Cumartesi, Eylül 30

ne uykusu bu boyle !?


"Sormayin efendim,
cumartesi yorgunlugu coktu ustume.."


haftaboyu calisan insanlarin drami :)

Cuma, Eylül 29

olmaz boyle



ama iste boyle olmuyor.. insan sevdigi magazalarin email listelerine katiliyor, neler olup bittigini gormek icin..
Ama ofiste boyle bunalmis bir sekilde otururken bir anda boyle tahrik edici bir email almak iyi olmuyor..
ama ben bunu umursaiyorum, buraya koyup medium is the message yapiyorum :) McLuhan'a selamlar yolluyorum..

bugun cuma

Bu cuma keyfim cok yerinde, uzun bir hafta oldu - ama iste her sey gibi bu hafta da bitiyor ve benim keyfim yerinde.. Isten cikip eve gidip haftasonunun islerini biraz hafifletmeyi planliyorum, cumayi tam bitiricem boylece..

bugun bir degisiklik yaptim ve havanin sogumasindan da cesaret bularak bisikletle geleyim dedim ise. ama cok yoruldum.. Oncelikle yolum genelde yokus yurayiydi. bisikletim de vitessiz oldugu icin kendi kendime "bas Emel bas, dayan dayan" diye moral vermem gerekiyordu vites olarak..

Etrafta ucusan lovebuglar da garip ve ani hareketler yapmama neden oluyordu.. Su lovebuglar bi islerini bitirsin, butun sehir rahat edecek.. neyse, onlar apayri bir hikaye konusu.. Insana her gun araba yikattirirlar :)

neyse, ise geldigimde bacaklarim titriyordu ve de epey susamistim - biraz da terlemistim, ama uzun zamandan sonra bisikletle okula gelebildigim icin yuzum guluyordu, yaninda da pespembe yanaklar - bedava:)

herkese keyifli haftasonlari..

Çarşamba, Eylül 27

Sen de mi Brutus...

Roma diye bir dizi izliyoruz, gerci dizi olarak degil de dvd'sini kiralayip netflixten oyle izliyoruz.. Acayip bir dizi - kesinlikle tavsiye ederim bilmeyenlere.. Roma zamanindaki hayati cok guzel anlatiyor. Grafitilerden cazibeli kadinlara, savaslar, politika, beddualar.. cok ilginc.. Roma acayip renkli bir dunya, ve cok guzel yansitmislar.

Ama oyle bir yerde bitti ki 1. sezon, galiba geceleri onun merakindan uyuyamiyorum ben:)
Tam burutus sezar'i oldurdu, brutusun annesi servilla julii soyundan gelen Cezar'in yegeni Atia'yi (kendisi sezar ve servillanin arasini bozmustu) tehdit etti, nereye gidersen git seni bulucam ve oldurucem diye, sevgili vorenus'un karisi intihar etti, ve pullo sonunda eirine'sine kavustu... sezon bitti.

oyle bitmek olur mu diye kaldim ben.. simdi 2. sezonun cekilmesini bekliyorum, sabirsizca...

Roma dizisini izlerken aklima Ismet Inonu hakkinda denmis bir laf geliyor - ki Romada herkes icin gecerli bu bence - Ismet'in herhangi bir anda kafasinda 40 tilki dolasir; hicbirinin kuyrugu birbirine degmez.. Belki de azicik ucundan degiyordur canim, o kadar da iddiali olmamak lazim

Pazartesi, Eylül 25

durum degerlendirmesi

guzel bir haftasonu gecirdikten sonra ise gelmek zor geliyor biraz. Ama iste butun pazartesilerin kaderi bu - sevilmeyen gun olmak. bugun patronumla haftasonlarinin 3 gune uzatilmasi gerektigini savunan bir konusma yaptik. En azindan sadece ben degilim sikayetci olan..

Okul hala yogun geciyor, ama isler biraz duzene girmeye basladi. hatta yavas yavas gerinden kosmayi birakip onden takip edebilmeye bile basladim. paperlar, odevler, quizler derken donemin yarisina yaklastik nerdeyse. Turkiye'ye gidince yapacagim seyleri bile dusunmeye basladim, gerci daha ona 2,5 ay falan var ama olsun..

Bugune onemli bir odevim vardi. sorularin geneli kolaydi, ama iki tanesi epey zordu. Hatta biri yuzunden nerdeyse hicbir sey ogrenemedigimi falan dusunmeye baslayacaktim. Kuhn ve Popper'in farki. Bu iki onemli insani bilmiyorsaniz bu sorunu dusunmenize bile gerek yok demektir - ki ne mutlu size. Ogrenmenizin size cok bir sey katacagini dusunmuyorum. Hatta Induction-deduction farkini da bilmiyorsaniz Kuhn ve Popper'a hayatiniz boyunca ihtiyac duymayacaksiniz buyuk ihtimalle...

Ama benim o sorunun cevabini bulmam gerekiyordu ve algida secicilige cok onceden baslamistim. Carsamba aksami Farmer's market'ta yanimizdaki masada oturan kizlarin bile bu konudan bahsetmeye baslamasi benim uykusuz gecelerimi iyice uzatti. Hatta hocaya ben sorunun cevabinin su oldugunu dusunuyorum, ne dersiniz - yoksa umutsuz bir vakamiyim diye cevabi kisaca ozetleyen bir email bile yaptim tam bir ineklik ornegi gostererek. Umutsuzluga kapilmistim, napiyim :) hocadan da sorunun ozunu anlamissin - bu cevap iyi diye bir cevap gemisti, ama bana yetmemisti. Yani neydi gercekten Kuhn ve Popper'in farki, neydi bu iki yasli basli adamin derdi.. bu soru beni uyutmuyordu.
Dun gece gecenin bir yarisi yataktan kalkip soruyu cevapladim ve hocaya gonderdim. ve de sonrasinda uyuya kaldim.

bakalim, kac alicam - gorucez.. Hala not kaygisi duyuyor olmak beni gicik ediyor, ama napiyim.. notlari alana kadar boyle biraz huzursuz gececek gibi gunler. Insan ne kadar buyuse de ilkokuldan kalan aliskanliklari gitmiyor :)

Cumartesi, Eylül 23

Rainbow Springs







Bir cumle ozetleyecek Rainbow gezimizi: ben bu kadar guzel olacagini tahmin etmemistim..
Donuste fotograf cekmeyi birakamadik bir turlu... O kadar guzel bir yer ki, cesmenin denizi gibi, ama icme suyu.. serin bir su.. masmavi. Kalabalik da degildi (o yuzden cuma gunu gittik - haftasonlari cok kalabalik oluyor). Yuzduk, kano yaptik 1,5 saat, oglen yemegi icin getirdigimiz sandivicleri yedik - piknik havasinda.. sonra bir daha yuzduk, cok keyifli bir gun gecirdik.

Kano yaparken epey uzaklastik o bizim minik golun cevresinde. Nehir boyunca cok sirin evler vardi, aralarindan geze geze gittik.. akintida da epey yardimci olmus meger - cunku donuste zorlandik biraz (ozellikle de ben). Degisik suratli baliklar gorduk, onlarin resmi yok - boyle aynen bana anlattiklari gibi - siyah, boyle kilic baligi gibi burunlari ber, oyle duruyorlar. Kaplumbagalar gorduk.. Garip garip kuslar gorduk yine, bir tanesi epey poz vermeye merakliydi, digerleri genelde bize dayilandi - cekmeyin lan - diye.

Donuste de Williston'daki minik bir guney lokantasinda birseyler atistirdik ve olarin unlu rasberry ice tea'leri ile gunun susuzlugunu giderdik.. Cok cok guzel bir gundu, sonunda yorgun dustuk, ama kesinlikle degdi.. Florida'nin plajlarinda hic is yok, ama kaynaklari giderek daha fazla hosuma gidiyor.

Cuma, Eylül 22

gunluk gezi

Havalar burda hafif serinledi, artik disarda oturmak keyifli olmaya basladi asiri sicak gecen yazdan sonra. Ben de pazartesi uzun uzun aksama kadar calistim boylece cuma off. Biz de bugun Rainbow Springs denen burdaki minik bir kaynaga gitmeye karar verdik..
Ben daha hic gitmedim, resimlerini gormustum - pek gercek gibi durmuyr.. Masmavi bir suvu, havuz gibi bir sey. Bakalim gorucez..

Bir de kano kiralanip gezilen yeri varmis, altindan boyle bir metre buyuklugunde simsiyah baliklar falan geciyormus, onu da yapicaz herhalde - ben merak ettim su baliklari.

Cuma gunu gezmek keyifli, hafta zaten cok yogun geciyor. Anca kedine geliyor insan.
Ben zaten 3 gunluk haftasonlarindan yanayim.

Pazartesi, Eylül 18

yeni hafta



Bir haftasonu daha gecti, yapacak isleri biraz hafiflettim neyse ki..
Yarina is icin hazirladigim bulten'in dagitimi olacak. Bir de bitmez tukenmez okumalar o kadar...

Cumartesi gunu komusumuzun yeni dogan oglu Karan'i gormeye gittik. Cok sirin bir sey, daha 2 gunluk, saskin sakin etrafa bakyordu.. Resmen uzuldum haline, o kadar acinasi ve korunaksiz bir hali var ki.. Uzun saglikli omurler diliyorum Karan Bey'e...

Bir de pazar gunu mangalda balik yaptik, snapper - bizim baliklara pek benzemiyor; ama yine de epey guzel oldu.. En azindan balik seklinde balik, et parcasi degil - kuyrugu, kafasi falan vardi.. salata ve patates salatamsi bir sey de yaninda guzel gitti..
Keyifliydi. Bir dahaki sefere daha da guzel olacahgini dusunuyorum.. Neyi nasil yapacagimizi anlamis olduk - mesela teli yaglamayi unutmayiz herhalde :)

resimler icin Meryem'e tesekkurler..

Cumartesi, Eylül 16

oyuncaklar


Memet yeni oyuncagiyla ben ve oyuncaklarimin fotografini cekti..

Cuma, Eylül 8

sokak kedisinin ev kedisi olma macerasi

dun gece basima ilginc bir olay geldi.

dun publix'ten kedi mamasi aldim, madem eve kedi alamiyorum bari bizim sitedeki sokak kedilerini besleyim, bana alissinlar diye. biliyorum, kedisi olmayan insanin sokak kedilerini baslemek icin mama almasi biraz garip, ama napalim, oldu bir kere.

aksam saat 9:25 falan gibi mmayi ufak bir kaba doldurup ciktim disari. pisi pisi demele onceden de bildigimiz ve geceleri sevdigimiz siyah kedinin mimimimmiiiv diye bagirarak bana kosmasi bir oldu.. Hemen mamayi yemeye basladi, cok begendi.. kafasi mama kabina sigmadigi icin ben mamayi basamaklara doktum, ve de kedinin yanina oturup onu sevmeye basladim..

Tam o sirada bir hamam bocegi, korkulu ruyam bunlar - daha once de burda bahsetmistim ne kadar sevmedigimden, antenlerini titrete titrete kedi mamalarina dogru gelmeye basladi. ayni anda ben vin diye iceri kactim.. ayni yerde hem ben hem hamam bocegi olamaz, orda cok sirin bir kedi olsa bile.

Neyse, 5 dakka falan sonra kedi hala orda mi diye bir bakiyim diye binanin kapisinin onune gittim. Kedi kapinin onunde beni bekliyordu, ve ben yaklastigimda cilginca miyavlamaya basladi.. ben de kapiyi actimm. simdi burda sunu belirtmek gerek, ben bu kediyi onceden de eve almaya calismistim, ama hicbir sekilde apartman kapisindan iceri patisini atamamisti. dun gece atti - mamanin aski olsa gerek.

Eve bile girdi.. baslarda iyiydi.. biraz huzursuzdu, nereye geldim ben boyle gibisinde, ama alisti. yatak odasina girdi, yatagin altina kacti ve cikmadi.. Kedi cikmiyor.. Memet geldi, o bana yardim etmeye calisiyor.. ellerimizle oynuyor, bin turlu sirinlik yapiyor, kafasini cikariyor, cikip geri giriyor ama kaldi basimiza.. mama getiriyorum, ona da bakmiyor karni tok ya..

Sonucta bir sekilde karga tulumba bunu salona getirdim ve odanin kapisini kapadim. bu sefer de kanepenin altina kacti. biraz bosverelim dedik, belki alisir ve cikar. yok, kedinin cikmaya niyeti yok.. kaldi orda, bir guzel yatti ve de uyku moduna gecti.. Eyvah diyorum, benim kedi falan almam yasak evime.. bu kedi cikmiyo

Neyse, sonunda bunun gozleri falan kisilmaya basladi, uyudu uyuyacak. Tam o anda yine bir mama numarasi, kafasini cikarmasi falan derken, kaptim kucagima, debelenmelerine ragmen cikardim. O da kosarak kacti apartmandan cikinca.. Yani eve girmek istemeyen kedi, eve oyle bir alisti ki nerdeyse beni evden attirtacakti..

Aslinda evde kedi olmasi cok keyifliydi, cok tatliydi, cok hosumuza gitti..
ama iste sokak kedisi oldugu icin bit pire kene gibi konularda biraz huzursuz olduk..

yoksa kedi gel, otur basima..
cok seviyorum ben kediler
ne yapsam da bir kedi alsam :)

Çarşamba, Eylül 6

ders

You will never find time for anything.
If you want time, you must make it.
— Charles Buxton


iste bu - benim ogrenmem gereken bir sey!!!

reading log

Yeni web sayfamin hazirliklari surerken aklima web sayfasinda bir de reading log tutma fikri geldi.
boylece okudugum seylerin de bir listesi olusucak kendiliginde..

Yaz tatilinde bir suru absurd ve insani yuksek sesle gulduren kitaplar okuyan ben, okul basladiktan sonra kendimi derin bir akademik kuyuda bogusurken buldum..
scientific theories, empricism, humanism vs. naturalism, Kuhn - paragim shifts an scientific revolutions, hala anlayamadigim Popper.. ve de uzayip gidecek bir liste.. sirada McLuhan, katz falan filan var..

biraz korkutuyor ve yoruyor bu okumalar, ve kesinlikle Augusten Burroughs ile ayni tadi yakalayamiyorlar; ama napalim.. umarim biraz daha netlesir hersey zamanla da ben de kafamin uzerinde bir bulutla dolasmaktan kurtulurum..

neyse, web sayfam cok guzel oluyor.. Memetcim, cok tesekkur ederim sabrin ve de kalemdeki renkleri yakalamadaki detayciligin icin. Cok tatlisin sen, bitanesin..