Salı, Temmuz 14

Yekta Bey'in ardından...

Yıldız Dedemin ardından çok güzel bir yazı yazmıştım... Hala arada açıp okuyorum gözlerim buğulanarak..


Geçen hafta - 4 Temmuz akşamı - Yekta Dedemi kaybettik. Onun arkasından yazacak çok şey var aslında ama oturup yazmak içimden gelmiyor. Yekta Bey benim dedemdi - ama onun dışında da hayattaki en iyi anlaştığım en yakın arkadaşım diyebileceğim insanlardan biriydi.

Dedesiyle bayramdan bayrama ya da ayda bir falan konuşan ve onu huysuz bir yaşlı olarak gören biri bu yazdığımı anlayamadan okuyacak ve aralarında 60 yaş olan 2 insanın nasıl çok yakın arkadaş olabileceklerini hiçbir zaman bilemeyecektir.

Her gün telefonla konuştuğum, her şeyi paylaşabildiğim ve koşu yarışında beni tek geçebilen insan olan Yekta Bey, sen benim bir nevi ruh eşimdin. Evet belki bana göre çok daha aksi ve köşeliydin ama o köşeler bana hiç batmadı- tersine hep hoşuma gitti ve bence sana herkesin de takdir ettiği bir karakter kattı.

Birlikte 32 yılımız oldu. Çoğu neredeyse her gün görüşüp konuşarak. Son günlerin dışında birlikte geçen her günümüz, seni tanıdığım ve de üstüne dedem olduğun için çok şanslıyım ve mutluyum.

Her zaman kafamın ve kalbimin köşesinde bir Yekta Bey olarak kalacaksın. O atmaya kıyamadığın ıvır zıvır bir çok minik eşyan ile birlikte...