Çarşamba, Ekim 23

ruya

Epeydir buraya gördüğüm rüyaları yazmıyorum. Aslında yazacak kadar da hatırlayamıyorum sanırım rüyaları ama bu seferki çok net bir şekilde aklımda kalınca yazayım bari dedim.

Ev bakıyoruz sanırım. Rüyanın başında farklı evlerde de oluyoruz ama en sonunda bir eve giriyoruz ve bu ev bir sanat galerisi gibi. Hem mimari açıdan çok farklı, hem de içerisindeki mobilyalar, resimler, heykeller.. Acayip bir yer. Orayı alıyoruz. Ev aslında kocaman ama kapısı kapanan 2 odası var sadece ve bu bana biraz dert oluyor.. Neyse bir tek bu dert olmuyor. Evi alıyoruz. Sonra dışına bir çıkıyoruz ev tam bir parkın ortasında. Yani Seğmenler parkının ortasında bir ev almak gibi. Etrafında çit falan hiçbir şey yok. Evin etrafı insan dolu. Çok huzursuz oluyorum, bu ne böyle izin alalım çit yapalım evimizin içine girecekler nerdeyse diye huysuzlanıyorum..

Sonra evin önünde deniz ya da bir göl var. 2 karton kutuyla birlikte denize giriyoruz - kutular boş - ve karşıdaki minik bi adaya doğru yüzmeye başlıyoruz.. Sudayken bir anda panik oluyorum nasıl yüzeceğiz diye. Neyse bir şekilde yüzüp adaya çıkıyoruz ve adada tarihi kalıntılar var.  Ve de sanki Viyana'da gezdiğimiz Efes müzesindeki Efes şehir planının benzeri var. Sonra oraları biraz gezip en kötü kanoyla döneriz diye düşünüyorum.. Kutuları suyun ortasında çoktan bırakmışız zaten. Böyle yani acayip garip, anlamsız bir rüya..

Resim Viyana'dan, Sisi'nin Hermes Villa'nın önü..  Ah Sisi ah.. Bir sen bir de Diana..

Hiç yorum yok: