Perşembe, Kasım 10

Saçları beklerken

Aylin hanım hızla büyüyor ve ben de onun hızına yetişmeye çalışırken buluyorum kendimi. Bu aralar anneanne ve dede buradalar ve biz de çok mutluyuz, Aylin onların yanında iyice şımarıyor ve güzel yemekler yiyor, bol bol oynuyor - kısacası onların tadını çıkarıyor. Aralık ve Ocak ayında olmayacaklar nasılsa..

Bugün 10Kasım ve biz Aylin Hanımı da alıp Anıtkabir ziyaretimizi gerçekleştirdik. Öyla kalabalık, öyle güzeldi ki.. İnsan böyle günlerde anlıyor bazı şeylerin hiç değişmediğini ve değiştirilemeyeceğini..

Dönemin yarısını bulduk. Öğrenciler mi daha hevesli, ben mi :)

Çarşamba, Eylül 28

Yeni hayata alışma çalışmaları

Anne olduktan, tam zamanlı işe başladıktan ve de akademik olarak yeni bir şeyler üretme hevesi içimi kaplamış olarak ilk defa buraya yazıyorum..

Heves var, iş başladı ve öğrenciler var, e tabi bir de evdeki diş çıkarmaya çalışan ve de yürümek için deli olan masum küçük canavar var ama ben bir yandan hepsini idare etmeye çalışıyorum ama sanki hiçbir şeye yetmiyormuşum, yetemiyormuşum gibi bir his kaplıyor içimi.. Zor ve sıkıntılı bir his bu. Bu his kalıcı olmasın istiyorum..

Çalışan anne olmak zor. Çalışırken ve bebek büyütürken zaten bir de üstüne bir şeyler yapmayı istemek daha da zor. Akşama makaleler ile oturup doğru düzgün bir şey okuyamadan kalkıp yatıyorum genelde, gece 3-4 sefer uyanmalarımıza anca böyle gücüm yetiyor. ya da okuyorum, hatta ben de benzer bir şeyler tasarlayayım diyorum ama o tasarım aşamasında kayboluyorum.

Bakalım umuyorum ki şu dişleri biraz toparladıktan sonra minik Aylin Hanım eskisi gibi iyi uyumaya başlar da ben de biraz daha akademik bir insan olabilirim.. 9 aya yaklaşıyoruz, bakalım insanların dediği gibi 1 yaş bir sınır mı?

Pazartesi, Mayıs 2

2016

Bu yıl blog konusunda çok randımanlı geçmedi. Ama 2016 şimdiden benim için çok özel bir yıl oldu. Kızımızla tanıştık. Doçent oldum. İş ve projeler son hız devam ediyor. Yaz geliyor - daha ne isteyim :))

En çok eksikliğini hissettiğim şey ise Dedem. Bazen Bilkent'e İncek yolundan gelirken Beytepe'nin oralarda bir tepeye gelince uzaktan Mesa görünüyor. Ve özellikle de o anda dank ediyor ki ben artık Mesa'ya hiç gitmiyorum. Telefonum hiç BaneDede diye çalmıyor.

Hayat çok garip - öyle yoğunum ki bir yandan en doğrusu bu oldu yoksa Dedem çok yalnız kalacaktı diye düşünüyorum. ama bir yandan da onun Aylin ile tanışamamış olmaması içimde bir sızı.

işte böyle. günler geçiyor..