Pazar, Nisan 8

guzel haftasonu

Uzun zamandir bu kadar keyifli bir haftasonu yasamamistim - uzun suredir hissetmedigim kadar rahat ve keyifli hissediyorum bu haftasonu, hele de gecen haftasonu ile kiyasladikca..

Islerin cogunu hallettim, bu hafta icinde yapilacaklar var, ama iste rahat ve keyifli bir haftasonu ile enerji topladim resmen..

Cuma isten cikip baska bir is gorusmesine gittim, burda en sevdigim restoranin PR islerini yapicam, onlar icin bir bulten hazirlicam, her seyden ben sorumlu olucam falan - cok guzel deneyim olucak ve bol bol da bedava sushi!! Ilk olarak keyfim o anda duzelmeye basladi..

Sonra Cuma aksami burda en sevdigim pizzaciya gittik 10 kisilik bir grup halinde, inanilmayacak bir performans sergiledik ve 4 (yaziyla DORT) extra-large pizza yedik.. Nasil oldu ben de bilmiyorum, ama cok acayip sogugun da etkisi vardi istahimizin bu kadar artmasiyla - ben dislerim soguktan titrerken birbirine carpmasin diye yiyordum valla :)

Ordan ciktik ve isinmak icin starbuck'a sigindik.. O arada kalabaliklasmaya devam ettik, sohbet koyulasti falan derken bizim Salsa'ya gitme vaktimiz geldi. Sevgili dostumuz Ece hepimizin ismini yazdirdigi icin hic para mara odemeden belese girdik.. Salsayi fena unutmusuz ama biz de kalabalikligimizdan yararlanarak kendi dans akimimizi baslattik.. Hafif ankara havasi, hafif gobek havasi, hafif sibel can karisimi bir dans ile ordakileri epey bir sasirttik.. Hele de ece'nin gidip DJ'den sarkilar istemesiyle iyice costuk.. Ama erken yorulduk - tabi bunyeler alisik degil ve salsa gecesini salasacilara birakip ciktik 12 gibi..








Cumartesi de Sevgili dostum Gogce ile Japon festivaline gittik. Pek guzeldi o da, cok ilginc bizim mehter marsina benzeyen boyle davullarla yapilan bir muzik gosterisi izledik. Kendi isimlerimizi japonca yazdirdik bookmarklarin ustune, cay seromonisini izledik.. Etrafda bir festival havasi vardi, millet cocuklarini giydirip gelmis, kimisinin ustunde minik kimonolar.. Baya keyifliydi - Japon kulturu hakkaten cok ilginc, daha cok ogrenmek lazim. O cay gosterisini soyle daha isinin ehli birinden izlemeyi isterim acikcasi.

sonra ordan ciktik ve de ece, ben ve gogce cocuklari parka goturur gibi arabalari yikatmaya goturduk.. sonra da yolun kenarindaki cimlere oturup sohbete basladik.. O bizim arabalar yikandi, silindi, cilalandi, hatta gogcecigimin arabasi double time yikandi.. Bize yetmedi sohbet, kelktik burda yeni acilan bir kahveci var - oraya gittik..

Pek guzel bir yer, dekorasyonuna bayildik. Herkes ders calisiyordu ama biz bu ne be - ders calisanlar kutuphaneye gitsin diye Turkce bagira cagira konusup etraftaki herkesleri kacirdik, pek keyifliydi.. O kadar calismasi gereken evinde otursun kardesim, kafeler tek basina ders calismak icin degil grup halinde sohbet etmek icindir - begenmiyorsaniz gelmeyin diye protestomuzu cektik!

Sonra da biraz daha gezdikten sonra Ece ile okulda bedava gosterilecek Dreamgirls filmini izlemek icin asiri hiz ve ceza alma risklerine ragmen okula yetistik, bir geldik - film yok, ariz olmus. Hay be deyip sansimiza kustuk, hevesimiz kursagimizda kaldi ve geri donduk evlere.. Bedava ile ilgili guzel bir deyim vardi, bedava as mi, bedava mal mi neydi - hatirlayamadim - hah iste tam oyle oldu :)

Evlere dagildik, ama ben cumartesi cumartesi erkenden evde duramadim, butun donem isteyip de gidemedigim spora gittim, 1 saatten fazla kaldim sporda: eliptical, bisiklet ve de kurek cektim modern sabahlar dinlerken.. Kendi kendime yuksek sesle falan gulerek.. Cumartesi gecesi spor salonuna gitmek pek sukse yapacak bir sey degil herhalde sosyal acidan, ama bostu ve pek keyifliydi.. Iyiki gitmisim..

Hiç yorum yok: