Salı, Ocak 29

Pazar gunu

hava uyuzdu, ikimizin de enerjisi biraz dusuktu falan ama ogleden sonra kendimizi evden disari atip Ankara'da her yerde afislerini gordugumuz Ahmet Gunestekin - Yuzlesme - Sergisine gittik. ilk soyleyebilecegim sey su: serginin posteri o kadar kotu hazirlanmis ki - sergi ile ilgili hicbir sey yansitmiyor.

Biz Gunestekin'in calismalarini ilk defa gorduk ve cok ilgilendik. Ulkemizin tarihi, bolgemizde olan olaylar, dinler arasi savaslarla bir yuzlesme olarak tasarlanmis bu sergi. Cok ilginc bir yagliboya taknigi var ressamin, ayrica enstalasyon tipi ilginc calismalari da var. Biz cok etkilendik, sergi salonunda dolandik durduk.. Gidip gorun mutlaka!


Sonrasinda da Ciftlik'e gittik ve oralarin nasil aninmaz bir hale geldigini, yapilan yollari gorunce sasirdik kaldik. Kendimize gelmek icin yarimsar kokorec yedik ve evimize geldik. Ben Murakamiyi bitirdim. Bugun sali. Cumartesi partimiz var. Pazartesi yeni donem basliyor, projemiz uzerinde calismaya, okumaya devam ediyorum.. Haftasonu tum akrabalarimiz, esimiz dostumuz ankara'da. Bu haftasonu hic dinlenmek gibi bir planim yok. Pazartesi derse girdigimde hangi ders oldugunu hatirlayabilirsem iyidir :p


Boyle iste. Bir hafta daha gecmis durumda.. Herkese guzel haftalar..

Çarşamba, Ocak 23

1Q84 - Haruki Murakami

Uzun süredir kütüphanemde bekleyen kitabı tatilin hevesiyle elime aldım. Aslında hevesle elime aldım biraz yanluş oldu: 1. kitap 1256 ayfa ve maalesef kalın ciltli. Kitabı okurken karnıma yaslıyorum ve bir süre sonra karnım ağrıyor.. 2. Murakami Japon ve Japon'yada geçen olayları anlatan bir yazar. Ve de ne yaan söyleyeyim anlattığı şeylerde hiç gerilim olmasa bile o kültür genel olarak beni geriyor, huzursuz ediyor.. ama yine de nerdeyse tüm kitaplarını okudum.. Japnyayı da çok merak ediyorum..

Kitapta anlatılan hikayeden burada bahsetmeyeceğim. Ancan bir cümle var ki kitapta sıkça tekrar ediliyor, ve sanırım hayata ve sağduyuya dair derin şeyler ifade eden bir cümle bu:

"Açıklanmadığı zaman anlamıyor olman, ne kadar açıklanırsa açıklansın anlamayacağın anlamına gelir." (Murakami, s. 568)

E zaten anlayana sivrisinek saz, anlamayana da davul zurna az...

Salı, Ocak 22

daha ocagin 22si aslinda;

ama bizim simdiden 5 tane bodrum ucak biletimiz var yaz icin, hatta seker bayramindaki otel rezervasyonlarimizi bile yaptik sayilir.. Kurban bayrami ile ilgili de beyin firtinasi durumundayiz, ne de olsa bastan 1 sondan 1 gun izinle toplam 9 gun tatil oluveriyor.. Oh ne ala ne ala!

Pegasus bodrum ucuslarini acmis - bilet fiyatlari da gayet iyi. Tavsiye ederim.. Girin bakin, 39 TLye biletlerinizi alin..

Bir de Ankara Caz Festivali basliyor, 4 farkli konsere biletlerimiz de hazir.. Bir de 22 Subatta Jolly Joker'de Nil sahneye cikiyor.. Yani boyle dolu dolu gunler gecirecegiz insallah..

Hala somestr tatili, subat 4te okullar aciliyor, icimden hic bitmesin bu ruya diye sarkilar soylemek istiyorum....

Cuma, Ocak 18

1 gunde 2 post neler oluyor..

denebilir ama iste dersler olmayip da okul da tatil olunca insanin zamani bol oluyor :) Gerci okula geliyorum ve calisiyorum - ama sadece kendim icin yapmam gereken isleri hallediyorum.. arastirma projeleri gelistirme, makale okuma falan filan gibi..

Neyse bir de bu tatilden istifade 1Q84'e basladim. Hariku Murakami hem cok sevdigim, ama kitaplarini okurken hep biraz urktugum bir yazar. Beni urkuten Japon kulturu ve yasam tarzi da olabilir.. Neyse, daha 200. sayfaya anca gelebildim. Ama ilginc bir kitap. simdilik 2 hikaye paralel olarak anlatiliyor, bir de paralel evren konulari basliyor.. Bakalim, daha neler olacak..

