Cuma, Şubat 29

29 subat - dogum gunu

Benim bir arkadasim var ve bugun onun dogumgunu.. Ilk dugdugumda cok sasirmistim, ne yani sadece 4 yilda bir dogumgunu mu yapiyorsunuz, diye.. O da hayir, subat'in 29 cekmedigi yillarda 28inde kutluyoruz demisti.

Ne garip.

bir cuma, bir mazeret...

Yine bir ogrencimden gelen not :) Gerci anlayamadim sorunun ne oldugunu - ama kisaca derse gelemiyorum diyor ogrencimiz, kibarca..
Butun tibbi sorunlar niye cumayi bulur?.. Iyi cumalar!

I just wanted to let you know that I might be late to class tomorrow. My strep has caused a problem in my esophagus where I cannot eat or drink without incurring a sharp, stabbing pain in my chest. I went to the ER on Wed and have a follow-up apt tomorrow morning. I should be out in time, but you know how emergency rooms go. Thank you for being understanding and I hope to see you on time tomorrow, if not I can meet with you after class to find out what I missed. I realize that I have missed three classes and I appologize for any trouble that I have caused.

Perşembe, Şubat 28

ruyam

Tam olarak hatirlayamiyorum ama, bugun iste otururken durup dururken birden aklima geldi dun gece gordugum ruya..

Bodrum Manastir Otel'e gidiyorum, cunku Zeyno ve Ali ordalar ve ben onlari gormek istiyorum.. ama gittigimde yeni evlenmisler ve balayindalar. Bir yandan da bodrum'da ev yaptiriyorlar.. Tek hatirladigim, butun gece insaat, ev planlari ve mezeler gordugum. Hayirlisi diyelim, hayirlisi olsun...

gune Nilufer ile baslamak..



Bu sabah uyandigimdan beri eski Nilufer sarkilari dinliyorum, niye bilmiyorum, ama eglenceli geliyor.. Dun hava cok soguktu buralarda, saf ben klimayi (isitmayi) kapamisim, gece dondum dondum.. Sabah uyaninca actim, ama ev hala o kadar soguk ki yataktan cikmak cok zor - hatta imkansiz - geliyor..

Ama kalkmam lazim, cunku bugun once ise, ordan da disciye gidicem. Agiz kaliplarimin 6. haftasi doluyor bugun, ve sanirim dislerimin yeni yerlerine yerlesmesi icin biraz dislerin aralarini torpuleyecekler zimpara kagidiyla! Ay boyle yazinca iskence gibi oldu - ama sanildigindan daha az aci ve rahatsizlik veren bir sey bu - gecen gittigimde de biraz yaptilar.

Bir de yeni agiz kaliplarimi alicam. Tel takmadigim icin boyle plastik sert agiz kaliplari (invisalign) takiyorum, 2 hafta boyunca. 2 hafta dolduktan sonra yenisini takiyorum, yenisi ise hep acitiyor cunku disleri biraz daha oraya itiyor buraya cekiyor. Sonuc bu itme cekme sonucunda, 6 ay sonunda diserin istenilen mukemmel konuma ulasmalari.. Ama bakalim, ben butun gun takmadigim icin kaliplari 6 ay sonunda ne halde olacaklar merak icersindeyim! butun gun takamamamin nedeni ise insanlarin beni konusurken sarhos sanmalari.. Ders verirken ya da calisirken pek iyi olmayabilir sarhos muamelesi gormek.

Bun gece eve gec geldigimiz icin anca uyanabiliyorum, saat epey gec olmus. Dun gece pek eglenceli bir arap-lubnan gecesine gittik. Daha once bir lubnan gecesine gitmistik, ve biz Turklerden kat kat sulu ve eglenceli insanlar olduklarini gorunce pek sevmistim Lubnanlilari.. Dun gece de Memi ve Sirro'yu da ikna edip gittik. Memi'yi ikna etmek basta zor olsa da, gecenin sonlarina dogru yaptigi MC Hammer danslari falan eglendiginin kanitiydi bence!

