Pazartesi, Aralık 21

Avatar

Bugun avatar'ı izledik halam annem ve ben. Real 3-D cok garip bir sey.. Filmi izlerken hep sunu dusundum: bu ondeki koltukları da gormesem de tam filmin icindeymisim gibi hissetsem. Yakında o da olur herhalde, herkes kafasına bir ekran gecirip kendi kendine filmi yasayabilir.

Ama o zaman sinema keyfi kalır mı? Nerde bunun voyeurism'i, nerde bunun kalabalık icinde bireysellik hissi?..

Pazar, Aralık 20

Cooook buyuk degisiklikler..

Hic hesapta yokken bir ise basvurmustum ben - hem de isi cok ciddiye almayarak. Sonra hic hesapta yokken beni sınava cagırdılar, sonra mulakata, sonra daha da ozel bir mulakata..

Sonra hic hesapyta yokken yepyeni bir kapı acıldı. ciddiye almadıgım iş bir anda cok saygın ve guzel gozukmeye basladı gozume.. Bir anda buyuk degisiklikler. Hic beklenilmeyen bir sekilde, hic hesapta yokken..

Cok guzel bir surpriz oldu bana. Cok da guzel bir baslangıc olacak. Bu aralar her sey guzel gozukuyor gozume, ozellikle de sıkıdım sıkıdım tayyorler - hem de hic hesapta yokken.. :)

Halam cok komik bir sey soyledi arabada, hayatta iki kisi tanıyorum dedi - hic kariyerlerine onem vermedikleri halde boyle cup diye kendilkerini inanılmaz bir kariyer kadınlıgı durumuna dusuren: biri benim, biri de sensin. Haklı galiba :)

Çarşamba, Aralık 16

Genc Osman

Dun aksam annemin basarılı organizasyonlarından bir tanesi daha meyvesini verdi ve biz altı kisi Genc Osman'a gittik buyuk tiyatroya. Guzel bir oyundu, bazı seyler nasıl surekli tekrar ediyor - onu gormek sasırtıcıydı.. Basrol oyuncusu biraz fazla tukurerek konusuyordu (agzıyla su puskurtuyormus gibi), o oyunun bir parcası mıydı - oyle ise boyle bir detaya gerek var mıydı bilemedim.. Siphai ve Yeniceri basını oynayan iki oyuncu cok basarılıydı. Mutlaka gormenizni tavsiye ederim.

Oyunun sonlarına dogru Genc Osman iyice koseye sıkısıyor. Bir seyler yapmaya calısıyor, bir seyleri degistirmeye calısıyor - ancak etrafındakilerin yanlıs yonlendirmesi ve de sistemin bozuklugundan dolayı elleri kolları baglı. O halde bile kontrolu elden bırakmamaya calısıyor ve soyle bir soz cıkıyor agzından: "Eger devlet boyun egerse, bu herkes boyun egmis demektir."

Bazı seyler aradan yuzyıllar gecse de degismiyor!

Çarşamba, Aralık 9

Fransizca'da 3. kur'a giris

Bugun fransızca kursunun 2. kur atlama sınavını basarıyla tamamlamıs biri olarak buraya yazıyorum. 2 ayda 2 kur - muhtesem bir hız - kurstan cok memnunum.. TOMER hakkında cok iyi tavsiyeler almasam da sansımı denedim ve de cok memnun kaldım ben, herkese de tavsiye ediyorum..


Bugun biz fransızca kur atlama sınavı olurken yandaki sınıf da Turkce kur atlama sınavındaydı. Sınavların dinleme bolumu de oluyor. Bir ara onların dinleme sınavından soyle bir cumle ucup kulagıma konuverdi:

"Cok guzel ıspanaklı gozlemeler, yanında da taze sıkılmıs portakal suyu - ne dersin?"

Her sey tamam da zavallı cocuklar bir de ıspanaklı gozlemeyi ogrenmek zorunda kalmıslar ya - ona uzuldum. Bir sonraki kura gecerken imambayıldı ile karnıyarık arasındaki farklar nedir gibi bir soru cıkarsa sasırmam.

