Çarşamba, Mart 31

kimse meloshun yerini tutamaz!

Bu küçük hanımefendi ile İstanbul'da, tophane'nin ordaki nargilecilerin önünde karşılaştık İstanbul Modern'e gitmeye çalışırken. Kendisi bizi yarım saat falan oyaladı. Pek bir kibar, pek neşeliydi. Ancak kimse bizim küçük kızımızın yerini tutamıyormuş onu anladım. Kendisinin kokusu burnumda tütüyo. Eve döner dönmez sıkıca sarılıp kendisine kokusunu içime çekicem...

Pazartesi, Mart 29

update

Bruksel'de hava soguk ve yagmurlu. Daha resimini cekecek bir sey gormedim. Bu sefer, ki yazarken bile korkuyorum ama, isler yolunda gibi gidiyor galiba!

Pazar, Mart 28

istanbulmodern

 

Posted by Picasa

İstanbul'da


Pazartesi, Mart 22

update

Blogumu epeydir ihmal ediyorum farkındayım; ama gecen hafta patronumun burda olmaması ve islerle tek basına savasmak zorunda kalmam, Amasra'ya gidisimiz falan filan derken zaman ucup gitmis..

Haftasonu Amasra cok guzeldi. Gunduz gunesli ve sıcaktı, ama gece biraz usuduk. Bol bol yuruyus yaptık, tekne turu yaptık, benim in Capri'nin Karadeniz subesi olan Çakraz'a gittik ve orda balık yedik derken haftasonu bitiverdi.

`Yine yogun bir hafta beni bekliyor. Cuma gunu İstanbul, pazar gunu Bruksel - haftaya butun hafta Bruksel'deyim gibi gorunuyor.. Tabi gitmeden once yapılacak cok is olacak. Bruksel'de gunduzleri calısıyor olacagım - oyle sadece tatil olamıyor.. Ah keske!

Hala ofisteyim, nerdeyse herkes cıktı. Biraz vaktim varken yazayım istedim. Birazdan 10. pilates dersime gidecegim. 3 haftayı tamamlamıs oluyorum. Bugun biraz bas agrısı ve yorgunluk olsa da kendimi zorluyorum, tembellik yapmıyorum. Hadi artık cıkıyorum.

Cuma, Mart 19

rebel

meclis arastirma komisyonunu birbirine katan kadin olarak tarihe gecebilirim..

Neyse, bugun kimse keyfimi bozamaz, kayip cocuklar bile..

Salı, Mart 16

Türkan Şoray - UNICEF iyi niyet elçisi


Türkan Şoray 12 Mart'ta yapılan bir basın toplantısı ile UNICEF'in iyi niyet elçisi ilan edildi.. Basın toplantısı sırasında eski bir kampayadan bahsetti, etraftakiler pek hatırlayamadı ama ben hatırladım. Biz cok kucuktuk, herhalde ilk okulda falan. Türkan Şoray beyaz bir elbise giymiş - sanırım - çimlerin üstünde çocuklar ile oynuyor, koşturuyor, dönüyor. Arka fonda WE are the World çalıyor..

Bu filmi - reklamı hatırlayanınız var mı? Bunu bulmam gerekiyor da :)

Pazar, Mart 14

Nil Karaibrahimgil'in muhtesem 312 Arena Konseri

Aslinda ne yalan soyliyim, konserin 312 Arena'da olacagini duydugumda biraz hayalkirikligina ugramistim, yeri biraz sapa - daha once hic gitmemisim falan.. Ama iceri girince butun onyargilarim fos cikti. Icersi acayip kalabalikti, harika bir seyirci vardi ve butun sarkilari Nil ile birlikte soylediler..

Nil zaten acayip bir enerjiye sahip.. Sanki yasi yok. Her yastan kisiyle yakinlik kurabilecek kadar yaslar ustu bir insan. O yuzden de bana hic yaslanmayacak gibi geliyor. Kendisinin buyuk bir hayraniyim ben de, hatta belki hayrandan da biraz fazlasi :)

Dun geceki konser de su ana kadar gittigim tum Nil konseri gibiydi. Nil girdi' ve o inanilmaz enerjisiyle butun seyirciyi kendine katip sahnede neredeyse herkesle tek tek bir iliski kurabildi. Ben de en onden ve yandan izledim konseri. Kendisine bir kez daha hayran oldum. Bir dahaki Nil konserlerine...

