Pazartesi, Mayıs 31

yaz saatleri

Bizim ofis Haziran başı ile Ekim sonu arasında yaz saati uygulamasına geçiyor. Bu şu demek: artık sabah 9:30'da gelmek yerine 8:30'da gelicez. Akşam 5:30'da çıkmak yerine 6'da çıkıcaz.. E ne anladık bundan - daha çok çalışmak mı demek yaz saati diyenlere de iyi haberi veriyorum, cumaları öğlen 12'den sonra paydos!

İşte ben yaz saati diye buna derim. Yaz saatimiz hayırlı olsun..

Pazar, Mayıs 30

uzun bir aradan sonra - antalya anilari

Tamam tamam, herkese isyan edip sonra ben ortadan kayboldum ama 4 gunlugune antalyadaydik ofis olarak, onun oncesinde de buyuk bir projemizin kapanisi vardi derken hic yazacak firsatim olmadi. antalya'dayken cep telefonumdan bir seyler yazarim diye dusunmustum, ama hicbir yerde (kaldigimiz otel dahil) internet yoktu. Ben bu zamanda boyle bir seyi kabul edemiyorum. Ama neyse, belli ki benim kabul ettigim seyler pek gecerli degil.

Antalya'da kale icersinde ufak bir butik otelde kalacagimizi ogrenince ofiste isyan edenler olmustu, bari deniz kenarinda bir yerde kalsaydik diye. ancak oraya gidince anladim ki iyiki de orda kalmisiz. Hem yakinda denize girilecek cok sirin minik koylar kesfettik, hem de kale icinde oldugumuz icin bol bol gezdik. Kaleyi artik karisi karisina biliyoruz diyebilirim. Deniz kenarinda buyuk bir otelde kalsaydik asla o havayi yakalayamazdik..

Sansimiza hava ilk iki gun biraz pusluydu, ama sonradan cok guzel oldu. Ilk gun ogleden sonra otele vardik. ilk is herkes esyalarini birakti be denize gittik. Ben internetten otele yakin bir beach club oldugunu okumustum. herkesi pesime taktim ve orayi bulduk. Falezlerden asagi iniyorsun, ve kayalarin uzerine kurduklari bir platformadan denize giriyorsun. Aksam 6:30'a kadar orada vakit gecirdik. Gece de sokak sokak kaleicini kesfettik.

ikinci gun ofisce tekne turuna ciktik. O tur da 5 saat falan surdu. Once sican adasinin orda durduk, sonra da ileride bir koyda denize girdik. Falezlerinden dolayi antalya bana boyle sanki filipinlerde yuzuyormusum hissi verdi. Acayip enteresan olusumlarin yaninda yuzduk, magaralara girdik.

Ucuncu gun team building aktiviteleri vardi. Kultur turu-plaj, paintball ve rafting diye 3 gruba ayrildik. Rafting ekibi - 8 kisi - koprulu kanyona gitmek uzere yola ciktik. Antalya ya uzakligin 80 kilometre olmasi ve bu yolun son 30 kilometresinin cok virajli olmasindan dolayi tam kotu bir karar mi verdim ne diye dusunurken oraya varip da kanyona girince en iyi aktiviteyi sectigimizi anlamistim. O kadar guzel bir sey ki su uzerinde olmak, oralara herkes hayatinda bir kere gitmeli!

Son gun de 12 gibi donduk. sabah kisa bir yuruyus yaptiktan sonra. Aslinda planimiz erken kalkip yuzmekti, ama yeteri kadar erken kalkamadigimiz icin yuzemedik. Ofisle tatil nasil olur ki diye suphelerim vardi, ama cok keyifli oluyormus. Gercekten de insanlarin birbirine biraz daha yaklastigini hissettim. Bir de buyuk bir proje bitiminde gerilen iliskiler orda bir gevseme firsati buldu. simdi ofis olarak 3 yillik yeni bir projeye basliyoruz. Ve baslamadan once herkesin desarj olmasi bence herkes icin cok iyi olacak..

bundan sonra burdayim. Daha cok yazacagim artik, soz :)

Cuma, Mayıs 21

Herkesi bloglarıyla daha çok ilgilenmeye davet ediyorum!

Yani tamam ben de öyle her gün yazılar yazan, resimler ekleyen biri değilim ama yani şu aralar blog dünyası tam bir duraklama dönemiyor yaşıyor. Tatil desem değil, havalar güzel desem - hayır berbat.. Anlamadım gitti, kimse bloguna bir şey yazmıyor ve ben iş yerinde yoğun anları atlatıp bana gelen tüm istekleri başarıyla tamamlayıp geri püskürttükten sonra şöyle bir kafamı dağıtayım diye takip ettiğim bloglara baktığımda kimsenin yeni bir şey yazmadığı gerçeği ile acı bir yüzleşme yaşıyorum...

Yani öyle çok uzun bol resimli yazılar peşinde de değilim. Kısacık bir cümleye bile tavım. Ama yok..

Neyse, bari ben anlatayım. Bugün öğlen Atatürk Orman Çiftliğine gittik ofisten insanlarla. Kokoreç yedik, üzerine AOÇ dondurması, üzerine çay.. Sonra ofise döndüğümde ofis inanılmaz bir hal almıştı - herkes deli gibi bir şeyler yetiştirmeye çalışıyordu. Ben de havaya girdim hemen, yapacaklarımı yaptım, başkalarına yardım ettim.

