Pazartesi, Kasım 9

Son

Son hafta
Son listeler - ohhh
Son temizlik
Son hazırlıklar....

Hem heyecan var hem de hüzün. Yolumuz açık olsun...

Salı, Temmuz 14

Yekta Bey'in ardından...

Yıldız Dedemin ardından çok güzel bir yazı yazmıştım... Hala arada açıp okuyorum gözlerim buğulanarak..


Geçen hafta - 4 Temmuz akşamı - Yekta Dedemi kaybettik. Onun arkasından yazacak çok şey var aslında ama oturup yazmak içimden gelmiyor. Yekta Bey benim dedemdi - ama onun dışında da hayattaki en iyi anlaştığım en yakın arkadaşım diyebileceğim insanlardan biriydi.

Dedesiyle bayramdan bayrama ya da ayda bir falan konuşan ve onu huysuz bir yaşlı olarak gören biri bu yazdığımı anlayamadan okuyacak ve aralarında 60 yaş olan 2 insanın nasıl çok yakın arkadaş olabileceklerini hiçbir zaman bilemeyecektir.

Her gün telefonla konuştuğum, her şeyi paylaşabildiğim ve koşu yarışında beni tek geçebilen insan olan Yekta Bey, sen benim bir nevi ruh eşimdin. Evet belki bana göre çok daha aksi ve köşeliydin ama o köşeler bana hiç batmadı- tersine hep hoşuma gitti ve bence sana herkesin de takdir ettiği bir karakter kattı.

Birlikte 32 yılımız oldu. Çoğu neredeyse her gün görüşüp konuşarak. Son günlerin dışında birlikte geçen her günümüz, seni tanıdığım ve de üstüne dedem olduğun için çok şanslıyım ve mutluyum.

Her zaman kafamın ve kalbimin köşesinde bir Yekta Bey olarak kalacaksın. O atmaya kıyamadığın ıvır zıvır bir çok minik eşyan ile birlikte...

Pazartesi, Haziran 29

Yine Ankara'da yaz..

Bazı acımasız okuyucular sıkıcı bulsalar da aslında hayatım çok renkli ve hızlı bir şekilde akıp gidiyor ama maalesef buraya yazacak zamanı veya motivasyonu bulmakta zorlanıyorum.. Bakalım yaz geldi - belki daha hevesli olurum.

O en son resmini eklediğim ananasların 2si de çürüdü. Ben de bir daha deneyecek motivasyonu bulamadım. Ama şu anda 2 tane mango ağacım var - yani üretim son hız devam. Resimlerini çekip buraya ekleyeyim bir ara..

Bu yaz kısa bir tatil yaptım aslında. Bodrum'u en sevdiğim halinde gördüm 10 gün boyunca, dinlendim, yüzdüm, her yerde rahatça gezdik.. Okullar bile kapanmamıştı ve her yer huzurluydu. Herhalde ağustos sonuna kadar da bir daha gitmeyiz - bilmiyorum.. Geçen yaz babanım ameliyatı ve babaannemin vefatı nedeniyle Ankara'da kalmıştık. Bu yaz da dedemin sağlığı iyice kötüledi ve durumu ağırlaştı diye yine burdayız.. Umarım daha iyi olur, daha iyi hisseder. Onu bu halde görmek bize sadece acı veriyor maalesef.

Ankara'da olmanın iyi yanları da var tabi. Bir kere iş açısından çok verimli bir yaz geçiriyorum. 5 makaleyi bitirdik, 2sinden de kabul aldık. Rekora doğru koşuyoruz :) TUBITAK projemizi sonlandırdık, raporumuzu tamamladık ve teslim ettik. Diğer 2 projem üzerinde çalışmaya bol bol zamanım olacak ve umuyorum ki Nisan ayında gireceğim Doçentlik sınavı için de güzel bir çalışma altyapısı oluşturabileceğim Ankara'nın bu soğuk yazında.

Önemli değişiklikler ve beklentilerle dolu bir Temmuz ve Ağustos ayı beni bekliyor. Spor konusunda da minik hedeflerim var. Sistemli bir şekilde çalışmayı hedefliyorum. Umuyorum ve tahmin ediyorum ki ben yaz tatilini artık seneye yapacağım.

Herkese iyi tatiller, ve de güzel ve verimli bir yaz diliyorum. 

Salı, Mart 17

Çok hoşuma giden bir karşılaşma

Geçen gün Migrostan ananas sapları alıyordum, büyük ananas yetiştirme planım için. Ananasın yapraklı kısmını alıyorsun, şöyle alttan 3 cm lik bir kısımdaki yaprakları dikkatlice yoluyorsun ve suya koyuyorsun. 1 ay sonra falan kök salmaya başlamış oluyor. 1 yıl sonra da çiçek vermesi tahmin ediliyor. Tabi daha önceden çürütmüşlüğüm de var o nedenle sadece bir test aşamasındayım şimdilik...


Neyse Migrosta ben ananas sapları alırken iki hanım yanıma geldiler ve ne için aldığımı sordular. Ben de ananas yetiştirme planlarımı anlattım. Sonra hanımlardan biri, sizin adınız Emel mi, diye sordu bana. Meğerse beni blogdan ve Instagram'dan takip ediyormuş. Hatta sayemde orkideleri çok iyi durumdaymış, çok mutlu oldum.

Ne güzel böyle uzaktan da olsa birilerinin hayatlarına dokunmak ve bir şekilde fayda sağlamak...Bir de mango yetiştirme projem var halihazırda devam eden. Onun da resimlerini paylaşırım...

Perşembe, Mart 12

Karanlık bir gün

Günlerdir neredeyse 20 derece ve güneşli havaya fazlasıyla alışmış olan bünyem bir anda dışarıyı böyle gri ve yağmurlu görünce suratım asıldı sabah sabah. Neyse, acil olarak bitirmemiz gereken bir paper için gelen düzeltmelerimiz var ve onu bitirmek konusunda günlerdir çektiğim isteksizlik kendini çalışma ve şu işi bir an önce bitirip aklımdan ve listelerimden çıkarma hevesi veriyor bana.

Hadi yağmurlu ve kasvetli hava. Sana şöyle 2 hafta falan ihtiyacım var epey - sonra istediğin kadar güneşli olabilirsin.

Bu hafta da neredeyse bitiyor. Yapılacak işler haneme büyük bir çentik atmadan bitmeyeceksin hafta!

Pazartesi, Şubat 23

Bugün Babanemin doğum günü

İlk defa kutlamayacağız. Ya da onsuz kutlayacağız. Seni seviyoruz Babanecim, her an anıyoruz.

Pazartesi, Şubat 16

Kalbimiz yanıyor Özgecan


Haberini okuduktan beridir ki hepimiz huzursuzuz. Kimsenin tadı tuzu kalmadı. İçimiz yandı. Senin yaşadığın acılar, ailenin dayanmak zorunda bırakıldığı acı ve çaresizlik.. Hepimizin içinde yine adalet falan yerini bulmayacak yönündeki güvensizlik, umutsuzluk..

Bugün simsiyah giyiniyoruz. Senin yasını tutuyoruz kendimizce. Sen ne ilksin ne de son. Ne çocukların başına neler geldi bu ülkede. 2 yaşında bebekler, 11 yaşında kız çocukları, ne kadınlar ne kadınlar..

O Kadın bile demekten utanıp da bayan dedikleri kadınlar! Bütün bu düzeni kuran ve sürdüren kadın, erkek, çocuk herkese bela okuyorum. Allah hepinizin belasını versin! 6 yaşında çocukla evlenilebilir diyen, adet gördükten sonra bir kız kadın olmuştur evlenebilir diyen, ama çok küçüktü çok etkilenmemiştir diyen, açık giyinmeseydi, gülmeseydi, tek başına ne işi vardı diyen... Ben yazmaktan yoruldum! Allah topunuzun belasını versin. Hem bu dünyada, hem de sizin o çok heyecanla beklediğiniz bütün yatırımını oraya yaptığınız öbür dünyada! Her yerde her gün belanızı versin, hiçbir işiniz yolunda gitmesin, elinizi neye atsanız kurusun, sonunuz o kadınlara yapılanlardan kat kat beter olsun! Yazıyorum yazıyorum içim ferahlamıyor...

Kadın ile erkek eşit değildir diyen, kadının yeri evidir diyen, kadın başına ne işi vardı diyen, kadının görevi çocuk doğurmaktır diyen, tecavüze uğrayıp hamile kalırsa kadın ölsün bebek niye ölsün ki diyen, bebeğe gerekirse devlet bakar diyen, o pislik hafifletici nedenleri utanmadan sayan tüm bu pisliklerin de Allah belasını versin. Ananızdan - o kendisi de kadın olan ananızdan - emdiğiniz süt her gün, her gece burnunuzdan gelsin.

Yetmez ama, size en azından bu müstahaktır! Beddua sahibine döner derler, valla bu durumda o kadar haklıyım ki ilahe adalete güveniyorum. 

Cuma, Şubat 13

yarın sevgliler günü

ama benim için TOEFL günü. Umuyorum ki hayatımın son TOEFL sınavına giriyorumdur - ve de bir daha girmem gerekmez..

Ben de sevgililer gününe hazırım, hem de pembe ve mor ve de bu da yetmezmiş gibi kalpli bir diş fırçasıyla!

Herkese bol kırmızı güllü, pembe kalpli vıcık vıcık bir gün dilerim...

Perşembe, Şubat 12

Yeni dönem ve deadlinelar...

Yeni dönem başladı, derslere ben bile alışamadım daha öğrenciler ne yapsın. 2. haftamız bitiyor. Arada 1 hafta tatlimiz var, son hafta da ben Atina'ya konferansa gidiyorum falan derken 2,5 ay falan kalıyor her şeyin yetişmesi için. Neyse, her dönem her şey yetişiyor nasılsa..

Bu dönem bizim için biraz ekstra yoğun çünkü yeni ve çok daha büyük bir TUBITAK projesi hazırlıyoruz. Proje taslağı nerdeyse tamamlanmış bir halde. Bütçe, referanslar, son düzeltmeler kaldı.
Hadi hayırlısı diye yollayacağız projemizi..

Bir paperımız için de revision gelmişti. Projeyi teslim eder etmez sırada o var. Hatta altyapı çalışmaları ve ekstra okumalar yapıldı bile. Oturup yazmak ve düzeltmeleri yansıtmak kalıyor.

Benim yurtdışından bir research grant'im daha var. Onun veri toplaması tamamlandı, kodlama sırası geldi. Bir lisans öğrencim bana bu konuda yardım edecek ve onunla kodlamayı yapacağız. E tabi analizler, raporlamalar, yazmalar çizmeler kalıyor geriye..

Sonra Atina'daki konferans için yazacağımız paper var. Onun da araştırmaları ve literatürü tamam gibi - ama oturup yazmak kalıyor işte :) Deadline 9 Nisan

Şu anda yürüttüğümüz TUBITAK proje'sinin final raporu var - ve tüm paperwork.. Deadline 15 Nisan

Doçentlik için başvuracağım bu dönem - onun da başvuru süresi 15-30 Nisan arası olacak muhtemelen. Bir milyon paperwork. Şimdiden dosyamı ve gerekli evrakları hazırlamam gerek elektronik olarak.

Atina'daki konferans için sunum hazırlamak, final projelerini ve sınavlarını notlamak falan hep Mayıs başına kalıyor. Artık onları saymıyorum bile..

E insanlar soruyor - 2 yıllık evlisiniz, bebek planı yok mu diye :) Bebek planı var ama işte bu deadlinelardan bebeğe sıra gelmiyor. O kadar yoğun bir tempoya sokmuşum ki kendimi belki buraya yazarım, biraz içimi dökerim ve rahatlarım diye düşündüm.

Rahatlamak haziran'a kalıyor artık. 8-18 Haziran arası, daha çocuklar okuldayken ve Bodrum gerçekten güzelken Bodrum'a kaçacağım ve o 10 gün boyunca biraz beyin detoksu yapacağım. Kitap okurum, yüzerim, yürüyüşler yaparım, bol bol balık yerim.. Ah ahhh. Hele de her yerin karla kaplı olduğu bol çamurlu gri Ankara gecesinden bunları yazarken o kadar uzak geliyor ki bu planlar..

Ah 8 haziran, hadi gel artık gel...


Salı, Ocak 13

Uzuuun bir aradan sonra..

En son yaz bitti diye yazmışım, artık yaz biteli çok oldu ama ben bir türlü buraya bir şeyler yazamadım.

Son yazışımdan itibaren yar. doç.luğa başvurdum. 4 yeni makale yazıp dergilere yolladım. Bir research grant aldım. TUBITAK projemiz oldu - hatta nerdeyse yarıladık.

Berlin'e gittim, Prag'a gittim, Lizbon'a gittim.

Ameliyat oldum, atlattım. Hatta 2,5 aydan sonra bugün ilk defa spora başlıyorum ve de çok heyecanlıyım. Hatta bir an önce zaman geçsin de gideyim istiyorum.

Bugün dönem bitiyor ayrıca, o yüzden de heyecanlıyım.

Böyle işte. Fazla da bir şey yok. 2014 bol bol iş demekti benim için. Sanki 2015 de öyle olacak gibi görünüyor. Bakalım neler gösterecek.