Okumayan varsa ozellikle de Kafka on the Shore'u oneriyorum. Hem boylece 1Q84'e yumusak bir gecis olur..

30. yas gunu

2 gun sonra 30 oluyorum. Ama 30 yasi hic de abartildigi gibi hissetmiyorum diyebilirim. Dun gece Mete bana sen daha 23 yasindasin dedi. Daha sonra disardan bakan en fazla 27 sanar dedi. Dusunuyorum da, bazen 23 yasindayim, bazan de 42.. Insanin yaptigi ise, birlikte oldugu insanlara, okudugu kitaplara, izledigi filme falan gore degisiyor bence yasi..

Bir de oylesine tek boyutlu insanlar var ki - onlar sadece takvim yaslarini yasiyorlar.

30. yas gunumde hayatimdaki her sey icin tesekkur ediyorum: ailem, tazecik esim, yeni isim, biricik kedim, arkadaslarim, hayatim, sagligim, yasadiklarim, okuduklarim, gorduklerim, bildiklerim ve de ogreneceklerim icin.. Sahip oldugum firsatlar icin.

Çarşamba, Ocak 16

Bugun donem notlarini verdik..

ve ben 5 ogrenciyi biraktim. evet yanlis gormediniz yazi ile bes! Gerci 2 tanesi dersi biraktiklarini sanmislar ama gerekli islemleri tamamlamadiklari icin kalmis sayildilar.. Diger ucu ise derse nerdeyse hic gelmediler, final sinavina girmediler.. odev yapmadilar.. Yani klasik umursamaz ogrenci tavri ile yaklastilar olaya ve kaldilar.. Kalanlarin yaninda bir suru C, C + C- alan ogrenci var. Not ortalamam dusuyor biraz.. Kadehimi buna kaldiriyorum!

Eskiden part time ders verirken insan isi o kadar ciddiye almiyor, ama ben her zaman burdaysam ve tek isim de ogretmekse eger e artik biraz daha kati davranmak gerekiyor.. Beklentiler artiyor..

Neyse, bu konularla canimizi sikmayalim. Somestr tatilinin en guzel yani ogrencilerin okula gelmemesi. Biz hocalar olarak tatil degiliz, ama yani nerdeyse kimse gelmiyor okula.. Insanlar evden calisiyorlar, dinleniyorlar, yeni derslere hazirlaniyorlar, arastirmalarina yogunlasiyorlar..

Biz de yakin bir arkadasim ile bir arastirma projesi hazirliklari icerisindeyim.. Uzun zamandir akademik olarak ilk defa boyle heyecanlaniyorum. Mesleki olarak onemli!

Resimde: Madelaine'deki Paris London Cafe - Paris'te bedava interneti olan nadir kafelerden biri!

Somestr tatili icin uzun listelerim, buyuk hedeflerim var.. Bakalim ne kadari gercek olacak! :))

Neyse ya, dedigim gibi bu konulari gecelim. Paris'e donelim! Telefonumdaki resimlere baktikca izin alip bir haftasonu icin bile olsa atlayip Paris'e gidesim geliyor.. Bahara insallah!


Salı, Ocak 15

Paris'ten aklimda kalanlar

Kalbimde kalanlar, veya telefonumda kalanlar da denilebilir.. Paris'ten dondukten sonra Mete ile soyle bir konusma gecti aramizda:

E: Disari cikip bir yerlere gidelim
M: Nereye gidelim, gidecek bir yer yok ki!

Gercekten de Ankaramiz bu konuda giderek kisirlasiyor. Ozellikle de alisveris merkezi istilasina ugrayan sehrimizde bir yere gidelim denince akila gelen yerlerin sayisi bir elin parmaklarini gecmeyecek kadar azalmaya basladi..
Neyse canim napalim, bu konuyu Suzanne Vega'nin Caramel sarkisi ile tatliya bagliyorum...

It won't do
to dream of caramel,
to think of cinnamon
and long for you...

 Paris'te en sevdigim mahalle - St. Germain taraflari.. Cickciler, minik kafeler, dukkanlar, butikler.. Yemek icmek gezmek bakmak, gozunun doymasi hissi :)

Doymak demisken, ah o peynirler.. yemege doyamadigimiz peynirler...

 Kalbimizde kalanlar demisken.. Epey bir evlilik yildonumu Paris'te kutlanacak artik, el mahkum!

2013 herkese guzellikler getirsin...

Perşembe, Ocak 10

Paris

gercekten de dunyanin en guzel sehri. Yani eskiden ben parisi biraz overrated bulurdum ama hem yazin hem de bu sefer bana kendini kabul ettirdi. Bir sehrin tum sokaklari mi guzel olur yahu!

Aslinda cok resim cektim, cok gezdim, bol bol yedip ictim ama su anda pek yazma modunda degilim. Ama soz yakin bir zamanda oturup yazacagim.

Bu da teaser olsun :)