Perşembe, Nisan 26

Yıllardan sonra ilk kez bayıldım.

Aslında yavaş yavaş olduverdi. Hatta öncesinde de ay yine aynı şey oluyor - ben bayılacağım galiba diye de düşünmedim değil. ama işte o anda hiçbir şey yapamadım ve kendimi oturtulmuş, ayaklarım uzatılmış ve soğuk soğuk terlerken buluverdim. Bu olduğunda hastanede olmam iyi oldu bu sefer - pazarda olmaktan daha iyiymiş...

Doktora gitmiştim. Testler yapıldı. Ödeme yapmak için sıra bekliyordum ki bir anda içimde bir sıkıntı hissettim, sonra midem bulandı, sonra kulaklarım uğuldamaya başladı, sonra gözlerim karardı - ve gitmişim. Neyse, dinlenip geri ofise geldim. Bugün yavaş bir gün. Erken gideceğim eve. İşte böyle..

Yarın cuma! Bilkentteki son 2 dersim. Dersten sonra da Afyon'a gidiyoruz - Güral Afyon'a. Hamam, kese, masaj falan. Dinlenmeli bir haftasonu planlıyorum.. Tüm ailemiz orda olacak- herkesle hasret gidermek de çok iyi gelecek.. Ay hadi cuma olsa bir an önce!

Salı, Nisan 24

Güzel Amasra, güzel Çakraz



3 günlük haftasonunu Amasra'da geçirmek çok çok harikaydı! Çakraz'da vakit geçirmek de çok güzeldi. Sanırım Çakraz'ı Amasra'dan daha çok seviyorum ben.


Bol bol gezdik, kitap okuduk, yemekler yedik.. Tatil hiç bitsin istemedim, ama bitti.. Ofisteyiz maalesef.. Ama alışacağız, alışacağız!


Çarşamba, Nisan 18

haftasonu kaçamağı

Haftasonu Amasra'dayız. Hava yağmurlu - ama olsun, yine de yürüyüşler, Çakraz'da keyif ve de bol bol yatıp uyuyup bol bol kitap okuma planım var.. Kim bilir - belki araya film bile sıkıştırırız.. Çok heyecanlıyım - yani neredeyse cumartesiyi bekleyemeyeceğim.. Nerdeyse değil - bekleyemeyeceğim!!!

Ofiste bu hafta 2 haftada yapılacak işi 2 günde yapma rekoru denemeleri yapıyoruz resmen.. Gerçi kimsenin bizi Guinness Rekorlar Kitabına aday göstereceğini de sanmıyorum.. Her akşam işten çıkarken bir yandan oh be diyorum, bir yandan da öbür gün yapılacak işlerin ağırlığı üzerime çöküyor resmen.. Neyse geçecek, bunlar da geçecek..

Herhalde işteki yoğunluğun etkisinden olsa gerek, geçen gece rüyamda 3. çocuğuma hamileydim. Daha biri bile ortada yokken, onu bırak evli değilken, onu geç ortada koca adayı bile yokken (!) bu rüya ne alaka denebilir ama işte rüya bu - insan ne göreceğini seçemiyor :)

Neyse, 3. çocuğuma hamileyim ve çocukların arası 2 yıldan az. Bizim idari işler müdürümüz beni yanına çağırıyor ve diyor ki emelcim çocuk sahibi olmak çok güzel bir şey ama biz senin yerine replacement aramaktan/bulmaktan bunaldık. Yani daha çocuk sahibi olmayı planlıyor musun? diye soruyor bana.. Ben de e bunun 4'ü var, 5'i var diye cevap veriyorum, umutsuzca yüzüme bakıyor, bir şey de diyemiyor tabi :)

Neyse, herhalde yoğunluk gördürdü bu rüyayı bana. Hadi 3 neyse de 4-5 i ben bile gözümün önüne getiremiyorum...