Resimler: Konserden 2 dakika once ve 2 dakika sonra

Cumartesi, Mart 13

bugun ne yaptim?

istanbul universitesinin su anda telefon vericisi olarak kullandigi muhtesem kulesi. O bahceye girip de bu kuleye hayran kalmamak mumkun degil... Bu okulda okumak isterdim sanirim, her sey tarihi, her seyde hayat var!

istanul universitesinin greko-roman tarzindaki rektorluk binasi. Icersi cok guzeldi. Kocaman genis bir havlu' cam bir cati, ve her yerde bembeyaz mermer..

istanbul universitesi doktora salonundaki muhtesem avize.. Gerci Dolmabahce Sarayi'ndaki avizeyi gordukten sonra etkilenmem cok zor :)

Bu da yeniden baslayan kece calismalarimizin bir urunu. Bu Ozonun tasarimiymis. Bayildim bayildim, bir seyler uretmek cok keyifli!

kesinlikle cok yoruldum bugun. Sabah 5.30 da kalktim, 8 ucagi ile istanbula uctum. Saat 10 da istanbul universitesinde bir toplantiya, sonra taksimde bi basin toplantisina, sonra da geri istanbul universitesindeki bir panele katildim.

Ogleden sonra 3.30 da bizi havaalanina goturecek araca bindik. Sansimiz yaver gitti ve manyak istanbul un manyak cuma trafigine takilmadan 5.00 daki ankara ucagimiza yetistik. Ankaraya 6
.15 gibi indik, eve gelmem 7.50 yi falan buldu manyak ankaranin manyak cuma trafiginden. Sonra deli ben usenmeyip ozolara gittim ve ozo ben ve zeyno usenmeyip deli gibi kece yaptik.. Bu kece tac fotografi ise ozonun 2010 bahar kolleksiyonundan.

Çarşamba, Mart 10

Artık müzelerde resimlerin renkli fotokopileri olsun!

Nasılsa hiçbir şeyin degerini bilmeyen insanlar çalıyorlar - en azından üzülmemiş oluruz çalınıyorlar diye. Ayrıca orjinal - taklit ayrımı da kalmıs olur..

Tam cinnetlik durumlar! Muzedeki resim renkli fotokopisi ile değiştiriliyorsa bunu icerden birinin yaptığı % 100 değil midir?

Anne kız gecesi ve Tek Kişilik Şehir

Dün annemin Amerika'dan dönüşünden beri ilk defa akşam programı yaptık kendisiyle. İş çıkışı terzi'de buluşup tadilata gidecek kıyafetleri teslim ettik. Ordan çıkıp balık yedik afiyetle, sonrasında da tiyatroya gittik - Tek Kişilik Şehir adlı bir oyuna.

Oyun epey ödül almış bir oyundu. Teknolojike gelişmeler ve artan bireyselleşme/yalnızlığın insanlar üzerindeki etkileri ile dalga geçiliyor, tek kişilik hayatlar yaşayan insanlar eleştiriliyordu. Güzel bir oyundu. Özellikle 2. yarısı çok komikti. Oyunun sonunda tepemizden püskürtülen su buharı yuzunden epey ıslandık. O niye diye sormayın, oyuna gidin - anlarsınız...

Pazartesi, Mart 8

Kadınlar günü - Eşitlik Günü!

Dünya Kadınlar günü'nde kadınlar çiçektir, aman kadınların günü kutlu olsun falan diyemeyeceğim.. Önceden de dediğim gibi - kadınlar ve çocuklar için çalışan uluslararası bir kuruluş'ta çalışıyorum ben.

Kadınlar gününde yazılacak çok şey. Bugun uzun bir toplantı yaptık iş yerimde. Değişen istatistikler, kadınların topluma ve işgücüne katılımlarının azalması üzerine... Sayılar üzüntü verici!

Benim kadınlar günü için dileğim ise cok net: kız cocuklarına erkek cocuklarına verildiği kadar önem verilene kadar kadınlar günü'ne devam! Biz kadınlar ve erkekler için eşitlik derken iki cins aynıdır demiyoruz, dediğimiz - iki cinsin de aynı haklara sahip olması gerektiği!