Gerci bu gece gecen seferki kadar tatmin etmedi beni, cunku bir gobek havasi, bir house, sonra bir latin, sonra yine gobek seklinde gittigi icin ne yapacagimizi anlamakta biraz zorlandik, ama neticede pek bir eglendik! en son benim dogum gunu aksamim ciktigimizi dusunursek, 1 aydan fazla olmus, gec bile kalmisiz. Yaslaniyor muyuz ne!

Ay bir de, gelecek ay duzenlenecek Turk gecesinde insanlarin yeteneklerini gosterebilecekleri, stand up falan yapabilecekleri bir bolum olacakmis.. Bence bu bolume kimse katilmayacak - amma, dusunuyorum da - soyle 5-6 kisi, bir Avrupa yakasi skeci ile insanlarin karsisina ciksak - herkesleri sok etsek, belki rezil olurduk, ama pek bir eglenceli olurdu. Kendimi tanidigim icin yapmayacagimi biliyorum, ama iste yapsak nasil olurdu dusuncesi beni guldurmeye yetiyor :)

Pazartesi, Şubat 25

Anaeeaaam o da ne?...


Havalarin yaz kivamina gelmesiyle (Florida'da yasamanin tek iyi yani Mart demek yaz demek)su bahceme bir el atayim dedim.. Florida olmasina ragmen birkac gece don oldugu icin olmus bazi bitkileri temizledim, gereksiz seyleri yoldum ve bahceyi yeni alacagim cicekleri dikmeye hazir ettim..

Bisikletimi de cikarip koydum disariya - havalar duzeldi, okuldan gelince daha cok binerim artik diye. Kapinin onunu supurdum havar temizligi havasinda..


Ve tam bahcede biraz daha ot gordum onlari yoliyim falan derken bu sey cikti karsima!
Hemen pes ettim ve iceri kactim. Sonra bocegin olu oldugunu farkedince de birkac resmini cekeyim bari deyip geri ciktim.

Ders calismam lazim, benim ugrastigim islere bak :) Insanlarin ogrenciyken aileleriyle yasamasi gerektigine karar kildim: simdi annem olsa, hadi kizim gec iceri ne isin var bortuyle bocekle, ders calis bakiim derdi. bunu diyecek kimse olmadigi icin bir turlu ders calisamiyorum! Cozdum ben cozdum...

Pazar, Şubat 24

yaaa ben niye mucver yapamiyorum ...

Mucver benim en sevdigim yiyeceklerden biri - sicak sicak olsun - 2 gun buzdolabinda bekleyip sogumus olsun - hic farketmez.. Bayila bayila, yaninda yogurtla yerim..

Annemle ankara'da bir kere mucver denemesi yapmistim ve de gayet basarili gitmisti.. bu pazar gunu oglen yapayim dedigimde ise yolunda gitmeyen bir seyler oldu - ve ben simdi (galibe) cig - ya da daha olumlu yaklasacak olursak az pismis- bir mucver (gibi bir sey) yemekteyim...

Mucver konusunda aslinda cok iddiali basladim.. 2 kabak ve bir patatesten yapayim dedim - oyle cok guzel oluyor.. Yesil soganlari ve dereotunu minik minik dogradim, her sey hazir.. Yumurtayi kirdim, tuzunu biberini ekleyip karistirdim - biraz da kabartme tozu - tamam..

Kizarta yagim yoktu - ve de zaten kizartma yemek istemiyorum genelde - firin tepsisine yagli kagit koydum ve mucver toplarini da ozerine dizdim.. Hatta o kadar iddaliydim ki bazilarinin uzerine sari peynir bile koydum - eriyip tat versin diye.. Yani su yaraticiliga bakar misiniz!

Ancak benim firinda mucver planim pek olmadi.. Pismediler, sonra alip tavada yapayim dedim, cok az yag ile, olmadilar, birazini yaktim - falan derken su anda boyle garip, yesil gibi, hafif yanik bir sey yiyorum.. tadi da mucveri andiriyor - ama tabi dokudan dolayi ayni tadi vermiyor..

Uff, nerde hata yaptim ben :(
Bir daha kizartma yagi alip kizartmeyi denicem - firinda mucvere son!

Cuma, Şubat 22

uyuyor mu ne..

