Cuma, Şubat 26

Bizim ofisin onu

Su anda bizim ofisin onunde protestocular var.. Bizi degil, ama Dogu Turkmenistan'daki insan hakları ihlallerini protesto etmek icin toplanmıslar. Ben de hemen anı yakaladım...

Çarşamba, Şubat 24

83 yasinda olmak!

Resimdekiler babanem ve dedem,biri 83, digeri de 87 yasinda. Dun babanemin 83. yas gunuydu. Babanem 83 degil 80 oldugunu iddia ediyor. Hic onemli de degil aslinda 80 veya 83, ben de 83 yasimda onun gibi gorunmek istiyorum... Babanem mumunu uflerken bir 80 yil daha dedik. Gulduk.. Bizimle olduklari anlarin degerini bilmek lazim - bazen beni yorsalarda bilmeye calisiyorum...

Kamondoların İhtişamı

Gazetede gordum ilk bu ilginç sergi haberini, sonra biraz internette arastırma yaptım. Paris Yahudi Muzesi'nde sergilenen bu sergi Turkiye'ye de gelmeli, Istanbul'a bu kadar katkıda bulunmus bir aile olan Kamondolar'ı, ozellikle de Istanbul'un Avrupa kultur baskenti oldugu bu yıl herkes öğrenmeli...

Kamondo Ailesi'nin Istanbul icin yaptıkları:
Kamondo Ailesi, Istanbul’a damgasını vuran, bugün çoğu harap halde olsa da hâlâ varlıklarını koruyan sayısız yapı inşa ettirmişti. Kasımpaşa’daki Kuzey Deniz Saha Komutanlığı, Galata Résidence, Serdar-ı Ekrem Sokak’taki Kamondo Hanı, Meşrutiyet Caddesi’ndeki Büyükada Han, Karaköy’de Saatçi Han, Latif Han, Lacivert Han, Yakut Han, Kuyumcular Han, Lüleci Han, Gül Han bunlar arasında sayılabilir. Doğu’nun Rothschild’leri diye anılan ailenin, Karaköy Bankalar Caddesi’ndeki bugün müzeye dönüştürülmüş olan eski Osmanlı Bankası binasının tam karşısında caddeyi üstteki Banka sokağına bağlayan sekiz şeklinde, iki yönlü, ‘art nouveau’ stilindeki ilginç basamakları yaptıran Abraham-Salomon’un naaşı, vasiyeti üzerine 1873’de yaşamını yitirince, Paris’ten, kalben bağlı olduğu Istanbul’a götürülüp Hasköy’de daha önce kendisinin yaptırdığı anıt mezara devlet töreniyle defnedildi. Kamondo’nun Istanbul’da çok sevilen ve sayılan bir kişi olması nedeniyle cenaze töreni günü tüm şehir yas tutarken borsa ve finans kuruluşları tatil edilidi, Galata ve Haliç esnafı dükkanlarını kapattı, kiliselerde dahi çanlar çalındı.

Sergide sergilenen eserler:
Kamondo ailesinin bağışlarıyla oluşturulan kurumlarca gerçekleştirilen sergi, Nissim de Kamondo müzesinin aile arşivi, Orsay müzesinin tabloları (Boudin, Degas, Delacroix, Jongkind, Manet, Monet, Renoir, Sisley), Guimet müzesinin Çin heykelleri-Japon baskıları, Louvre müzesinin mobilya ve desenleriyle halka açıldı. Serginin komiserliğini Anne Hélène Hoog, asistanlığını Virginie Michel üstlendi.