Kadın ya da erkek.. Bayan ya da erkek degil!

Resim: www.leaguekenya.org/

Pazar, Mart 7

uyuyan guzel


annesi ile ben bigchefs de karnimizi doyururken uykuya yenik dusen defne hanim...

Cuma, Mart 5

Kitap Cumhuriyeti

Kitap Cumhuriyeti Cumhuriyet Gazetesi'nin online kitap satış mağazası. Gecen gun gazetede görünce girip bir bakayım dedim. Sonunda 8 kitap ısmarlayıp cıktım. Hem Cumhuriyet yayınevi, hem de diğer yayınevlerinin kitaplarını satıyorlar. Hem de indirimli. Bir de Yurtiçi Kargu kapınıza kadar teslim ediyor. Hem de 50 liradan fazla tutarsa siparişiniz kargo ücreti de yok. Bana bir de ajanda ve kolleksiyonerler için ürettikleri özel bir pulu da hediye etmişler..

Yani daha ne olsun - di mi!

Ismarladığım kitapların listesini de buraya koyayım, kitap okumak isityorum ama ne okuyacagım bilemiyorum diyenlere fikir versin... Maalesef bazılarının yazarlarını hatırlayamıyorum.

SUSUZ YAZ - Necati Cumalı
ANILAR 19. Yüzyılda Saray Haremi -Leyla Saz Hanım
HEY İSTANBUL-1 Gezdim Gördüm Yazdım
HEY ANADOLU Gezdim Gördüm Yazdım
HEY İSTANBUL-2 Gezdim Gördüm Yazdım
UYGARLIK TARİHİ - Server Tanilli
YARATICI AKLIN SENTEZİ - Server Tanilli
BAŞKA GÖKLER ALTINDA

Perşembe, Mart 4

Blog hakkında dusunceler

İnsanlar soruyorlar bana bazen, nasıl o kadar yazacak sey buluyorsun? Cevabım çok basit - basıma gelen seyleri, yediğim yemekleri, okuduğum gördügüm bir seyi, anılarımı - yani hayatımdaki sacma sapan her seyi yazıyorum buraya. Sonra mesela 4 yıl once bugun ne yazmısım acaba diye donup bakması cok keyifli. Blog artık yasamımın bir parcası haline geldi - bazen bir sey oluyor ve ilk aklıma gelen sey bunu bloguma yazmalıyım.. O kadar cok okunan, sıkı sıkı takip edilen bir blog degil benimki. Ama benim için cok degerli bir yer. Hayatımı, basıma gelen sacma sapan seyleri paylastığım bir yere donustu burası.

Bana ay ben hayatta yazmazdım o kadar isimin arasında diyen cok oluyor. İste buna cok guluyorum. Doktora tezi yazarken bile nerdeyse hergun bir seyler yazmaya firsatım oluyordu benim. Sanırım bunun insanın kendi ile ne kadar yakın olduguyla alakası var. Benim icin buraya birseyler yazmak bir cesit içimi dokme ve self-reflection. İcimdekiler buraya yansıyor. Yazması da okuması da hosuma gidiyor. Kendi ile o kadar uzak insanlar var ki anlamalarının guc olmasını dogal karsılıyorum.

Gecen gun ise bir arkadaşımın sorusuyla irkildim. E peki nasıl saklıyorsun yazdıklarını diye sordu bana. Kalakaldım. Ya bir gun blogger'a bir sey olursa yazdıkların ne olacak dedi... O anda farkına vardım oyle bir sey olma ihtimalinin. Ama sonra dusundum, yani ne yapalım deyip yazmaya devam ederim herhalde. Bir de bloglarını kitap gibi bastıran insanlar aklıma geldi. Sayfa sayfa her post, kalın ciltli kitaplar.. Ama daha farklı yöntemleri de vardır eminim - sadece ben bilmiyorum.

Resim: Babanem ve dedemin 1950lerde bir venedik ziyaretinde aldıkları ufak bir hatıra. Acaba simdi bu kadar guzelleri, boyle detaylıları satılıyor mudur. Gidip bakmak lazım!

Çarşamba, Mart 3

601. postum ve yeni resmim!