Sevgili arkadasim Gogce yollamis bu maili, acip baktim, komigime gitti - uyuyor sanki.. Gerci sonra birkac burcunkini daha okudum, onlar da uydu -insan her seyi kendine uydurabilen cok esnek bir varlik...

CAPRICORN - The Passionate Lover

Love to bust. Nice. Sassy. Intelligent. Sexy. Grouchy at times and annoying to some. Lazy and love to take it easy. But when they find a job or something they like to do they put their all into it. Proud, understanding and sweet.
Irresistible. Loves being in long relationships. Great talker. Always
gets what he or she wants. Cool. Loves to win against other signs especially Gemini's in sports. Likes to cook but would rather go out to eat at good restaurants.
Extremely fun. Loves to joke.

Yagmur yagdi ustume ustume

Bugun oyle pis, oyle yagmurlu bir gundu ki, hic evden cikasim gelmedi - gunun cogunu yatakta makale okuyarak gecirdim.. Bir ara eski patronumla yemek yedim, ve de halletmem gereken birkac isi hallettim, sonra geri hemen yataga girip okumaya devam ettim. Yagmurlu havalarda yataga girip bir seyler okumak havaya tahammul edebilmemin tek yolu - makale okumak da en sevdigim sey degil, ama idare ettim iste, hem is yaptim, hem de keyif..

Ben ilerde nasil bol yagmurlu bir yerde yasayacagim bilemiyorum, herhalde ona da alisicam bir sekilde, ya da bol bol isik acip en azindan icerileri aydinlaticam oyle gri havalarda..

Dedim ya, tam yaz insaniyim, yagmurlu kasvetli havaya hic gelemem.. (Yakinda Avrupanin kuzeylerinde bir yerlere tasinacak biri icin pek de ici acici gorunmuyor bu durum)

Neyseki, Avrupanin kuzeyinde bir yerlere tasinma nenedim geliyor buraya.. 1 ay sonra, yani bir aydan da az var hatta. Bu yagmurlu havada o kadar iyi geldi ki bu haber.. Bu 1 ayi iyi degerlendirmem, bu donem yazmam gereken 3 makaleyi baya bir halletmis olmam lazim. Sonra sevgilimle gececek 10 gun!

Ay nasil bitecek bu kadar is, bazen umutsuzluga kapiliyorum. Yapmak gereken isler cok olunca bir turlu baslayamaz ya insan, o durumlardaydim gecen haftalar, bu hafta durumlar biraz daha iyi..

Butun umudum haftasonu desem cok mu optimist, hatta naif, dusunmus olurum..

Çarşamba, Şubat 20

crazy with a method - crazy for crazy!

gazete bu haber vardi bugun, okudukca gulesim geldi.. Gulesim geldikce kendimi kotu hissettim.. ama ampul savasi - bu gercekten de cok yaratici geldi!

"A UF student was arrested Tuesday for setting two fires in his apartment and fighting with the officers who responded, according to the Gainesville Police Department. James Chambless, 21, was charged with battery on law enforcement officials and arson, GPD spokesman Lt. Keith Kameg said.

An off-duty officer was called to Brandywine Apartments at 10:30 a.m. after the apartment manager noticed water leaking from Chambless' second-story apartment into the apartment underneath, Kameg said.

The officer saw a fire on the balcony and called additional police. When Chambless refused to answer the door, officers forced their way in, Kameg said.

Once inside, they saw an aerosol can in the middle of a fire that was burning on the stove, Kameg said. Police also saw a handgun on the stove.

Chambless began swinging a tennis racket and baseball bat at the officers once they were inside, as well as throwing light bulbs at them, Kameg said. One officer suffered minor cuts, he said.

Chambless then ran to a room in the back of the apartment and fought with officers as they tried to force their way into the room.

During the struggle, Chambless punched one officer in the face multiple times, Kameg said. An officer then Tasered Chambless, and he immediately stopped struggling.

Police found a loaded shotgun in the room, Kameg said. Police aren't sure why Chambless started the fires or fought with officers.

Joseph Venegas, Chambless' neighbor, said Chambless' roommate saw him filling the bathtub up with water and toilet paper around 9 a.m. Tuesday. Chambless told his roommate, "Don't worry; there's a method to my madness," Venegas said.

