Cumartesi, Şubat 24

sunum yapmak veya yap(ama)mak

Aksam aksam aklima geldi, yazayim dedim..

Bugun benim asistanligini yaptigim derste cok ilginc bir olay oldu. Oyle ki artik sunum yapmaktan korkmuyorum, cunku en kotu ne olabilecegini gordum ve o kadar kotu olmasi da imkansiz gibi.. Yani en azindan simdiye kadar basima boyle bir sey gelmedi, bundan sonra da gelmez herhalde. (buyuk konusmamak lazim ya, neyse..)

Ogrencilerden biri final projelerinin sunumunu yaparken gulmeye basladi. Arada durdu, ozur diledi, guldu, ozur diledi, durdu.. Sonra da ipin ucu koptu: kiz kahkahalarla guluyor, hoca ve ben birbirimize bakiyoruz, ogrenciler ne oldugunu anlamaya calisiyorlar falan derken kizin grubundan biri devraldi.. Anlatmaya basladi, ama bizim kiz hala guluyor. Neyse, kizcagiz sonunda sakinlesti, sustu. Ve de butun sunum boyunca uzgun bir suratla yere bakti..

Ders bitiminde kiz gelip ozur diledi, cok gergindim dedi. Hoca da kiz gittikten sonra bana donup; "That was weird, huh?.." dedi..
Hakkaten de beterin beteri varmis, Allah kimseye boyle sunum gostermesin diyoruz!

Cuma, Şubat 23

*Gazap uzumleri

gunler o kadar yogun geciyor ki.. Ben bile ne zaman cuma oldu anlayamadim.. Gozumu acip kapayinca da Pazartesi olacak. Yapacak bir sey yok. yogun bir haftasonu ve yogun bir hafta beni bekliyor..

Hadi bakalim!

*Basligin yazinin icerigiyle hic bir alakasi yoktur. Baslik bulamadim, aklima ilk gelen seyi yazdim

Perşembe, Şubat 15

Bugunun isini yarina birakma



Isten cikmadan yarinin blog yazisini da yazayim dedim. Bu soz bugun geldi emailime, cok hosuma gitti. Yazip basucuma asmak istiyorum..

"Good friends, good books, and a sleepy conscience: this is the ideal life." - Mark Twain

sevgililer gunu



Sevgililer gunu hediyesi olarak, bir araba yag degisimi bir de ic dis yikama.. Daha kral hediye olabilir mi?..

Biri boyle bir kampanyadan soz etmisti de, ben de gulup gecmistim. Hakkaten de dogruymus. Iste sevgililer gunu boyle bir gun.. Kirmizi cicek bahane, para harcamak sahane!

Biz kandirilmadik en azindan :) Beraber olmak yeterdi

Perşembe, Şubat 8

Pazartesi, Şubat 5

bunlar da kimdir da..


Benim is yerimde yillik yapilan bir olay var. Benim patronum cuma gunu iste olmadigindan butun is bana kaldi: medya ile ugrasma, universitenin maskotlarini getirip gezdirme, bolumun maskotuna yardim etme falan gibi isler..

Bu bizim univeristenin maskotlari bay ve bayan timsah: albert ve alberta. 5 tane kiz ve 5 tane erkek, normalde universitede lisans ogrencisiler ama arada bu isi de yapiyorlar. Maclara farkli aktivitelere falan katiliyorlar.



Cok cocuk vardi etrafta, bunlarin geldigini gorduklerinde cildirdilar.. Saldirdilar, uzerlerine tirmanmaya calistilar, dans yarismalari yaptilar derken 1 saatin sonunda bizim maskotlarin tum enerjisi bitti ve hadi gotur bizi yukari diye ikisi de ellerimi tuttu - cocuklar benden nefret etti.. Hakkaten de kostumlerini cikardiktan sonra ikisi de ter icindeydi ve yorgunluktan bayilacak gibilerdi..

Maskotluk zor ismis - bunu ogrendim!

Pazar, Şubat 4

Miskinlikle gecen haftasonu

Bu haftasonundan sonra kara aldim: haftasonlari mutlaka gunun bir gunu de olsa spora gidicem. Ben butun haftasonunu yatakta gecirerek haftaya daha yorgun basliyorum..
Yani tamam odevleri hallettim, okumalarimin cogunu da bitirdim, ama yine butun haftasonu evde tembel bir halde gecti.

Gerci cumartesi bir ara burdaki turk ogrenci birligi'nin piknigine gittik ve orda sevgili arkadasim ece ile deniz bisikletinde gol kenarindaki evleri inceledik... Onda da 15 dakkada yorulup geri donduk zaten. Hele bir karadan gole dogru acilmamiz vardi ki - yani donmemiz mucize :) Ama bir sekilde hallettik.

Bir de cok fena bir huy edindim. Ondan da burda bahsetmem lazim, huy degil de psikolojik bozukluk demek daha dogru.. Obsesif bir bicimde you tube'dan turk dizilerini izliyorum. durumum patolojik!




Bir gece sabah 7'ye kadar Binbir Gece dizisinin su ana kadar cekilmis butun bolumlerini izledim. Sabah tabi olu gibiydim, ama mutluydum - sorun orda. Hani birakayim da kalanini yarina izliyim, hem yarina izleyecek bir sey olur gibi bir anlayis yok bende. Onumde varsa hepsi izlenecek.. Avrupa Yakasi konusunda da ayni sekildeydim.