Dun aksam is çıkışı Işıl Özışık sergisine gittik. Kendisi suluboya ile yaptığı Istanbul manzaralarıyla ünlü bir ressam. Zeyno ve Ali'nin evinde resimlerini gorüp bayılmıştım ben. Mutlaka almak istiyorum ben de demistim, dun sergisinin açılışı vardı. 3 tane resim aldım!

Resimleri sergi bitiminde teslim alıcam. Işıl Özışık sergisi 2-22 Mart arası Ankara Doku Sanat Galerisi'nde. Ankaradaysanız gidip mutlaka bu güzelleri gorün derim.. Hatta içinizi işleyen birini (ya da benim gibi üçünü) evinize taşıyın...

Pazartesi, Mart 1

Arabada 13 saat gecirilen, ama Istanbul'a gidilen pazar gunu

Bu haftasonu sevgili arkadasım Zeyno ve sevgili esi Ali Bey ve onların iki arkadasının pesine takılıp gunubirliğine Istanbul'a gittim. Sabah 6 gibi yola cıktık ve 11'de anneannemin evindeydim ben. Onlar Motorsiklet Fuarı'nı gezdiler, ben de o 3 saat boyunca anneannem, dayılarım, buyuk teyzem ve kuzenler ile vakit gecirdim. Cok guzel bir 3 saat oldu hepimiz icin. Anneanneme de iyi bir moral oldu sanırım. Resimdeki Sapanca'da cay icmek icin durdugumuz mola yerindeki yorum cadırının tavanı.

Sonrasında bulusup Bağdat Caddesin'ndeki Buyuk Klüp'ün tam karsisinda bulunuan, benim adını bile ilk defa duydugum J-Burger'de hızlı bir hamburger yedik.. Sırları kullandıkları degisik sos. Boyle sarı renkli, hafif tatlı, saydam mayonezi andıran bir sey. Fena degildi. Her zaman ıslak hamburger tercihimdir! Resimdeki iste o onlara ozel sos. Cok ic acıcı gozukmediginin farkındayım, ama tadı guzeldi.

Istanbul'a gelip de o mu yenir demeyin hic - cok az vaktimiz vardı, bir an once karsıya gecmemiz gerekiyordu pazar trafigine takılmamak icin ve yapacak baska islerimizi de halledip bir an once donus yoluna cıkmak istedik. Abant'taki Yurdaer adlı, yine ilk defa duydugum otel/lokanta'da Osmanlı yemekleri yeme planımız vardı aksam yemegi icin.

Yurdaer'de vişneli yaprak sarması, yufka arasında nohutlu pilavlı ve pekmez soslu kaz eti, hunkar begendi, tulum penirli-cevizli erişte, ve de pekmez ile pişirilmis kabak tatlısı, karanfilli tursu gibi cok lezzetli ve bazılarını ilk defa tattıgım yiyecekler yedik. Hatta hayatımda ilk defa kızılcık serbeti ictim. (Kesinlikle kan kusmaktan daha iyi oldugunu soyleyebilirim)Tatlı, ama arkadan eksi eksi bit tadı olan super bir seymis - bir yerde gorurseniz mutlaka deneyin.. Resimdeki kabak tatlısının silinip supurulmus hali!

Araba yolculugu guzeldi. Arkada 3 kisi otursak da benim yuzumden, sabah yolculugunu uyuyarak, gece donuste ise bol bol sohbet edip kelime oyunları oynayarak geldik. Aklımda kalan kilit kelimeler var arastıracagım: komagene uygarlıgı - nemrut dagındaki heykelleri yapan uygarlıkmıs (ama daha arastırmadım), bir de üveyik'ti sanırım adı - martıdan kucuk, kumrudan buyuk, kiremit rengine yakın bir kus turu. bu hafta icinde isten vakit buldukca bu konulardan bahsedecegim sizlere..

Aksam pilates var. 4. dersim olacak. Her ders farklı hareketler yaptıgımız icin her dersten sonra farklı yerlerim agrıyor. Ama cok iyi hissediyorum bir yandan. Hatta bu aksam da ayrı bir heyecanlıyım cunku Zeyno'da geliyor benimle bundan sonra! Kendisine burdan selamlarımı gonderip opuyorum..