Perşembe, Nisan 16

gecenin 1'i olmus, ben hala zihnimi kapatamiyorum..

Ama kucukken de boyleymisim, gidip annemlere bana uyumayi bir daha ogretin, ben ogrenemedim dermisim. uyku benim beceremedigim bir sey. Ama ailemde uykusuz cok. O yuzden de sasirtici degil belki de.. Boyle yasamaya alisinca sorun kalmiyor pek. Artik gece yatakta eziyet gibi bir o yana bir b yana yatmamayi ogrendim. Bir mola veriyorum, sonra yeniden denemek uzere geri donuyorum.

Bugun de tezim icin 3 gorusme yaptim. Yaptim ama basima gelmeyen kalmadi.. Dun biraz hasta gibi oldugumdan bu sabah evden cikarken havadurumuna baktim. hava 11 derece ve yagmurluydu. O yuzden uzerime pardesum yerine bir mont giymeye karar verdim. Yanima semsiyemi aldim falan ciktim. Hava da soguktu gercekten de. ilk gorusmemi yaptim. ikinci gorusmeye giderken terlemeye basladim. Oglen gozde ile bulusmaya gittigimde terden oluyordum. Hava gunesli ve 20 dereceydi. Tam bahar! Hay su hava durumunu belirleyenlerin gozunu seviyim. Perisan oldum sayelerinde :)

Ama perisanligima ne perisanliklar eklenecekti haberim yoktu. Gozde ile yemegimizi yedik. Ben de geldigim yoldan degil de parkin arkasindan yuruyup turk mahallesine cikayim dedim. Bruksel'in gare du nord'unu bilenler anlar nerelerde dolastigimi ve eyvah derler.. Ama ben bilemedigimden saf bir arastirmaci olarak hevesle gunun son gorusmesine dogru turk mahallesine gidiyordum hizli adimlarla. Taaa ki pencereleri, kirmizi isiklari, percere onlerinde musteri bekleyen afrikali hayat kadinlarini ve etrafta bu kadinlari izleyen erkekleri gorene kadar.

Beynimden kaynar sular bosaldi. Kendimi Bruksel'in red light district'inde bulmustum... Yani o yokuslari nasil ciktim, ordan nasil uzaklastim bilmiyorum. herhalde o yokusu en hizli cikan kisiyimdir ben. Etraftakiler de halime baya gulmustur, kirmizi montuyla red light district'te gezen benim panik halime :)
Neyse, Bruksel'in o taraflarina gitmemeyi zihnime not ediyorum.

Eve geldigimde Melosh hanim bana karsi biraz tepkiliydi. butun gun yalniz birakilmanin sikintisi vardi uzerinde.. Butun aksam pek bir keyifsizdi, bizden kacti durdu. Bir ara pijamalarimi almak icin cekmeceyi actigimda cekmecede bir hareket oldu ve ben cigligi bastim. Orda ne kadar kaldi bilmiyorum ama bizimkisi kendini zor atti disari.

Melosh'un burnundaki sumukten kurtulduk sonunda, herkesin gozu aydin! Bu aralar kedosumuzunu yeni hobisi benim Turk marketinin park yerinde buldugum atilmak uzere oraya birakilmis portakal sandigi. Eve geldigi andan itibaren bu sandik cok ilgisini cekti kucuk hanimin. Temizleyemeden icine battaniyesini serdik ve oraya yerlesti. Bu aksam da orda oturuyordu ki sevgilim melosh ile oynamaya basladi, ipe bagli minik faresini ona dogru salliyor, melosh da yakalamaya calisiyordu yattigi yerden. fakat bizim kizin konsantrasyonu pek iyi degil ve uzun sure bir seye odaklanamiyor. O yuzden de insan onla oynamaya calisirken biraz bunaliyor...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Emelcim ciceklerin resmini soyle bir buyutup baktim, neredeyse kokulari burnuma geldi :) sn.

emelo dedi ki...

ay valla o kadar guzeller ki, biz de dayanamadik koparip dalindan eve getirdik. Kuruyacaklar diye cok uzuluyorum.