Neyse gerci, su anda bu iki dizinin de butun her seyini biliyorum, artik bir tek sali ve carsamba geceleri heyecanla bekliyorum, yeni bolumler eklensin de izliyim diye. O da sadece 1 saat falan suruyor, o yuzden birkac gece epey uykusuz kaldim belki, ama surumden kazandim. Artik sadece haftada 2-3 saat kayipla her seyi takip edebiliyorum :) Bu da bendeki mantik..

Binbir Gece dizisi sacma belki, ama bir yandan da cok merak ediyorum.. Zaten merak kediyi oldurur derler, oldurmuyor ama feci uykusuz birakiyor soyliyim..




Bir de Roma var. ama sevgili arkadasim imparatorice de bendeki ayni hastaliga sahip oldugundan onu gayet iyi bir sekilde hallediyoruz. Sevgili arkadasim Roma'nin butun bolumlerini televizyondan kaydediyor (bunu yapmasini saglayan bir alete sahip -benden de deli galiba :) birlikte oturup hadi bir tane daha, aaa ama sonrasinda ne oluyor, uykun gelmedi di mi falan diye 3 bolumu bir oturusta hallediyoruz evellallah!

Canim arkadasim benim, insanin derdinden anlayan birileri olmasi acayip ic rahatlatiyor soyliyim. Tavsiye ederim..

Cuma, Şubat 2

sobe-leme

Sevgili yok ki beni sobelemis. Ben de dusundum durdum ne yazsam ne yazsam diye, ilginc bir seyler geldi aklima - basliyorum:

1. Ben cok korkagimdir.

Hic de utanmam, hemen soylerim. O yuzden ki korku filmi falan izleyemem hic. En son 6. His filmine gitmistim, bana da iyi bir ders olmustu. Ama cok da merakliyimdir, butun cikan korku filmlerinin hikayelerini gidenlerden sorar ogrenirim - bilmesem olmaz. Bilince en azindan merak giderilir.

Korku filmlerinde beni asil korkutan filmde olanlar degil, boyle seyleri dusunebilen insanlar olmasidir... Bu filmin kendinden cogu zaman daha korkunc gelir bana.

2. Garip guclerim vardir.

Hayatta 2 kere hayalet gordum, hem de tanidigim ve hayatta olmayan insanlarin hayaletleri.. Biri dedemin annesi, bir aksam yemek sofrasindayken biz bir sandalyenin arkasina dayanmis bizi izlerken gordum Fethiye buyuk babaneyi. Ben ondan cok korkardim hayattayken, gercekten cok yasliydi, bizi gorunce dualar okumaya baslardi. Ama oyle bizi izlerken gorunce bir garip hissettim. Allah rahmet eylesin. ikincisi de bir arkadasim. Onu da cok aci bir sekilde kaybettik o kadar cok uzuldum ki sonunda gelip beni bir yoklamasi gerekti. Artik hep guzel anilar var aklimda, sevgiyle aniyorum..

3. Garip guclerim var - 2.

Ben ortaokul ve lise yillari boyunca hep Viyana'ya gitmek istedim. acayip ceken bir seyler vardi. Her tatil, her bayram annemle bir tur ayarlardik, her seferinde de (ve hic sektirmeden) sevgili dedem hasta olur hastaneye yatardi- gidemezdik. Abartmiyorum, 6 kere oldu bu.

Sonunda dedemin kiz kardesine isyan ettim bir gun, ya biz hic gidemiyoruz, sanki dedem ozellikle bizim gidecegimiz zaman hastalaniyor diye. Dedemin kiz kardesi de bana dondu, ay ben de hic gormedim Viyana'yi ama cok istiyorum. Biliyorsun di mi, bizim dedemiz Viyana sefiriydi, omurleri orda gecti diyiverdi. Bir sey beni cekiyordu ama ne oldugnu bir turlu anlayamamistim.. Hala gidemedim :) Kismet.

4. Diplomatik kariyerim.
Aile tarihimizdeki tek diplomat dedemin dedesi degil. Benim de kisa bir diplomatik kariyerim oldu lise 2 ve 3 yillarinda. MUN denen bir sey var, Model United Nations, cocuklar diplomatcilik oynuyorlar, dunya sorunlarina cozum ariyorlar aynen Birlesmis Milletler diliyle kararlar cikariyorlar.

Kisaca buyumus de kuculmus gibi bir sey, ama keyifliydi. Epey bir ulke temsil ettik farkli konferanslarda. Ben Kuveyt'i, Almanya'yi, Azerbeycan'i temsil ettim. Son yilimda da Yunanistan buyukelciligi yaptim. Lahey'deki Birlesmis Milletler binasinin General Council'inda "Prince of Orange" diye adlandirilan, Hollanda Prensi'nin onunde konusma bile yaptim. Simdi yap deseler yapamam, o ayri..

ve 5. Diplomatik ol: Buyuk konusma!
simdi ben TEDliyim. Bu MUN konferanslarina Turkiye'deki bir cok ozel okul katilir: Robert, Uskudar Amerikan, Koc Lisesi falan. Eee butun okullarin arasinda da boyle anlamsiz bir yaris, kiyasiya bir cekisme olurdu. Ben oyle iddiali biri olmadim hic, ama orda beni bile gicik etmislerdi.. Hele de Robertliler.

Demistim ki kendi kendime, "ya ben hayatta bir Robertli ile birlikte olmam! Ne hasta ruhlu insanlarmis" Buyuk konusma lafi burda devreye giriyor, simdi bir Robertli ile evlenme planlari yapiyorum:)

Iste benden bu kadar.. Sevgili imparatorice ile benim Robertli cevap verir mi ki acaba?.. Hadi bakalim, bu da gizli sobe..