Tatil anlayışı denize girmek, deniz kokusunu içine çekmek olan bir insansanız benim gibi, tatil yapmış olsanız bile denize girmediyseniz hiçbir şey tatil gibi gelmez. Chicagoda gezmek çok güzeldi, kuzenlerimle, halamla vakit geçirdim ama yani şöyle bir deniz kenarında yayılmadım. Mısırcıdan süt darı, midyeciden midye yemedim. Kumru yiyemedim. Sabah geç kalkıp gece geç yatamadım.. Kumdan ayaklarım yanmadı. Denize girip de bir anda atlamak yerine yavaş yavaş yürüyüp gittikçe daha çok ıslanarak ürpermedim...
Ne bileyim işte - normalde her yaz yaptığım şeyleri yapamadığımdan mıdır nedir - bu yaz bana eksik geldi. Çalışmak böyle birşey. Eskisi gibi tüm yazı deniz kenarında geçiremiyorum. Bir de biz büyüdükçe plan yapmak daha da zorlaşıyor. Herkesin hayatında ayrı bir koşuşturmaca, ayrı bir program..
Neyseki en azından 2 tane biletim kesin. Eylül'ün son haftası 4 gün Bodrumdayım. Ekim'in ilk iki haftası da Antalya'da. Tarihler özenle seçildi ki çocuklar okullarında olsun, animatörler emekli olmuş olsun, sahller daha boş, daha sakin olsun! Datça'ya davetliyim, Bodrum'a davetliyim, Çandrlı'ya davetliyim.. Çok da gitmek istiyorum, ama ayarlayabilecek miyim, kim bilir!
Ama en azından Agustos'ta da bir haftasonu için bile olsa Çeşme'ye gidebilirsem benden mutlusu olmayacak sanırım..
Ah yaz, keşke hiç bitmesen!!! Daha geçen ay kaldırabildiğim o botları, çizmeleri, paltoları uzun bir süre görmek istemiyorum.