Chambless was a good neighbor, friendly and talkative, Venegas said. "He's a good guy; he just snapped," he said. Chambless is currently being held at Shands at UF for treatment.

Haberi aldigim yer:
http://www.alligator.org/articles/2008/02/20/news/local/080220_brandywine.txt

Naaparsin?...

Ogrencimin bugun derse gelemeyecegine dair notu.

Kesintisiz koyuyorum...

"Just letting you know, the dog that I've had since I was little died this morning. Its been really hard on my family and I and I will not be coming to class today so I can be with them. Thank you for understanding, I will be back on Friday ready to turn in my paper."

Pazar, Şubat 17

gazetelere dusmusum haberim yok!

Burhan altintop gibi aneaaaaeeem diye bagirmak geldi icimden duyunca. kucuk bir google search ve iste hurriyet ankara, iste ben!

iste burda

Cuma, Şubat 15

sevgililer gunu



Ne zaman cok isim olsa ve ders claismam gerekse blog yazasim geliyor.. Yine o anlardan biri.. Biraz once dersime girdim ve bir baktim ki azicik ogrenci var sinifta.. Neden boyle, niyedir falan derken bir ogrencim, dun sevgililer gunuydu ya, ondandir diyiverdi..

Anladim ki sevgililer gunu sevgilisi yaninda onlanlari ilgilendiren bir konu, gulumseyip gecistirdim..

(Ama bu kadar kotu olmak zorunda mi???)

sinav hazirlamak

Bu pazartesi verdigim dersin ilk sinavi var - hazirladigim ders programi oyle diyor.. Ay icimden sinav falan hazirlamak gelmiyor, oturun bakalim, herkese 100..

Ne yufka yurekli bir insana dondum ben boyle.. Kendime sasiyorum :)

Çarşamba, Şubat 13

bir tursu bir yemek - hayir iki tursu bir yemek

Iste pazarlikci ruhumun cok erkenden devreye girdiginin kaniti!

Ben kucukken, 2,5 yasinda falanken, annem bana yemek yediriken salatalik tursularini ince ince keser hazirlarmis. Pazarlik konusu da suymus: bir kasik yemek yedigimde annem bana bir tursu verirmis.. Tabi ben sadece tursu ile karnimi doyurmak istedigimden isyan edermisim

Hayir, IKI tursu bir yemek..
Halime gulerlermis

ilk okuldayken okuldan eve gelince de bir bardaga iki salatalik tursusu koyardim, sonra da uzerinden acili salgam suyu, gecerdim televizyoun karsisina.. Gel keyfim gel, agzim yana yana cizgifilm izlerdim.

Su agiz hadi ne garip bir sey, daha 2 yasinda ne pis bogaz bir sey oldugumu kanitlamisim ben, hala ayniyim.. Bu yuzdendir ki aman adanali yandim adanali sarkisi caldiginda falan pek bir ustume alinirim. Ruhum adanali!

Çarşamba, Şubat 6

hayat devam ediyor


Su hayat ne garip! Ailemiz bu aciyi da atlatiyor zamanla, en cok uzulen anneannem oluyor tabi, ama o da dedemi guzel hatiralariyla hatirliyor artik.. Zaten ben de 2 gun sonra yanlarinda olucam..

Neye niyet neye kismet denir ya, aynen oyle.. Benim 18 yillik arkadasim Zeyno evleniyor bu cumartesi - hem de 600 kisilik bir dugunle! Ben de heyecanla bu dugune gitmeye hazirlaniyorum simdi.. Giyicegim elbisenin ust tarafinin daraltilmasi lazim, fotograf makinami aman unutmayayim, su makyaj malzemelrini de yanimda gotureyim, ayakkabilarin icine giyecegim tabanligi aman unutmamayim falan derken insanin akli nerden nereye gidiyor...

Boyle bir sevinc, bir uzuntu getiriyor hayat.. Ben dugune gidicem diye seviniyorum, ama bir yandan da aileme biraz olsun destek olabilecegim icin de mutluyum. Ne garip bir tesaduf bu, iki olayin boyle yakin zamanlarda olmasi..

