Pazar, Ağustos 31

Atesli Karincalar


Bizim burda bahcesi olan bilir - ates karincalari cok tehlikeli bir karinca turudur.. Bir anda ayaginizdan bacaginiza tirmanip, butun bacagi kaplayip ayni anda isirmaya baslarlar.. Ama ne isirma!


Gecen gun bahcemi sularken bir karinca yuvasi olusmus oldugunu farketim. Bu yuva epeyce buyuktu ve de ates karincasi yuvasiydi. Normal karincalarin yuvalarinda kocaman bir giris (bir delik) varken, ates karincasi yuvalari boyle kum tepelerini andiriyor, yani oyle tek bir grand entrance'lari yok. Minik minik cok sayida delikler var, kimisi toplu igne ucu kalinliginda, ve de hain karincalar burdan gizli gizli girip cikiyorlar..

Dusununce bunun sebebinin kolay fark edilmeme ve hemen yokedilmeme oldugunu saniyorum.. Daha ne kadar saklanabilicez acaba boyle gizli gizli diye hayatlarina devam ediyor hainle..

Neyse, ben bu yuvayi ciceklerimi sularken fark etmistim ve de bazi ciceklerimin karilmasini da goze alarak hortumla yerle bir ettim, etraf karinca golune donmustu.. Tabi ki bitmediklerini biliyordum, daha kalici bir cozum lazimdi - ama iste o anda elimde gerekli malzemeler yoktu..

Nerden bilecektim ki o kadar zaman bana saldirmayan ates karincalarinin intikam yemini ettiklerini!

O aksam arkadaslarim bana gelmisti. Bir ara disari ciktigimizda onlara, bakin iste yuvalari burdaydi falan diye gosterirken sevgili arkadasim Sirro, o ne ya deyiverdi.. Sonra da emel dikkat et dedi, ama cok gecti cunku ben minik bir karinca nehrinin uzerine basmistim bile. Ayni anda da hain karincalar ayagima tirmanmislar, saldiri planlarini harekete gecirmislerdi. Isirmaya basladiklarini far eder etmez hemen kuvete kostum ve de ayaklarimi yikadim. Ama iste nafile - coktan isirilmis, o pis karinca zehri de derimin altina gecmisti.

Ve de kasinti ve yanma basladi.. ama ne yanma. Buz koydum, ise yaramadi. Oyle kotu oldum ki Sirro ve Memi beni o gece misafir ettiler. Butun alerji kasinti kremlerine sahip olan sirro bana birkac krem getirdi, bir de claritin verdi ve o gece uyudum..

Sabah yine kasindim, ve de butun gun. Dun gece ise kasinmaktan dogru duzgun uyuyamadim. Bolge bolge kasiniyordum, ancak isirilan yerlerde boyle su toplamis gibi minik su topcuklari olusmustu. cok kasiyinca o topcuklar patliyor ve etrafa iltihapli bir su yayiliyordu..

Bugun gidip yeni ilaclar aldim, bol bol kartizonlu kremler, iltihap kapmasin diye baska kremler, steril sargi bezleri.. su anda ayaklarim sis ve sarili.. Cok aciyor, yaniyor ve kasiniyorlar...

Ama bunlarin hepsi gecici. Dun gece gidip ates karincasi yokedicisi aldim. Bugun de bir kasik dedigi olcu yerine butun tozu gordugum, ates karincasi oldugunu dusundugum her yere boca ettim. Bitkilere zarar vermedigini okuyunca icim rahat bol bol doktum.. Her yer beyaz bir tozla kapli.

Ve de en guzeli, en ufak bir hareket bile yok! Hadi bakalim, kolaysa bi daha isirin. ilac elimde, bekliyorum!

Perşembe, Ağustos 28

Floridamizin firtina sezonu



Ben buraya geldigimden beri bir iki ciddi firtina oldu florida'da, kabul ediyorum.. Ama genelde boyle haberlerde falan abartilan firtinalar hortumlar bizim burda sadece yogun bir yagmur olarak hissediliyor. Gecen Fay'de de boyle oldu, okul falan tatil edildi ama biz pek de etkilenmedik acikcasi.. O kadar korkutmaya calisma, haberler falan, ama olan biten uyuz bi yagmur.

