Pazartesi, Eylül 27

yarın

28 eylül. Önemli bir gün. Bir yanım rahat çünkü beklediğim bir şey gerçekleşiyor; bir yanım ise buruk çünkü yarıda bırakma hissi her zaman ağır bir his..

ama bazen de yarıda bırakmak gerekiyor geleceği daha güzel bir hale getirmek için. Herkes için.

Bir zamanlar en sevmediğim laftı; ama artık seviyorum sanırım.. Hepimiz için hayırlısı olsun :)

Pazar, Eylül 26

son zamanlarda

blogdan uzak kaldim biraz.. Is cok yogun. Heyecan verici bicimde mi yogun: hayir. Ama haftaya Van a gitme ihtimalim ortaya cikti ve iste o beni cok heyecanlandiriyor...

Bu aralar kafam dolu. Dalginim. Yorgun hissettigim oluyor, durup dururken daral geldigi oluyor.. Gecici hisler, eminim, ama bir tatil mi ihtiyacim olan sey, yoksa daha cok balik yemek gibi sacma bir sey mi bilmiyorum..

bu aralar cok orkide saksissi degistirdim ve gecen ruyamda da kendimi orkide saksisi degistirirken gordum.. Tam syeni saksisindaki orkideye hayanlikla bakiyorum ki koklerin uzerinden tirtil ile suluk arasi bir sey uzerime dogru yavasca ilerliyor.. Tam onu olduruyorum, bir tane daha.. Yani boyle. Orkideden bile korkunc bir sey yaratabilmeyi basaran hayal gucume beni asla hayal kirikligina ugratmadigi icin cok tesekkur ederim!

Çarşamba, Eylül 22

tanışma

Bu akşam iş çıkışı blog sayesinde tanıdığım biriyle buluşacağım. Leyla önce bloguma yorum bırakmaya başladı, sonra birkaç kere emailleştik. Sonra ben onun Fransızca öğretmeni olduğunu öğrenince fransızca yazıştık. Korkunç fransızcamı düzeltti. Bu akşam da sonunda buluşuyoruz...

Aslında düşününce komik geliyor.. Biz lisedeyken bir arkadaşımız vardı sürekli msn'den (yoksa ICQ muydu) tanıştığı oğlanlarla buluşma ayarlıyordu. Kızılay Vakko'nun önünde buluşmak için sözleşiyor, ama tek başına gitmeye cesaret de edemeyip o üst geçidin merdivenlerine bizimle çıkıp oğlanın hangisi olduğunu tahmin etmeye çalışıyordu. Çoğunlukla da gitmiyordu yanlarına - buluşma gerçekleşemiyordu. Ne heyecanlanıyorduk! İyi de oluyormuş, o zaman insan ne kadar meraklı ve cesur oluyor - şimdi düşününce hayret ediyorum :)

Bu akşamki buluşma çok farklı tabi. Ama yine de Leyla ile sonunda tanışacağımız için şimdiden heyecanlanıyorum :) Çocuk muyum neyim!

Salı, Eylül 14

insan hayatta küçük şeylerle mutlu olmayı bilmeli..

Bilmiyorsa da kendine öğretmeli.. Mesela sabah uyanınca karşınızda uyuyan böyle bir şeye gözlerinizi açmak ve gülümsemek.. Sonra size daha da yaklaşması örtüyü kaldırtıp, birkaç kere kendi etrafında dönüp kendine güzel bir yer beğenip yanınızda yatması.. Masaj yapması, ellerinizi kollarınızı yalaması uyandırma servisi olarak.. Hayatınıza minik bir hayvan sokmak mutluluğun kapısını aralamaktır bence.. Kendinizi böyle bir sevgiden mahrum etmeyin.. Bu şansı tanıyın kendinize - hiç olmadığınız kadar mutlu ve huzurlu olacaksınız..

Ya da güzel bir resim asmak ofiste masanızın karşısına. Baktıkça sizi güldürecek, gününüzü neşelendirecek, insanlar geçerken dikkatlerini çekip konuşma konusu yaratacak.. Ben kedi meraklısı olduğum için bu resmi buldum ofiste. Bir çocuk yapmış bu resmi.. Kedinin bakışındaki o muzipliği bilerek mi çizmiş, yanlışlıkla mı olmuş bilemiyorum ama benim elime kalem verseler o ifadeyi çizemem..

Böyle minik şeylerle süsleyin hayatınızı.. Süsleyin ki etrafınıza baktığınızda sizi mutlu edecek şeyler olsun yanınızda..

*niye böyle yüreğinin götürdüğü yere git tadında bir yazı oldu bu - ben de anlamadım.. Ama bugün de öyle oldu, napalım...

Pazartesi, Eylül 13

gri bir gün

Bugün zaten huysuz uyandım. Tabi 4 günlük tatilden sonra işe gidecek olmanın da etkisi olabilir bunda. Melosh bile şaşkın şaşkın nereye gidiyorsun diye bakıyordu bana, tatil boyunca en azında saat 9'a kadar yatakta olduğum için ona bile garip geldi böyle erkenden uyanmam.. Bir de dün gecenin referandum sonuçları zaten tepemize kabus gibi çökmüşken, üstüne basket maçında attığımız hiçbir topun basket olmaması.. Ay ay.... Tamam, dünya 2.liği de harika, hiçbir lafım yok zaten - takımımız nerelerden nerelere geldi...

Hava kapalı. Tatil sonrası. Ülkenin nereye gittiği belli değil. Kendini padişah ilan etmeye gittikçe yaklaşan bir adam hergün televizyonlarda, gazetelerde, heryerde! Bir de çok zor bir cenazeye gidicez bugün. Genç bir insanın ölmesi her zaman daha zor yaşlı birinin ölmesinden. Tesellisi daha zor...

Kısaca Keyifsizim. Kimse bulaşmasın bana.

Çarşamba, Eylül 8

bayramda denenecek yeni bir yemek tarifi



New York Times'in yemek blogunda buldum bu tarifi.. Ben içine biraz da kimyon ekleyerek pişirmeyi düşünüyorum..

Herkese iyi bayramlar!

Pazartesi, Eylül 6

2.5 günlük de olsa yoğun bir hafta

Bu hafta çok hızlı başladı. Yalnızca 2,5 gün olduğundan mıdır nedir - bütün dünyayı bu haftaya sığdırma gibi bir endişemiz var ofiste. Sabah geldim ve yoruldum resmen.. Neyse, sadece 2,5 gün diyorum, derin bir nefes alıyorum..

Haftasonu genelde evde evi düzenlemek, kitap okumak ve dinlemnek ile geçti. Çok güzeldi o yüzden.. Yavaş haftasonlarına bayılıyorum, hele de elimde okunacak güzel kitaplar varsa.. Ye, dua et, sev bitmek uzere. Kitap çok güzel - bir kadının hayatını yeniden eline alışını ve kendi istediği şekilde yeniden yapılandırışını işliyor.. Gerçi Türkçe tercümesi felaket ötesi.. Örneğin - kontrol freak - kontrol fakiri diye çevrilmiş.. Zaten başka kötü tercüme örneği vermeye gerek yok..

Herkese kısa bir kısa hafta diliyorum..