3 gunluk turkiye seyahati cok yorucu olacak benim icin, yolun 2 gun surecegini dusunce hem de, ama olsun - her seye deger.. en yakin arkadaslarimla birlikte olucam, ailemle birlikte olucam. Bunun icin dunyanin obur ucuna gitemeye deger gercekten de, 3 gun icin bile olsa!


Simdi yarin anlatacagim dersin sunumunu hazirlamaya donuyorum, ay cok bunaltici bir ders olacak - ne yapsam da biraz heyecan katsam diye dusuneyim en iyisi ben..

Yoksa karsimda uyuyan 30 kisiye ders anlatmak zorunda kalmak cok fena olur..

Cumartesi, Şubat 2

"Kendimizi gosterelim Meral"



Resimdekiler: Babamin babasi Yekta Bey, babamin annesi Saadet Hanim, Anneannem Meral Hanim, kucaginda bebek ben, annem, Yildiz Dedem.. Anneannem ve dedemin beyaz takim elbislerine ve siyah gomleklerine dikkatinizi cekerim - sene 83.

Dedecim, annemin babasi, dunyanin en tatli, en neseli, en insan seven insaniydi herhalde.. Dedem cok iyi bir doktordu, butun cocuklugum boyunca Istanbul'dan telefonda tedavi ederdi beni...

Cok iyi bir insandi, kac hayat kurtarmistir kim bilir 50 yildan fazla suren doktorluk hayatinda.. Oyle ilginc anilari verdir ki, dinle dinle bitmez.. En sevdigim anilarindan biri onun ne kadar konusmaya merakli oldugunun kanitidir. Dedem benzinciye gittiginde bile konusacak bir sey bulur, pompacilara benzin nasil, kuvvetli mi, diye soruverirdi - herkesi sasirtan icten bir merakla :)

Bir yere girdi mi, neresi olursa olsun, iyi gunler, ben doktor Yildiz Tekin Tuzunatac! diye bagirarak herkesi selamlar, sonra o klasik butun disleri gorulen gulusunu yapardi.. Oyle neseli bir adamdi ki, nesesi etraftakileri bile sasirtirdi..

Hep sorardi bana kucukken, soyle en cok kimi seviyorsun, Yekta dedeni mi beni mi? ikinizi de cok seviyorum gibi politik cevaplar onu kesmezdi, ama yani bak sadece ikimiziz, kimse bilmeyecek, soyle bakiiyim, gercekten hangimizi daha cok seviyorsun?.. O kadar cocuksu, o kadar icten sorardi ki - seni daha cok seviyorum diye cevap verirdim, aferim diye gulerdi...

Dedem benim ilk tavla arkadasimdi, o ogretmisti bana.. Kiz tavlasi, asker tavlasi - ne istersem oynardi.. en son yazlikta cok bunalmistik bir gun, hadi tavla oynayalim dedim. Ama ileri derece alzheimer, ne ile karsilasacagimi bilmiyorum.. Beni 5 sifir yendi, 2si marsla.. Inanamadim, aman sen de hic bilmiyorsun dedi.. Ben saskin kalakaldim, o son oyunumuz oldu..

Bir de hile yapmayi dedemden ogrenmistim.. Yazlikta geceleri uzun uzun kastet oyanrdik, konken gibi bir oyun, ama kart atmiyorsun.. Dedem hirsli ya, hepimizi yenecek.. bitiriverirdi.. Sasardik, sonra cebinden bir kart cikardi.. Ben cocuk siniriyle, AAA Bu ne, dede cebinde kart var ama ! diye isyan edince, gayet sogukkanlilikla, aaaa, o orda mi kalmis ne olmus derdi.. Hicbirimiz yemezdik :)

Ne tatli, ne komik adamdi dedem! Anneanneme bir tanidikla haber gondermis, gormeye gelicem diye. Kalkmis gitmis anneannem, dedemin gelmesini beklememis... Anneannem onu gormeye gidince dedem hastanenin jipinin direksiyonunu anneanneme birakmis, arabayi o kullansin diye, e tabi saranpole yuvarlanmislar.. Dedemle anneanneme bir sey olmamis da, arkada oturan ve herhalde o zamanlar iki insanin evlilik hakkinda konusmasinin garantoru olarak yanlarinda olan dedemin amcasi biraz yara almis sanirim :)

O aksam bir lokantaya gitmisler, lokantanin bir havuzu varmis, havuzun yaninda da bir kedi dolasiyormus. dedem anneannemi erkekligiyle etkilemek istemis.. Hani anadoluda sacama igrenc bir adet varmis ya, erkek kedinin bacaklarini ayirirmis, e tabi benim dedem kediden korkuyor, kediyi suya itivermis.. Tam bir erkeklik gosterisi olmamis, ama iste anneannem gibi kedilere asik bir kadini sogutmaya yetmis :) Anneaennem ogretmenlik yaptigi ankara ye geri donmus.