Kiyidakiler gibi etkilenmiyoruz hicbir zaman biz. Gordugum en kotu sey 4 yil once komsumun arabasinin uzerine devrilen palmiye agaciydi, ki o da kotuydu cunku sigortadan parasini alamayacagini biliyorduk..

Ofiste herkesin muhabbeti ayni. Yeni bir tane geliyormus, bir tane daha olusuyormus. Ruzgar hizi suymus, saatteki hareketi su kadar milmis falan filan aman olme essegim olme..

Insanlarin hayatinda gercek dert olmayinca firtina ile gelecek olan birazcik ruzgar ve yagmur bile heyecan katabiliyor.. Gerci sunu da soylemeden gecemicem, burdaki yagmurlar turkiye'ye yagsa mahvoluruz... Her yer sel, camur, trafik kazalari, su baskinlari, okul tatilleri falan, ulkeyi birakip gitmemiz gerekir - hic abartmiyorum.. Florida falan ama en az gunesli gunu kadar da yagmuru var bunun tropik havasindan dolayi!

Sevgili Gustav ve Hanna (olusmakta olan yeni firtinalar), biz sizin kasirga olabilme ihtimalinizi sevdik...

Pazartesi, Ağustos 25

Okul acildi...

Bir an dusunce garip geldi.. 25 yillik hayatimda 22 yillik bir okul yasantim var benim.. Yani 22 yildir surekli bir okula gitme durumu halindeyim. 3 yasinda da istemeye istemeye gidermisim, hala da oyle ya - ama iste sonuna geldim artik..

Bugun universite acildi.. Disarlar oyle kalabalikti ki, araya yaz girince unutuvermisim bu sehrin ne kadar kalabalik oldugunu.. Kucucuk bir sehir oldugu icin gelen binlerce ogrenci sehrin butun duzenini altust ediveriyor.. Karsidan karsiya gecmek bile zorlasmis bir gunde.

Bu ise benim okuldaki son donemim. Aslinda Agustos'ta mezun olucam gibi gozukuyor (her sey yolunda giderse), ama aralikta sevgilimin yanina tasinacagim icin artik pek de ogrenci gibi hissetmeyecegim. Okula gidip gelmeyecegim.. Yani bu donem de benim gercek bir ogrenci olacagim son donem. O kadar doymusum ki ogrencilik hayatina, yani ne bir sevinc ne heyecan.. Okulla ilgili beni tek heyecanlandiran sey zaten kirtasiyeler olmustur, onun icin de zaten ogrenci olmaya gerek yok!

Haydi hayirlisi, su son ogrencilik donemim de bir an once kazasiz belasiz gecsin gitsin...

Perşembe, Ağustos 21

Yarin okullar tatil


hem de kar tatili degil, firtina tatili..
Hmm, ne yapsak ne yapsak

kus grafikleri...




bu aralar photoshop beni cok heyecanlandiriyor.. Internetten sacma sapan resimler bulup onlarda bu yeni kesfettigim efektleri denemek pek keyifli!

Salı, Ağustos 19

mustesem tasarimlar..

bu kartlardan istiyorum!
felix doolittle

ne fay ama

Firtina falan geldigi yok - gunluk guneslik fistik gibi bir hava var disarida.. bu gece gelecek diyorlar, bizi es gecti gelmeyecek diyorlar.. Bu gece gorucez bakalim.

Pazartesi, Ağustos 18

Perşembe, Ağustos 14

Salı, Ağustos 12

takvim


Biraz once yeterlilik sinavlarimin ve sozlu savunmamin tarihlerini aldim. Sozlu savunmanin oldugu gun tezimin ilk uc bolumunu de savunucam.. Buna gore 3 aydan biraz, ama biiiiirazzzzzzz, daha fazla vaktim kaldi. Artik ciddi bir calisma temposuna girmem lazim.


Tez savunmasini donemin ortasindan once yapmazsan mezuniyetin bir sonraki doneme kaliyormus, otomatikman - boyle de bir kelime var yani, kullanmamazlik etmiyim! aslinda sevgilimden hatirlamam gerekirdi, ama iste kisi kendi basina gelince anliyor bazi seylerin ne demek oldugunu, anyayi konyayi ve de hayatin bilimum gerceklerini.

simdiden kendime kolay gelsin diyorum ve de calisma sezonunu baslatiyorum. Hepimize hayirli ugurlu olsun!

bu arada, bunu yazdiktan sonra aklima geldi. Gecen aksam burdaki arkadaslarla ant icmek diye bir olgu vardi diye konustuk. Iste kimler okulda ant ictirmis falan.. Ay cok sacma geldi bu deyis birden. Neyse onun sonunda soyle denmesinin agirligi da simdi simdi dank ediyor bana.

