sobe-leme
Sevgili yok ki beni sobelemis. Ben de dusundum durdum ne yazsam ne yazsam diye, ilginc bir seyler geldi aklima - basliyorum:
1. Ben cok korkagimdir.
Hic de utanmam, hemen soylerim. O yuzden ki korku filmi falan izleyemem hic. En son 6. His filmine gitmistim, bana da iyi bir ders olmustu. Ama cok da merakliyimdir, butun cikan korku filmlerinin hikayelerini gidenlerden sorar ogrenirim - bilmesem olmaz. Bilince en azindan merak giderilir.
Korku filmlerinde beni asil korkutan filmde olanlar degil, boyle seyleri dusunebilen insanlar olmasidir... Bu filmin kendinden cogu zaman daha korkunc gelir bana.
2. Garip guclerim vardir.
Hayatta 2 kere hayalet gordum, hem de tanidigim ve hayatta olmayan insanlarin hayaletleri.. Biri dedemin annesi, bir aksam yemek sofrasindayken biz bir sandalyenin arkasina dayanmis bizi izlerken gordum Fethiye buyuk babaneyi. Ben ondan cok korkardim hayattayken, gercekten cok yasliydi, bizi gorunce dualar okumaya baslardi. Ama oyle bizi izlerken gorunce bir garip hissettim. Allah rahmet eylesin. ikincisi de bir arkadasim. Onu da cok aci bir sekilde kaybettik o kadar cok uzuldum ki sonunda gelip beni bir yoklamasi gerekti. Artik hep guzel anilar var aklimda, sevgiyle aniyorum..
3. Garip guclerim var - 2.
Ben ortaokul ve lise yillari boyunca hep Viyana'ya gitmek istedim. acayip ceken bir seyler vardi. Her tatil, her bayram annemle bir tur ayarlardik, her seferinde de (ve hic sektirmeden) sevgili dedem hasta olur hastaneye yatardi- gidemezdik. Abartmiyorum, 6 kere oldu bu.
Sonunda dedemin kiz kardesine isyan ettim bir gun, ya biz hic gidemiyoruz, sanki dedem ozellikle bizim gidecegimiz zaman hastalaniyor diye. Dedemin kiz kardesi de bana dondu, ay ben de hic gormedim Viyana'yi ama cok istiyorum. Biliyorsun di mi, bizim dedemiz Viyana sefiriydi, omurleri orda gecti diyiverdi. Bir sey beni cekiyordu ama ne oldugnu bir turlu anlayamamistim.. Hala gidemedim :) Kismet.
4. Diplomatik kariyerim.
Aile tarihimizdeki tek diplomat dedemin dedesi degil. Benim de kisa bir diplomatik kariyerim oldu lise 2 ve 3 yillarinda. MUN denen bir sey var, Model United Nations, cocuklar diplomatcilik oynuyorlar, dunya sorunlarina cozum ariyorlar aynen Birlesmis Milletler diliyle kararlar cikariyorlar.
Kisaca buyumus de kuculmus gibi bir sey, ama keyifliydi. Epey bir ulke temsil ettik farkli konferanslarda. Ben Kuveyt'i, Almanya'yi, Azerbeycan'i temsil ettim. Son yilimda da Yunanistan buyukelciligi yaptim. Lahey'deki Birlesmis Milletler binasinin General Council'inda "Prince of Orange" diye adlandirilan, Hollanda Prensi'nin onunde konusma bile yaptim. Simdi yap deseler yapamam, o ayri..
ve 5. Diplomatik ol: Buyuk konusma!
simdi ben TEDliyim. Bu MUN konferanslarina Turkiye'deki bir cok ozel okul katilir: Robert, Uskudar Amerikan, Koc Lisesi falan. Eee butun okullarin arasinda da boyle anlamsiz bir yaris, kiyasiya bir cekisme olurdu. Ben oyle iddiali biri olmadim hic, ama orda beni bile gicik etmislerdi.. Hele de Robertliler.
Demistim ki kendi kendime, "ya ben hayatta bir Robertli ile birlikte olmam! Ne hasta ruhlu insanlarmis" Buyuk konusma lafi burda devreye giriyor, simdi bir Robertli ile evlenme planlari yapiyorum:)
Iste benden bu kadar.. Sevgili imparatorice ile benim Robertli cevap verir mi ki acaba?.. Hadi bakalim, bu da gizli sobe..
3 yorum:
e boyle de sobelenmez ki! onum arkam sagim solum saklanmayana 5 sey soracam.
:):) cok ilginc gercekten de, 5 i de ilginc, ama viyana hikayesi ve robert'li es konusu cidden enteresan, pekii bi sorun olacak, deden hayatta mi acaba?? Gidersen gunun birinde ne hissedeceksin merak ettim acikcasi.?
dedem hayatta.. Valla Viyana konusunda, bakalim bir gidebilirsem gorucem :)
Hala firsat olmadi ama mutlaka..
Robertli hikayesi dusundukce beni de gulduruyor..
Yorum Gönder