Radikal Gazetesi'nde sergi hakkında cıkan haber:
"Bu sergi İstanbul’a gelmeli

Paris Yahudi Müzesi’nin sergi salonunda gördüğüm ‘Kamondolar’ın İhtişamı’, kimilerinin sadece Karaköy’deki merdivenlerden kimilerinin ise içi boşalmış eski azınlıklar romantizminden adını bildiği bu ilginç aileyi anlatıyor. Osmanlı coğrafyasında bankerlik ve ticaret yaparak zenginleşen, daha sonra ticari faaliyetlerini Paris’e kadar genişletip bu kente yerleşen Kamondolar... Paristeki sergi, büyük bir malikâne, asalet unvanı, sosyetede önemli bir mevki ve muhteşem bir sanat koleksiyonu sahibi olan ancak İkinci Dünya Savaşı’nda toplama kamplarında yok olan aileyi ve Fransız sanatına katkılarını anlatıyor. Degas, Monet gibi Fransız empresyonistleriyle dostluklar kuran Kamondolar, müzelere yaptıkları bağışlarla bugün çok önemli olan pek çok sanatçının büyük koleksiyonlara ilk kez girmesini sağlamışlar.

Sergi, mezarı İstanbul’da olan Abraham Kamondo’dan (o yıkık dökük anıt mezarı İstanbul 2010 Ajansı restore edecek diye bekliyoruz...) başlayarak aileyi tanıtıyor. Banka defterleri, mobilyalar, fotoğraflar, günlükler, malikânenin resimleri, gündelik başka eşyalarla birlikte bugün D’Orsay müzesinin koleksiyonunda olan Degas, Delacroix, Manet, Monet, Renoir, Sisley gibi sanatçıların resimlerinden birer ikişer örnek sergide yer alıyor.

Yahudi Müzesi’nin dar sergi alanında biraz tıkışık halde gezilebilen ve daha çok yaşlı Amerikalı turist kalabalıklarını kendine çeken sergi, İstanbul’da nasıl da görkemli bir hale kavuşurdu diye düşünüyor insan. Hakikaten, mutlaka bir müzenin İstanbul’a getirmesi gereken bir sergi bu. Kamondoların bu kentteki varlığıyla daha da zenginleştirip Türkiyeli izleyiciye ulaştıracak birilerinin çıkması dileğiyle."

Kaynak: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=981813&Date=24.02.2010&CategoryID=113

Sergi katologunu incelemek isterseniz...

Salı, Şubat 23

Spora geri dönüş!

5,5 aydan sonraki ilk spor deneyimimi dun gece yasadım. Before After diye bir yerde pilates dersine gittim. Derste 3 kisiydik. Hocayı cok begendim. Benimle uzun uzun ilgilendi, hatalarımı gosterdi, hareketleri daha kolay yapabilmem icin yardımcı oldu. O kadar hosuma gitti, o kadar mutlu oldum ki eve geldigimde endorfin havuzunda yüzüyordum!

Su anda hafif kas agrıları cekiyorum. Ozellikle de boyun, omuz, ust sırt bolgesinde.. Oraları ozellikle cok gevsetti, calıstırdı hocamız. Benim de oraları güclendirmeye cok ihtiyacım var zaten. Pazartesi ve Persembe aksamları ve cumartesi oglen olmak uzere haftada 3 gunumu kurtarmıs durumdayım. Kalan gunlerde de evdeki kondisyon bisikletinden faydalanırsam ve ailecek aksam yuruyusleri planımı da hayata gecirirsek eskisinden de fit ve cok mutlu bir insan olacagım. Sadece kilo vermek icin degil, genel saglık, fiziksel saglık ve ruh saglıgı icin de spor sart. Spor yapan kisiler daha huzulu oluyor, daha kolay uyuyor ve kolay uyanıyor, ve kansere yakalanma riskleri de azalıyor.. Tabi daha guclu, esnek, ve guzel bir vucuda sahip olma da cabası.

Herkese tavsiye ediyorum. Bahaneler uydurmak, tembellik yapmak cok kolay arkadaslar. Sadece bugunu degil bundan 40 yıl sonraki halinizi de dusunup ileriye yatırım yapın. Vucudunuza iyi bakın!

Pazartesi, Şubat 22

ofisteki minik dostlarım

Yogun bir pazartesi.. Aslında o kadar yogun bir sekilde baslamadı ama is hep oyle degil mi - bir yerden bir seyler cıkıveriyor ve asıl yapacagınız azıcık sey arka plana atılıveriyor..

Bugun heyecanlıyım sabahtan beri. Bir an once 6:45 olsun da su pilates dersi baslasın istiyorum.. Spor yapmayalı gercekten cok olmus, biraz once farkettim ki havlu almayı unutmusum yanıma. Neyse artık, ilk gun, idare ederler beni.

Resimdekiler masamdaki oyuncaklar. Masama nese ve karakter kattıkları kesin. Tabi hepsi boyle tuzluk gibi yanyana durmuyor normalde, poz vermek icin bulustular..

Pazar, Şubat 21

yeni bir proje...

Bu dali is icin Ankara Palas'a gittigimizde bahcede buldum. Hemen aldim tabi. Bu hali bile cok guzel... ama benim bu da icin planlarim var! Once krem rengine boyayip sonra altin yaldizla eskitilmis havasi vermeyi planliyorum. sonra da mercan rengi boncuklar asmayi planliyorum uzerine. Ama once biraz malzeme alisverisine cikmam lazim. Hafta icinde yapilacak guzel bir proje.

Cumartesi, Şubat 20

tenes bozcaada balikcisi



balikcida mezeler ve ara sicaklar... Guzel bir cumartesi gecesi.

TENES hakkinda biraz daha bilgi vereyim istedim, dun gece yemek yerken blog yazinca kisa olmak zorunda oldu. Tenes guvenlik caddesinin ust tarafinin sonunda. Guzel bir yer. Sansimiza cok kalabalikti dun gece. Yemekler guzeldi - yedigimiz cogu seyde hafif bir tahin tadi aldim ben ve bayildim. Mesela o meze tabagindaki patlican ezmesinda birazcik tahin de vardi yogurdun yaninda, cok degisik bir tat katmisti. Fiyatlar da gayet uygundu. Hafta ici bir aksam, rezervasyon yaptirip, gitmenizi oneririm...

Cuma, Şubat 19

cuma aksami

Eski Pisti (artik Minna's) da Lubnan Tabagi, yaninda 1 kadeh Kalecik Karasi..

Filistin Tribeca'da choclate bomb, yaninda da sutlu turk kahvesi - hem de cam bardakta. Hem de tam anneanne usulu..

Midemde senlik var, bir yandan da acilen spor lazim! Pazartesi acilen basliyorum, hem de 5 aydan sonra ilk defa :)

Ufak çaplı bir sosyal araştırma projesi

Bugun ofise un kurabiyesi ısmarladık. Sonra ben kurabiye kutusuyla tek tek herkesin odasına girdim ve herkes cok mutlu olup en az bir tane kurabiye aldı ve un kurabiyesini cok sevdiklerini/bayıldıklarını söylediler. Sonra otururken düşündüm de, eğer farklı bir zamanda anket yapsaydık kaç kişinin en sevdiği kurabiye un kurabiyesi çıkardı...

Böylece insanların sadece sürpriz bir şekilde ortaya çıktığı için mi, yoksa gerçekten de çok sevdikleri için mi kurabiye aldıklarını anlamış olurdum.. Bunu niye düşündüm, bir kişi bile istemem teşekkürler demedi.. Kendimi düşünüyorum, ben çok küçükken çok severdim un kurabiyesini, ama sonra 10 yıl falan hiç yemedim.

Bugun cuma. Saat nerdeyse 3. 6 gibi cıkarım isten.. Aksam için planlarım var, yarın gunduz ve aksam icin planlarım var, pazar gunu de oyle.. Keyfim yerinde yani - tek derdim un kurabiyesi :)

Bu da asagıdaki resmin komsusu bu arada. Kendisi anneannemin hediyesi. Hindistan'dan aldıgı bir batik.

Perşembe, Şubat 18

ofis


Bu resim - aslında kendisi bir resim degil ama yine de cercevede olmayı hak ediyor - bir mendil. Iki cam arasında cercevelettim, ofise astım. Her gun beni gulumsetmeyi basarıyor kendisi...

Çarşamba, Şubat 17

telefonda bekleyen resimler..

sonunda vakit buldum telefonumdaki resimleri aktarmaya.. Bugun biraz kiriklik var uzerimde, bugun isten erken ciktim, eve geldim, dinleniyorum. Kendime bir dugun corbasi yaptim (tabiki hazir, onun keyfini cikaracagim simdi.
caglali cacik tarifi. O yaslilarin evlerinde bulunan takvimde buldum bu tarifi, sabirsizlikla cagla sezonun gelmesini bekliyorum!

Sevgilimle Kerem Gorsev Trio konserinden bir sahne. Ben klasik cazi daha cok seviyorum, eski kafaliyim caz konusunda - bunu anladim.. Bir de batariyi cok sevmedigimi, ama bu konuya girmiyorum burda..

dun is yerinden sipsak bir sahne. erkeksi ayakkabilar ile leoparli corabin karsi konulamaz cazibesi koyuyurum bu fotografin adini..

Hasta olmak istemiyorum. hasta olmak istemiyorum. hasta olmak istemiyorum!

Salı, Şubat 16

Yeni bir kelime: aetiology

aetiology: the science of causation. the science of the causes of natural phenomena.
the branch of medical science that studies the causes of diseases and the factors underlying their spread.
— etiologic, aetiologic, etiological, aetiological, adj.
(source: http://www.thefreedictionary.com/aetiology)

benim okudugum yerde: aeitological approach olarak geciyordu ve bir konunun nedenlerini arastırmak anlamında kullanılıyordu. not edelim burda bulunsun...

Pazartesi, Şubat 15

great expectations


ozlem simdi yanimda, yazik cok acikli diyor bu baslik icin..
Ama bu yazi icin bana malzeme veren de kendisi. Oglen yemeginden sonra cay ve kahvelerin yaninda bu kurabiyeler geldi. Kilo verme kosunda kararli ozleme 1 tane hakkin var dedik. Hakkini yedikten sonra baska bir kurabiyeye bakip onun icinde ne var diye sordu. Cevap hindistan cevizi olunca buyuk bir hayal kirikligiyla itiraf etti; ben icinde kestane vardir diye hayal etmistim...

Acı gerçekler

HANEHALKI İŞGÜCÜ ARAŞTIRMASI 2009 KASIM DÖNEMİ SONUÇLARI (Ekim, Kasım, Aralık 2009) Açıklandı!

İşsizlik oranı % 13,1 iken, tarım dışı işsizlik oranı % 16,2’dir.

İşgücü dışında olanların % 47,6'sı daha önce bir işte çalışmıştır.
Yani su anda işsiz olanların % 47,6'sı önceden çalışırken işini kaybeden insanlar. Bir yanda sevgili hükümetimizin dedikleri, bir yanda gerçekler…

Zu ve Ahmet'in düğünü

Cumartesi gunu kuzenim evlendi benim - annem ve babam ordaydı ancak ben gidemedim ise yeni basladıgım icin.. REsimleri gordum simdi, o kadar guzelmis ki herkes, oyle guzel bir dugunmus ki.. ahh keske orda olabilseydim dedim!

Yeni evli ciftimize birlikte guzel, mutlu, huzurlu bir omur diliyorum...

Perşembe, Şubat 11

nazar boncugu

Bugun bu minik zıplama canavarı ve annesi ile yemek yedik! Son gördüğümden bu yana o kadar büyümüş ki, inanamadım..
Bana cok guzel bir doğum günü hediyesi almıslar anne kız.. Hala doğum günümün kutlanması bana da komik geliyor, bir yandan da cok hosuma gidiyor - hele de hediyeler bu kadar güzel olunca...