Herkese iyi 23 Nisanlar.. Siz de eğlenin, dinlenin, keyif yapın.. 1 günlük bir tatil bile olsa bu tatilin tadını çıkarmak gerek!

*Resimler 3 yıl önce çekilmişti. Çekeni sevgiyle anıyorum... Selam çakıyorum!

Salı, Nisan 10

ruhu dinlendirmek

Orkideler yine coşuşta!

İnsan hayatın akışı içersinde bazen fark edemiyor kendine nasıl yüklendiğini, omuzlarında nasıl bir yük taşıdığını. Bunu yalnızca iş hayatı olarak kastetmiyorum, özel hayatlarımız da böyle.. Bazen öyle yükler alıyoruz ki üzerimize - sonra işin içinden nasıl çıkacağımızı bilemiyoruz..

Etrafıma bakıyorum, birbirinden memnun olmayan çiftler, hayatında istediklerini gerçekleştiremeyen insanlar.. Bile bile yapılan hatalar, yanlış kararlar.. İnsan hayatın koşuşturmacası içersinde kendinden uzaklaşıveriyor..

Bu sabah bir arkadaşımla konuşuyordum telefonda, ay sesin ne güzel geliyor diyip durdu.. Güzel geliyordu çünkü :) İnsanın hayatında heyecanlar, yeni hevesler eksilmişse sesi de ağırlaşıyor, ruhu yoruluyor.. Ama yeni sahiller her zaman umut dolu! İnsan ne kadar geç yatmış olursa olsun yine de mutlu uyanıyor, hevesle kalkıyor o yataktan...

Ben buldum galiba.. Hele şu aralar rahmetli Meral Okay ve eşi Yaman hakkında yazılanları da okumak etkiledi beni sanırım.. "Onun kadar karısına çiçek alan bir insan evladını analar doğurmamıştır," yazmış ya Meral Okay, orda dedim hah işte! İnsanın değerini bilen insanları sokması lazım hayatına..

Melosh hanım evde kurumuş tavuk kemiğiyle oynarken suçüstü yakalandığı an!

Hayatına değer katan insanları, sana kendinden bir şey ekleyen insanları, bilmediğin yönlerini ortaya çıkarmana yardım eden insanları, sana bir şey öğreten insanları, birlikteyken - umutsuz bir mutsuzluğu, çaresiz bir sessizliği değil de - heyecanı ve umudu paylaştığın insanları sokman lazım hayatına. Birlikte kendin olabildiğin, iç çocuğunu atlı karıncaya bindirirken iç ebeveynlerinin oturup bir latte paylaşabileceği insanları sokman lazım hayatına. Birlikte deli gibi gülebildiğin, yanında hiç çekinmeden saçma sapan şeyler için ağlayabildiğin, seni ne olursa olsun olduğun gibi kabul edebilecek insanları al sadece içeri - sadece onları al ki onlar da senin için ne kadar değerli olduklarını anlayabilsinler!

2 haftadan sonra kuyruk bey ile garajda ilk karşılaşmamız.. O kadar mutlu olduk ben ağlayacaktım, o da kafasını ağzıma sokmaya çalışıyordu :)

Tabi ki depresif ve daha mutsuz günlerin oluyor. Ama hayat, bana yaşattıkların için sana bir kez daha teşekkür ediyorum!

Bu arada, paylaşmadan edemeyeceğim.. Iphone'u olmayan bir insan olarak şu instagram kullananları kıskanıp duruyordum ki - pixlr - ı keşfettim! Muhteşem bir şey - mutlaka deneyin...

Salı, Nisan 3

günün sözü


biliyorum bazen çok geyik şeyler olabiliyor - ya da insan o kafada değilse sözler çok anlamsız gelebiliyor..

Ama bir de tam o kafadaysan, tam o anda email kutunda açıp baktıysan falan.. Bir yerlerde saklamadan edemiyorsun.. Sanırım bu da onlardan biri. Tarot falımda bile çıktı, yeni sahiller..