*Resimdeki Mırıdaki bir sokak satıcısından aldıgımız bir cesit meyve - yemis arası bir sey. Ben hala bu yedigimiz seyin solucanlarla falan bir alakası oldugunu dusunuyorum - ama yedik. Tadı da acayipti - boyle yer elmasının biraz daha tatlısı gibi. Bir yerde gorurseniz deneyin, ama yanında hindistan cevizi de satılıyordu, bence bunu bosverip direk hindistan cevizi yiyin!

Pazartesi, Aralık 7

Sacma sapan bir ruya

Bu sabah sevgili arkadasım Ozlemin telefonuyla uyandım 10'a dogru.. Ama nasıl dagılmıs haldeyim - sen biraz ayıl da ara beni diyebildi bana sadece.Sonra dagılmamın nedeni aklıma geldi: gordugum ruya. Ruyamda Amerika'daki sondan 1 onceki evimdeyim. Ve de geri donus icin evi bosaltma isleriyle ugrasıyorum. Hatta ugrasıyoruz demek daha dogru. Cunku babanem, dedem, annem, babam, ve ailemizden baska kisiler var yanımda.

Ben bir seyleri atmaya calıstıkca ay bu cok guzel, kızım sen deli misin bu atılır mı, a aaaa bu cok pahalı bir seye benziyor deyip duruyorlar.. Bir yandan da atmayacagım guzel seyler icin etrafı kolacan etmem gerekiyor ruya boyuca, cunku sevdigim seyleri de atıcam sanıp bunu biz alalım mı, a aaa bunu atacaksan bize ver diyip duruyorlar.

En sonunda copleri atmak icin tuttugumuz biri bir yerde dusuyor ve kafası yarılmıs bir sekilde geri geliyor eve - yuzu kan icinde. Bir yandan da ona cok canım sıkılıyor.. Aaaaa... valla Ozlemcim iyiki aramıssın beni cunku ruyamda delirmek uzereydim!

*Resim Mısır'da su anda kullanılan kola tenekelerinin bizde yarattıgı nostalji hissini ziyaretcilere de yasatmak icin buraya konulmustur. Bu eski tenekeleri acmak cok zormus, bir de acayip gurultu cıkarıyorlarmıs. E tabi acarken dikkat etmezsen parmaginin kesilmesi riskini de ekleyince yeni teneke iceceklerinin kapak tasarımını daha bir takdir eder hale geldim...

Perşembe, Aralık 3

Misir'dan sahneler

Bu gumus renkli seyler lambalar. Hepsinin icinde birer ampul var ve prize takınca boyle inanılmaz goruntuler ortaya cıkıyor. Biz de dayanamayip aldık bir tane. Hatta daha bol bol siparis geldigi icin daha da cok alacagiz sanırım. Ben aslında evde bir koseyi sadece bunlara ayırmayı dusluyorum. Oyle bir evim olabilir mi acaba?


Bu pembe-kızıl bina da unlu Mısır Muzesi. Kendisi pek bir buyuk, pek bir gorkemli... Icerisi gercekten de inanılmaz. O kadar inanılmaz ki resim cekmek yasak - ki bence cok sacma, ama neyse.. Muzede inanlımaz seyler var, beni en cok etkileyen seyler ise tabiki takılar, mumyalar - ozellikle hayvan mumyaları ve de Tutankamun'a ait bolum. O kadar cok altın ve altın kaplama gorduk ki gozlerimiz yoruldu, basımıza agrılar girdi.. Bu muze yakında tasınacakmıs diye duymus sevgilim. Iyi olabilir, cunku muze ne kadar buyuk olsa da o bina o eserleri sergilemeye yetmiyor, her sey biraz ust uste gibi duruyor.. Bir de binanın ici o kadar tozlu ve pis ki insanda muze gezme zevki kalmıyor...

Misir gezimiz beni gercekten de etkiledi sanırım, durup durup Mısır'ı dusunuyorum... Bu resim ilk defa piramitleri gordugum anın fotografı.. Cok etkileyiciler gercekten de, insan uzaktan da yakından da gercek olabileceklerine inanamiyor. Saskınlıkla izledik zaten biz de..