Çarşamba, Şubat 10

bodrumdaki canavar

O kadar cok haber varki gazetelerde tepki verecek, bir sey yazacak zaman kalmıyor. Tam 4 yasında dayısı tarafından oldurulen kızı yazacakken, Medine'nin icler acıtan hikayesi ortaya cıkıyor. Hadi bu konuda yazayım derken baska bir sey.. Surekli bu konuları da yazmak istemiyorum, burası dunyanın en iç karartan yerine doner yoksa - ama bazen dayanamıyorum...

Iki gundur haberlerde bir manyaktan bahsediliyor. Adı selma s. Kedileri oldurup kanlarını iciyormus (sanırım).. Manyaklık otesi aslında, o kelime yetersiz kalıyor. Bir kedi ile yasayan biri olarak boyle bir seyi aklım almıyor. Ama daha da sinir bozucu olan bu ruh hastası sapığın hiçbir ceza almadan serbest bırakılması ve sonra da oglum kedi kesmek moda demesi..

Bazen ilahi adalet kavramı (en azından bazılarımıza) yetmiyor.. Benim gibi insanlar su anda, bu dunyada, icinde yasadıgımız adalet sisteminden bir seyler bekliyor.. Gerçi sanki cocuk tecavuzculerini, katillerini serbest bırakan bu aciz adalet sistemi bir kedi katilini ciddiye alır ve herhangi bir ceza verir - ben de neler umuyorum.. Adalet sisteminin su aralar tek ilgilendiği şey ergenekon denilen başı sonu olmayan saçmalık!

Salı, Şubat 9

telefondan ilk post

resimdekiler sirasiyla turk kahvesi, sari firtina ve mor menekse.. Isim analari azra hanim!
su modern teknolojinin nimetlerinden yararlanayim dedim sonunda. Telefondan bu is olabiliyor muymus bakalim..

Pazar, Şubat 7

iste oyle bir pazar

Bu haftasonu guzel gecti. Cuma ve cumartesi disardaydim, pazar aksami da ecelerde tabu ve trivial pursuit oynayarak gecti.. Cumartesi aksami cok guzel bir evde cok tatli insanlarla cok guzel bir aksam yemegi yedik. Ev sahibemiz o kadar detaylara onem veren biriydi ki, ben kendimi oyle sanmama ragmen beni bile sasirtti.. Ayrica birkac guzel yemek tarifi ogrendim, o acidan da cok verimli bir aksam oldu :)

Evin bir de tintin adli cok komik bir kopegi vardi surekli yemek dilenen, o acidan melosh hanim'a cok benzettim kendisini. Bu arada bizim melosh bugun veterinere gitti ve karma ve kuduz asilarini oldu. O sirada da hassas tartida tarttilar kendilerini. melosh brukseldeyken 3.7 kilo falandi - kendisi 4,5 kilo olmus.. ucaga yanimda binebilmesi icin cantayla birlikte 6 kiloyu gecmemesi lazim. veterinere ne yapayim ac mi biraksam diye sordum o panikle.. Neyse' simdilik islak mamayi kesiyorum (nasil olacaksa; cunku kendisi tam bir islak mama canavari), geceleri light sutte bir sakinca yok. ve de normal mamasina devam edecek. eger 5 kilo olursa da kilo verdiren mamaya baslayacak. Ve adim gibi eminim bundan hic hoslanmayacak!

Pazar gunu ecelerin evinde vakit gecirmek de evde olmayi hic sevmeyen bana bile iyi geldi. Ozlemisiz birbirimizi.. E bir de hem tabu da hem trivial pursuit'te kazanan takimda olunca da iyice bir keyiflendim :pAm cok cekismeliydi - bunu da kabul etmem gerek.. Gerci tavuk karasi yerine tavuk palasi derse insan her seyi hak ediyor...

Perşembe, Şubat 4

tatli cuma

Posted by Picasa
bu cuma gunu icin pek bir umutluyum.. yogun bir haftanin sonunda gelen tatli cuma.. simdilik planlar planlar, bakalim yarin nasil bir gun olacak!

calısmanın yorgunluga dogrudan etkisi

Ben ise girmeden once bir arkadasım bana diyordu, simdi heyecanlısın ama yakında anlayacaksın butun gun masa basında is yapmanın ne kadar yorucu oldugunu.. Sanırım persembe ogleden sonraları cok iyi anlıyorum ne demek istedigini.. Aynı anda canım yatmak, uyumak, televizyon izlemek ve dus yapmak istiyor.. Bunları aynı anda yapamayacagım icin de eve gidince genelde yıgılıp kalıyorum.. Babamın yeni yorgun halim konusundaki yorumu cok komik - dolce vita bitti! Calısmaya basladın ve pilin bitti diye dalga geciyor surekli benimle. Biraz haksız, cunku bu aralar pek aktif degil atrafımdaki kimse, ama bir yandan da aksam disarı cıkma teklifleri geldiginde ihtimal olarak aklımdan bile gecmiyor..

Bir duzen oturtmam gerekiyor sanırım. Saat 5 olmus. En azından bir yarım saatim daha var ofiste. Ah bu persembe aksamları beni bitiriyor!

Çarşamba, Şubat 3

Ankara'da kar var! (ama cok az)

Olsun. Azıcık da olsa hala umudum var su uzun suredir bekledigim uzun kar tatili icin. Gerci bu seferki sorun kardan cok yerdeki buzlanma olmus, ise gelirken toplam 20 adım falan atıyorum - evden taksiye binerken 10, is yerimin oldugu binaya girerken 10. Bu 20 adımda 3 kere epey ciddi ucma tehlikeleri atlattım. ilki bizim apartmanın paspası dondugu ici. Ikincisi o ucma tehlikesinin panigiyle yere hızla basıp buzda kayınca. Ucuncusu de butun bunları unutup is yerimin onunde taksiden inip binaya girmek icin acele edince...

Bugun 3 Subat. Dun dedemi kaybedisimizin 2. yıl donumuydu.. Dun arkadasımızın abisinin bebegi dogdu. Is cıkısı gidip onu gorduk. Garip dunya. Hayatın akısını oldugu gibi kabullenmek bir dinginlik veriyor insana. Gecmisi, olanları kafasında evirip cevirmekten, gecmise baglı yasamaktan yoruluyor yoksa. Dedemi hep guzel anılarıyla anıyoruz biz mesela, neredeyse her gun.. Kullandıgı bir deyis, bir durum ortaya cıktıgında dedem olsa cok sinirlenirdi diyebilmek.. Artık yanımızda olmayan insanları guzel anılarla anmak, onları bu sekilde yasatmak, unutmamak..

Bu cok az karlı carsamba sabahında, bir tarafta kar tatili umutlarım, bir tarafta gecmisin canlı anıları.. Bakalım, bugun de bitecek iste.

Pazartesi, Şubat 1

Fincan içi kadar Ankara

Ankara cok kucuk deriz hep. Bugun de cok komik bir sey oldu. Sevgili arkadaslarım Aslı ve Özlem ile ögle yemegine gittik. Arka masamızda bir ses duydum, cok guzel olmus, gercekten cok yakısmıs diye. O kadar emindim ki Ayse oldugundan. Arkamı dondum, bir baktım ki o - evet cok guzel olmus, dedim. Kahkul kestirdigini yazmıstı bloguna. O da, ben de kıyafetini gordum blogundan, dedi. Baya bir gulduk karsılıklı. Blog arkadaslıgı iste budur!