Dedem koskoca doktor, herkes kizlarini gonderirmis muayene etsin de begenip evlensin diye. E anneannemin reddini kendine yedirememis! Nasil olur, nasil istemez diye.. Kalkmis anneannemin yanina gitmis. Ne yapmis ne etmis, o sihirli gulusunu mu kullanmis nedir artik bilmiyorum, ama ikna etmis anneannemi.. Hayatinin son anina kadar, e nasil istememistin sen beni Meral deyip durdu - bu evlilik hayatina 1-0 baslamayi kendine hic yedirememis bizim doktor Yildiz Bey..

Ama neticeye bakin ki almis anneannemi.. son gunune kadar, cok ileri alzheimer olmasina ragmen aski hic bitmedi, meral en cok soyledigi kelimeydi, her seyi unuttu, cok sevdigi tarhana corbasini bile, ama merali unutmadi.. En son kisin yanina gittigimde sordum, anneannemi seviyormusun diye, anneannem yanimizdaydi, soyle bir bakti anneanneme, cok sveiyorum, dedi.. anneannem elini tuttu.. O halde bile aski bitmedi...

Dedem o kediyi suya ittigi anda aslinda belli olmus evlilikteki butun denge.. arabayi anneannem kullanirmis. Oyle ki dedem kutahyada doktorken anneannem ehliyet almak istemis. E hoca ile araba kullanmasi lazim.. bizim doktor Yildiz Bey biricik zar zor evlilige ikna ettigi karsini direksiyon hocasiyla yalniz birakir mi.. Dedem de gidermis surus derlerine.. Kutahyada o sirada doktora ihtiyaci olan kisiye ne derlerdi bilmiyorum, doktor beyin hanimi araba kullaniyor, o da arkada hanimini izliyor..

Dedem ehliyetini daha kolay yollardan almis, oyle sinava falan girmemis.. anneanneme sinavda stadyumda 3 kez geri geri kullan demisler, kullaninca da ehliyetini vermisler! Ben sindi 3 tur geri geri gidemem, ne bicim bir sinavmis anlamadim.. Dedem ise bana ehliyet lazim demis gondermisler. Bir kez geri geri gitmesi gerekmis kutahyada, bakmis olmuyor, etraftakilere demis, bizimkilerin emektar Vosvosunu kutahyalilar havaya kaldirmis, dedem hala icinde, ters cevirivermisler.. anlayacaginiz Doktor Yildiz Bey cok pratik adammis..

E dedem hep cok kotu araba kullandi, ehliyeti manavdan mi aldin lafini epey yemistir - ki bunu diyenler de pek haksiz sayilmaz.. Bir kere buyuk kuzenim dedemin arabasini kullanirken Amca sen nasil bu aynadan goruyorsun demisti, dikiz aynasi icin, oyle absurd bir ayardaymis ki, dedem de, ay aman zaten ben onu kullanmiyorum ki hic deyip hepimizi gulmekten oldurmustu!

E hal boyle olunca hep anneannem kullanmis arabayi.. Kutahyanin ilk kadin soforu Meral hanim.. Ama tabi insanlar pek kaldiramamisler bunu, anneannem fazla modern kalmis o zamanlar icin.. arabasini takip edermis cocuklar, aha kari kullaniyor diye.. Kamyon soforleri bir kadinin onlari gecmesini sindiremez, olumcul takipler yapmaya kalkarlarmis.. E Meral hanimin canina tak etmis.. Pratik doktor Yildiz beyin hanimi pratik Meral hanim da kendi cozumunu bulmus. Kafasina bir kasket gecirirmis, bir de goz kalemiyle biyik cizdi mi, simsiyah, anadolunun bagrindan kopan bir erkege donusurmus.. Ama en azindan araba kullanirken kornalardan, kendini takip eden cocuklardan ve hirsli kamyon soforlerinden kurtulurmus! Oyle bir resmi de verdi galiba anneannemin.. Dusundukse gulesim geliyor!

