Çarşamba, Haziran 16

sex and the city II

Dun aksam kızlarla gittik filme. Deli Ankara trafiğinde zar zor yetiştik. Film her zamanki gibi eğlenceliydi. Hayatında daha fazla parıltı isteyen bir Carrie vardı karşımızda, diğer kadınlar aynı gibiydi. Miranda biraz daha akıllanmış gibiyidi, o kadar. Parıltıyı kim istemez diye düşündüm...

Sonra o çılgın Abu Dabi sahneleri başladı. Fazla iyi bir resim çıkıyordu karşımıza, sonra da ağır bir eleştiri bombası başladı zaten hemen ardından.. Orta doğu yarıda kesilmiş bir rüya gibi bizim dörtlünün hayatının üzerine çöktü. Çok fazla stereotypical sahne vardı. Oralarda hepimiz yorulduk ve daraldık.

Neyse, sonunda yine her şey eski haline döndü. Problemler çözüldü. Bizim dörtlü gerçekten de yaşlanmıştı artık biraz. Dekolteler bozuk, yüzlerde o kadar gerilmeye rağmen yine de derin çizgiler.. Ama düşündüm de, bir de bize bakın. 10 yıl önce diziyi izlerkenki halimizi düşünüyorum da hepimizin, aslında aynı ordaki karakterler gibiyiz biz de, biraz daha yaşlı, biraz daha olgun ve biraz daha hayatta ne istediği belli olan kadınlar.

Öyle düşününce yaşlanmak bile kulağa o kadar kötü gelmiyor :)

2 yorum:

LeyL@ dedi ki...

Selam!
Okudugum diger "olumlu" yorumlara benziyor seninki :) :)

emelo dedi ki...

Selam Leyla! Yani olumsuz bir şey yazacak kadar da kötü değildi film.. Anlamadım ki insanlar nasıl beklentilerle gidiyorlar filme....