Son yazdığım yazıdan sonra Bruksel'e gidip dondum, iş yerinde bir sürü iş hallettim ve hayat hızla devam etti. Yazın gelmesi ile günler daha mı kolay, daha mı zor geçiyor anlamadım. Emin olduğum tek şey işten çıkıp eve gitmek istemiyorum artık, hep dışarlarda olasım var, ve spora gittiğimde artık daha fazla terliyorum. Klima var tabi ki, ama sevgili anne kuzusu spor arkadaşlarım klimadan ve ceryandan etkilendikleri için bazen bu gibi nimetlerden faydalanamıyoruz.
İlerde çocuğum olunca bir şort, bir t-shirt, çorapsız, terliksiz yetiştiricem. Küçüklükten soğuğa alıştırıcam. Böylece ilerde spor yaparken terleyip de ceryandan etkilenme gibi bir sorunu kalmayacak... Bazen kendime şaşıyorum, ne kadar küçük şeylere nasıl da bir anda böyle sinirlenebiliyorum diye...
Mesela pazar günü Brüksel dönüşü. Zaten iğrenç şekilde tıka basa dolu bir uçaktan inip Ankara'da pasaport kontrolu sırasındaydım. 2 kişinin acil olarak başka uçağı yakalaması gerektiği için sıramı verdim. Benim de çok başıma geliyor bu acele işleri, anlıyorum. Sonra çocuklu bir kadını önüme geçirdim. Sıra çok yavaş ilerliyor falan zaten sinirliyim derken, bir kadın, sıranın içinden içinden önüme geçmeye çalıştı. Yani dış taraftan geçip izin falan da istemiyor. Sıra da tam bana gelmiş, bir sonraki kişi benim.
İşte o anda benim iplerim öyle bir koptu ki.. Yani böyle kopmak görülmemiştir. Zaten sinirliydim, bütün sinirimi o kadından çıkardım. İlk önce, hanımefendi siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz dedim.. Burda sıra var, bakın hepimiz sırada bekliyoruz. siz sırayı görmüyor musunuz dedim? Bakın tanıştırayım, sira - teyze, teyze-sıra diye ellerimle teyzeyi sıra ile tanıştırdım. Biz aptal mıyız böyle sıraya girmiş bekliyoruz, siz nasıl öyle öne geçebileceğinizi sandınız dedim..
Kadın ağzı açık bana bakıyor. Teyze diyorum ama o kadar yaşlı değil, ay hatta hiç yaşlı değil, 45 yaşında falandır maksimum. Neyse, bu böyle şaşırdı falan, ne kadar terbiyesizsiniz diyebildi. Eh işte o an ben başladım. Terbiye, saygı, medeniyet... En son kadına, siz saygılıysanız ben çok saygısızım, evet ben çok saygısızım diye bağırıyordum.. İşin kötüsü, kadın öyle bir dondu kaldı ki en son arkamdaki adam, hanımefendi benim önüme geçebilirsiniz buyrun dedi. Teyze arkama geçti.
Hah, şimdi ne değişti diye düşünebiliriz. Belki öyle kalıcı bir değişim yaratmadım. Ama etraftakilerden sıranın önüne geçmeye çalışan olduğunu sanmıyorum bir daha. Bir de belki o teyze dediğim medeniyetsiz kadın, bir daha sıranın önüne falan geçmeye kalkmadan önce 2 kere düşünür.. Böyle tek tek tek tek bunlara öğreteceksin çünkü, başka yolu yok.
Bir yerde okumuştum. Çindekiler de bizdekiler gibiymiş. sıra mıra hikaye, öyle bir kültür yok. Ama olimpiyatlar da başlayacak. Devlet demiş ki bu işe bir kontrol lazım. İnsanlara sıraya girme kültürünü öğretmeliyiz. Polisler yollarda, sokaklarda, alışveriş merkezlerinde insanları sıraya sokmuşlar. Düşünsenize, eve gideceksiniz, polis sizi durduruyor ve diyor ki, sıraya gir şurda. Böyle binlerce kişilik sıralar yapmışlar.. İnsanlar sıraya girmeyi öğrenmiş, zorla.. Zaten genelde insanlar zorlanmadıklarında bir şeyi öğrenemiyorlar.. Bakınız doktora yeterlilik sınavı, oturup eşşekler gibi çalışıyorsun, zorla. Zaten bunun üstüne başka örnek vermeme gerek kalmadı herhalde.
Ha bu iyi bir şey mi. Hayır, iğrenç bir şey. Ama sen sıraya girerken yanından bir medeniyetsiz yaratığın elini kolunu sallayıp geçmesi daha iğrenç bir şey bence. O yüzden o kadar da garipseyemiyorum bu davranışı. hatta belki bizde de lazım böyle bir toplumsal terbiye. Çok da fazla bir şey istemiyorum ya, sadece sıraya girmeyi öğrensinler şimdilik, diğer sorunlar yavaş yavaş..
Biraz sinirli bir yazı oldu. İstemeden öyle çıkıverdi. Aslında çok keyifli bir gün. Akşam kız arkadaşlarımla Sex and the City'nin filmine gidiyoruz. Öncesinde de güzel bir yemek. Ama sinemaya girerken sırayı bozan olursa olay çıkarırım, hiç acımam valla :)