Bizim doktor bey ile Meral hanimda hikaye coktur aslinda.. Yazliklari gullukteydi bizimkilerin. Gulluk'un girisinde de iki sutun vardir, kamyonlar bile gecer bu iki sutunun arasindan. Bu sutunlar ilk kondugunda dedem eyvah bunlar cok kotu oldu gibi bir yorum yapmisti, ama biz ciddiye almamistik, ara o kadar genis ki, kamyon kullanmadigin surece nerdeyse hic risk yok. Kendini kanitlayan kehanet mi oldu artik ne oldu bilmiyorum, dedem arabayi bir gun laaak diye o stunlardan birine carpivermis. Anneannem saskin, dedem kizgin inmisler arabadan.. Dedemin ilk tepkisi: "E Meral, niye soylemedin orda sutun var diye!"

Dedem boyleydi.. Oyle yuksek bir self-esteem'i vardi ki yaptigi hicbir hatanin sorumlugunu almazdi. Her seyde bir anda konuyu, e Meral sen niye soylemedine cevirebilirdi.. Boyle de bir becerisi verdi kendisinin.. Yazlik evleri kooperatifti ve kura cekilecegi zaman basina geleceklerden korkan anneannem dedeme birakmis cekme isini. Sagolsun, dedecim de kalkip sitenin en kotu manzarali evini cekmis. Ne demis sizce, E Meral, niye sen cekmedin? O evi anneannem cekse bir omur bunu dinlerdik herhalde - iyiki dedem secmis.. Komsunun duvarinin yanindan gozuken deniz bile yetti bize, o ev o manzara hayatimizin en guzel kahvaltilarini yaptirdi!

Dedem cok tatli bir insandi.. Insanlari cok severdi! Ama cok hirsliydi.. Cok fakir bir aileden gelmisler, abisi avukat kendisi de doktor olmus.. tip fakultesinde okurken sinemada temizlikcilik yaparmis, filmleri bedavaya izleyebilsin diye.. Ester williams'in yuzusune hastaydi, ben yuzme ogrenirken rol modelimi belirlemisti, boyle ac kollarini yuz derdi, su sicratmadan yuzeceksin derdi.. Ben Ester Williams'i ya da filmerinni bilmedigim icin anlayamazdim, ama herhalde guzel yuzuyor ki boyle diyorlar derdim..

Dedem ne kadar hirsliysa anneannem de o kadar hayatindan memnun, tatminkar, hirssizdi.. Guzel bir yemek yapip insanlar tarifini istediginde hemen itinayla tarifi verirdi. Tabi dedem cok kizardi! Meral derdi, bir seyi eksik soyliyeceksin, ya da soylemeyeceksin.. Senin kadar guzel yapamayacaklar, sirrini vermeyeceksin Meral! Sen hic bilmiyorsun bu isleri :)

Dedemin bir lafi vardi, bu aralar bunun cok kullanir oldum.. Boyle suslenip giyinince, cok oldu mu abarttik mi falan gibi bir hava olunca aralarinda, dedem hemen duruma el koyar ve: Hayir Meral iyi oldu, kendimizi gosterelim Meral derdi! Kendini 85 yil boyunca mukemmel sekilde gosterdi dedem. Hepimize ornek oldu, hepimizi cok sevdi, cok dostu oldu.. Arkasindan cok rahmet dileyeni olacaktir..

Dedemi dun gece kaybetmisiz.. Yani bizim burda gece, turkiye'de gunduz.. Benim sabah 5'e dogru icime bir agirlik geldi, dedemle vedalastim.. Allah rahmet eylesin diyorum sadece, boyle kendi gibi olmadan yasamaktan kurtuldugu icin de biraz olsa seviniyorum.. Hadi dedecim, seni cok seviyorum, hoscakal....

Sarki araniyor....



ya da



ya da



Herhalde dunyanin en klasik kadiniyim :)