aslında çok keyifli bir gün. Akşam kız arkadaşlarımla Sex and the City'nin filmine gidiyoruz. Öncesinde de güzel bir yemek. Ama sinemaya girerken sırayı bozan olursa olay çıkarırım, hiç acımam valla :)

Pazar, Haziran 6

lise mezuniyetimin 10.yil donumu

Dun gece Geleneksel TED mezuniyet Balosundaydik. 2000 mezunlarindan da bir 50-60 kisi falan gelmisti sanirim. Kimilerini zaten her gun goruyorum gelenlerin, kimileri ile orda burda karsilasiyoruz, kimilerini hic gormuyorum yillardir, ve kimilerini hatirlamiyorum bile. Ne garip!

Gerci Zeyno ile sunu konustuk dun gece, belki facebook olmasa bu reunionlar cok enteresan gelebilir insana, ama artik insan nerdeyse hergun birbirinin ne yaptigini takip edebiliyor. Hayatimin bir noktasinda tanidigim, birlikte okula gidip geldigim insanlarin neler yaptigini bilmek, son hallerini takip edebilmek benim icin cok keyifli. Bazi insanlarin umrunda degil bu - onun da farkindayim. Hatta bazilarina cok fazla geliyor facebook, ne gerek var yani diye dusunuyorlar. ama ben oyle degilim, gecmise fazla bagliyim herhalde. O yuzden dun gece de cok keyifliydi benim icin. Cocukluktan tanidigim insanlarin buyudugunu, is sahibi olduklarini gormek heyecan verici.

Daha 10. yilimiz bu, 40. yilda falan nasil hissedicez acaba merak ediyorum acikcasi..
Benden bir tavsiye, boyle aktivitelere katilin, insanin gecmisi ile baglarini koparmamasi onu bir sekilde zenginlestiriyor..

Çarşamba, Haziran 2

Kısa film

Universite 4'den beri elime kamera almamıştım ve en son kısa filmimi de acılar içersinde o zaman çekmiştim.. Şimdi ise yeniden elimde kamera, ofiste odadan odaya koşuşturuyorum.. Büyük bir gizlilik içersinde!

Temsilcimiz 1 ay sonra gidiyor, ve biz de ona ozel bir sey hazırlamak istedik. Sonunda bir şarkı adapte edildi ve o şarkı çalarken ve söylenirken ekrana gelecek sözlerle ilişkili bir storyboard çizdik. Havada konfetiler ucustu, insanlar E.U yıldızları ile dans ettiler, etrafta balıklar dolanıyor falan sacma sapan bir film bu :) Ben de hem yönetmen hem de producerım..

Filmi cuma günü bir stüdyoya gidip edit edeceğim. Cuma gecesi temsilcimize veda partisinde izleyeceğiz.. O kadar heyecanlaıyım ki - film sektörüne mi geçiş yapsam acaba?