Pazartesi, Şubat 23

Bugün Babanemin doğum günü

İlk defa kutlamayacağız. Ya da onsuz kutlayacağız. Seni seviyoruz Babanecim, her an anıyoruz.

Pazartesi, Şubat 16

Kalbimiz yanıyor Özgecan


Haberini okuduktan beridir ki hepimiz huzursuzuz. Kimsenin tadı tuzu kalmadı. İçimiz yandı. Senin yaşadığın acılar, ailenin dayanmak zorunda bırakıldığı acı ve çaresizlik.. Hepimizin içinde yine adalet falan yerini bulmayacak yönündeki güvensizlik, umutsuzluk..

Bugün simsiyah giyiniyoruz. Senin yasını tutuyoruz kendimizce. Sen ne ilksin ne de son. Ne çocukların başına neler geldi bu ülkede. 2 yaşında bebekler, 11 yaşında kız çocukları, ne kadınlar ne kadınlar..

O Kadın bile demekten utanıp da bayan dedikleri kadınlar! Bütün bu düzeni kuran ve sürdüren kadın, erkek, çocuk herkese bela okuyorum. Allah hepinizin belasını versin! 6 yaşında çocukla evlenilebilir diyen, adet gördükten sonra bir kız kadın olmuştur evlenebilir diyen, ama çok küçüktü çok etkilenmemiştir diyen, açık giyinmeseydi, gülmeseydi, tek başına ne işi vardı diyen... Ben yazmaktan yoruldum! Allah topunuzun belasını versin. Hem bu dünyada, hem de sizin o çok heyecanla beklediğiniz bütün yatırımını oraya yaptığınız öbür dünyada! Her yerde her gün belanızı versin, hiçbir işiniz yolunda gitmesin, elinizi neye atsanız kurusun, sonunuz o kadınlara yapılanlardan kat kat beter olsun! Yazıyorum yazıyorum içim ferahlamıyor...

Kadın ile erkek eşit değildir diyen, kadının yeri evidir diyen, kadın başına ne işi vardı diyen, kadının görevi çocuk doğurmaktır diyen, tecavüze uğrayıp hamile kalırsa kadın ölsün bebek niye ölsün ki diyen, bebeğe gerekirse devlet bakar diyen, o pislik hafifletici nedenleri utanmadan sayan tüm bu pisliklerin de Allah belasını versin. Ananızdan - o kendisi de kadın olan ananızdan - emdiğiniz süt her gün, her gece burnunuzdan gelsin.

Yetmez ama, size en azından bu müstahaktır! Beddua sahibine döner derler, valla bu durumda o kadar haklıyım ki ilahe adalete güveniyorum. 

Cuma, Şubat 13

yarın sevgliler günü

ama benim için TOEFL günü. Umuyorum ki hayatımın son TOEFL sınavına giriyorumdur - ve de bir daha girmem gerekmez..

Ben de sevgililer gününe hazırım, hem de pembe ve mor ve de bu da yetmezmiş gibi kalpli bir diş fırçasıyla!

Herkese bol kırmızı güllü, pembe kalpli vıcık vıcık bir gün dilerim...

Perşembe, Şubat 12

Yeni dönem ve deadlinelar...

Yeni dönem başladı, derslere ben bile alışamadım daha öğrenciler ne yapsın. 2. haftamız bitiyor. Arada 1 hafta tatlimiz var, son hafta da ben Atina'ya konferansa gidiyorum falan derken 2,5 ay falan kalıyor her şeyin yetişmesi için. Neyse, her dönem her şey yetişiyor nasılsa..

Bu dönem bizim için biraz ekstra yoğun çünkü yeni ve çok daha büyük bir TUBITAK projesi hazırlıyoruz. Proje taslağı nerdeyse tamamlanmış bir halde. Bütçe, referanslar, son düzeltmeler kaldı.
Hadi hayırlısı diye yollayacağız projemizi..

Bir paperımız için de revision gelmişti. Projeyi teslim eder etmez sırada o var. Hatta altyapı çalışmaları ve ekstra okumalar yapıldı bile. Oturup yazmak ve düzeltmeleri yansıtmak kalıyor.

Benim yurtdışından bir research grant'im daha var. Onun veri toplaması tamamlandı, kodlama sırası geldi. Bir lisans öğrencim bana bu konuda yardım edecek ve onunla kodlamayı yapacağız. E tabi analizler, raporlamalar, yazmalar çizmeler kalıyor geriye..

Sonra Atina'daki konferans için yazacağımız paper var. Onun da araştırmaları ve literatürü tamam gibi - ama oturup yazmak kalıyor işte :) Deadline 9 Nisan

Şu anda yürüttüğümüz TUBITAK proje'sinin final raporu var - ve tüm paperwork.. Deadline 15 Nisan

Doçentlik için başvuracağım bu dönem - onun da başvuru süresi 15-30 Nisan arası olacak muhtemelen. Bir milyon paperwork. Şimdiden dosyamı ve gerekli evrakları hazırlamam gerek elektronik olarak.

Atina'daki konferans için sunum hazırlamak, final projelerini ve sınavlarını notlamak falan hep Mayıs başına kalıyor. Artık onları saymıyorum bile..

E insanlar soruyor - 2 yıllık evlisiniz, bebek planı yok mu diye :) Bebek planı var ama işte bu deadlinelardan bebeğe sıra gelmiyor. O kadar yoğun bir tempoya sokmuşum ki kendimi belki buraya yazarım, biraz içimi dökerim ve rahatlarım diye düşündüm.

Rahatlamak haziran'a kalıyor artık. 8-18 Haziran arası, daha çocuklar okuldayken ve Bodrum gerçekten güzelken Bodrum'a kaçacağım ve o 10 gün boyunca biraz beyin detoksu yapacağım. Kitap okurum, yüzerim, yürüyüşler yaparım, bol bol balık yerim.. Ah ahhh. Hele de her yerin karla kaplı olduğu bol çamurlu gri Ankara gecesinden bunları yazarken o kadar uzak geliyor ki bu planlar..

Ah 8 haziran, hadi gel artık gel...