"Ey Büyük ATATÜRK !
Açtığın yolda,
Gösterdiğin hedefe hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım TÜRK varlığına armağan olsun.
Ne mutlu TÜRK'üm Diyene !"

Varligim Turk varligina armagan olsun - mu?.. 7 yasinda minik cocuklar bunu soylerken ne anliyorlar acaba, merak ettim.. ben simdi ne anliyorum?..

Perşembe, Ağustos 7

spam filtrelerinizi acin!

cok ilginc bir sey okudum ve de buraya da yazayim dedim. Benim calistigim fakultedeki eposta sistemine gunde 55.000 ile 60.000 arasinda eposta geliyormus. Ancak bunun %90'i spam'mis. Spam'in Turkcesi ne bilemiyorum. sacma sapan emailler diyelim.

Inanilmaz bir sey. Yani etrafta dolasan epostalarin sadece %10'u gercekten bize gelen epostalar, diger her sey sacma sapan reklamlar, kandirmacalar, aptal aptal bir suru sey ile dolu. Ne buyuk zaman ve enerji kaybi, dusundukce daha cok sinir oluyorum!

Çarşamba, Ağustos 6

tatil sonrasi normale donus

normale donus diyorum cunku 1 ay tatil sonunda doktora ogrencisi oldugunu ve de bir de buun uzerine discilik fakultesinde calistigini hatirlatmasi gerekiyor insanin kendisine.. Bir arkadasim daha bu sorunu yasadigini soyledi - benim arastirma konum neydi ya - diye kalakalmis bir gun. Ya da eline bir kitap alip, ben bunu niye okuyacaktim ki diye hissedebiliyor insan.

Ben de butun cabalarimi eski hayatima yeniden alismaya yogunlastirdim. Kendimi zorlamak icin hocalarimla toplantilar duzenliyorum. size sunu ne zaman yolliyim, bunu ne zaman istersiniz diye gereksiz epostalar gonderiyorum - sirf kendimi zorlayim da bir seyler yapayim diye..

Yavas yavas her sey normale donuyor.. dun is yerinde bir ara vaktim oldu ve tez konumla ilgili birkac kaynak buldum ve de internetten okul kutuphanesinde kitap arastirmasi yaptim. Hatta daha da inanilmazi, aksamin 9'unda usenmedim, kutuphaneye gidip o kitaplari aldim..

Simdi yapmam gereken oturup okumaya baslamak, ki bunun icin galiba biraz daha caba sarfetmem gerekecek.. nerdeyse insanustu bir caba...

Pazar, Ağustos 3

kediye ziyaret





Bu pazar halamlar Italya'da olduklari icin gunu halamlarda kedilerine arkadaslik ederek gecirdik.. O kadar tatliydi ki normalde pek yuz vermeyen kedi - cok keyifliydi onla ugrasmak.. bol bol taradik, sevdik, ilgilendik..

Bir de kahve fali baktik. Benim falimda kedi, Sirro'nunkinde ise Batman cikti - ki ben Batman niye bana cikmadi diye uzuldum :) Dun gece Batman - Kara Sovalye'yi izledik, guzel bir filmdi, ama oyle dunyanin en iyi filmi falan diye de havalara girmeye gerek yok.

neye uzuleyim...

Gece yatmadan hep gazetelere bakarim neler olmus diye, keske bakmasaydim - uykum kacti. Gungoren bombacilari - pislikleri demek daha dogru - yakalanmis, af yasasindan yararlanmaktan bahsediyorlar.. Sizi kim affeder be! diyesim geliyor..
Antalya'daki orman yanginin resimlerine bakamiyorum bile, icim yaniyor..
Konya'da coken ne oldugu belirsiz kuran/kiz yurdu ve ordakileri kimsenin aciklayamamasi olacak is degil - aklim almiyor, zavalli insanciklar..

Turk gazeteleri gazap uzumleri gibi, insan neye uzulecegini sasiriyor, bu ne ya diye kaliyor gece gece..