Akşam Azralarla, Ardalarla Akdeniz Akdeniz programı yapmıştık. Arda'nın babası rahatsızlandığı için iptal. Bakalım, şimdilik cuma akşamım boş. Kendimi boşlukta hissediyorum o yüzden biraz - genelde cumaları salıdan falan doldurduğum için :)Şimdi de canım sushi istiyor. Belki babamı ikna edebilirim.. Eee, tilkinin dolaşıp döneceği yer kürkçü dükkanı demişler, boşuna dememişler...

Tilki resmi: http://www.harikasozler.net/img6113.htm

Perşembe, Mayıs 20

gençlik

Genclik yeni bir hayati goze almaktir*

Can Dündar'ın dünki gazete yazısının başlığı.

keyifsiz..

Niye bilmiyorum ama bugun boyle uyuz bir gun. Sabah gec uyandım. Sacım bir turlu istediğim gibi olmadı. Hava serin biraz- ne giyeceğime karar veremedim. Epey önceden aldığım çok enteresan bir etek vardı, onu giydim. Ama askıda o kadar guzel duran etek ustumde yavan durdu. O etegin ustune giydiğim siyah t-shirt ve hırka istediğim etkiyi yaratmadı. Uzerimi değiştireyim dedim, hem geç kaldığım - hem de o anda bir alternatif yaratamadığım için değiştirmedim.

Aayyy.. için daralmış durumda bugun. Havadan mıdır, ayın konumundan mıdır, hala cuma olmamış olmasından mıdır, 19 mayısta tatil olmamamızdan mıdır - kendimi haksızlıga ugramış gibi hissediyorum bugun. Ofisteyim ama hiç içimden gelmiyor iş yapmak. Hatta ekrana bakmak bile istemiyorum. Onumde gazeteler var, onlara da bakasım yok..

Neyse, herkesin içini daraltmadan gidiyorum ben. Herkese iyi perşembeler..
Hmm şimdi aklıma geldi, bugun persembe - akşama aşk-ı memnu var. En azından buna sevinebilirim :)

Salı, Mayıs 18

haftaya carsambadan cumartesiye


burdayım! Ay bir an once o uçağa binebilsem.. Tamam iş için olacak ama olsun, öğledensonraları bizimdir..

www.alppasa.com

kısa kısa yaz tatillleri

Bu yıl işe başladığım için yaz tatili programlarını da biraz cekinceli, ufak ufak, 2-3 gün alaraktan, inci dizerekten ayarlamaya çalışıyorum. Haziran ayında 5 gun Bruksel, temmuzda 4,5 gün Bodrum ve urla. Bu tatiller bana yetiyor mu - tabi ki hayır. Ama işte, idare ediyorum.

Gerçi en büyük isteğim, idare edemem, idare edemem diye Yaman gibi isyanlar yaşamak :)Ama yapamıyorum. Büyük olmak böyle bir şey olsa gerek.

Pazartesi, Mayıs 17

cep telefonu - beyin kanseri

Gunde 30 dakikadan fazla cep telefonu ile konuşmanın beyin tümörü ve kanserine yol açtığı yapılan araştırmalarla ortaya çıkmış - bugün bütün gazetelerde var bu haber.

Bu acı gerçeği soğukkanlılıkla karşıladığımı düşünüyorum. Kendimi beyin kanseri teşhisi ile hastaneye yatırmayı planlıyorum... Hepimize geçmişler olsun!

Salı, Mayıs 4

Yeni Penti Coraplarım - yaz 2010

Bu çorapları çorapçıda begenip aldım, ama ne kadar dikkat çekeceklerini hesap edememişim.. Bugün işe giydim ve herkes çok begendi. Ben hala biraz fazla iddialı buluyorum, ama gözüm alışır herhalde. Penti'nin çok güzel çorapları var bu sezon, ben bütün kış kalın siyah çoraplar giydikten sonra onlara daha fazla dayanamayacağıma karar vermiştim - bakalım bunlara ne kadar dayanabileceğim - giymesi benim için tam bir işkence çünkü!

Bir de yeni orkidemin resmini buraya eklemek istiyordum ne zamandır, ofisten arkadaşım birlikte resmimizi çekince bu isteğim de gerçek oldu. Orkidemin ismi benekli. Yanındaki kaktüsümün adı da tüylü. İyi bir ikili olduklarını düşünüyorum... Benekli çok güzel olsa da bütün dikkati tüylü çekiyor :)

Pazartesi, Mayıs 3

Ankara CerModern



Ben daha önce gidememiştim, Cuma günü bir toplantımız oldu orada, o sayede gezebildim. Çok hoşuma gitti müze, Divan pastanesi de açılmış - resimlere bakıp sonra birşeyler yenip içilebilir. Haftasonu için güzel bir plan olabilir.

Müzenin yerini anlatmam zor, tren garının arkası gibi diyebilirim. Oralara gidince tabelalar sayesinde kolayca bulabilirsiniz.. Mutlaka gidip görün.