Cuma, Ocak 2

Yeni bir yil!


2009'a resmen donarak girdik, hala isinamadim, umarim bu sene boyle gecmez..

Avusturya'ya gidecek olanlarin ilk dikkat etmesi gereken sey Nisan ile Ekim aylari arasinda orda olacak sekilde tatillerini planlamak. Aksi takdirde sehrin tadini cikarmak epey bir zorlasiyor..

Biz Viyana'ya gece vardik. O gece hemen uyuyup sabah sehri turlamaya basladik. Unlu ve heybetli stephensplatz oranin en populer meydani, ayni zamanda da heybetli bir kilise olan Stephensdome orda bulunuyor. Bu kilisenin canlarindan biri ilk Turk isgali sirasinda atilan toplar eritilerek yapilmis. Cani gormedik ama kilisenin icini gezdik, barok tarzindaki kilisenin ici sasirtici bir sekilde aydinlikti. Ama etraftaki suslemeler, varaklar inanilmazdi tabi.

Sonra hemen cikip unlu Sisi'nin de evi olan Hofburg sarayina gittik. Sarayda cok ilginc bir sergi vardi. Avusturya-Macaristan imparatorlugunun butun mutfak esyalari, sofra takimlari sergileniyordu. Cok satafatli seyler gorduk ve de yaldiz gormeye dayanamayacak hale gelince hadi Sisi'nin sergisine bakalim dedik.






Sisi sergisinin asil amaci Sisi hakkindaki mitleri ortadan kaldirip onun gercek kisiligini anlatmakti. Sergi ilgincti baya, kiyafetleri, takilari, hayati, mektuplari, ilac cantasi derken onun gercekte kim oldugunu anlatmaya calismislardi. Filmlerdeki imajinin disindaki gercek hayatini gostermeye calismislardi. Sisi ile ilgili bir resim cekemedim, cunku resim cekmek kesinlikle yasakti :(

Sonra da imparator ve imparatoricenin odalarini gezdik. Biraz uzucuydu bu gezi cunku sarayin normal sicakligi (daha dogrusu soguklugu) 14 dereceymis. Inanilmaz bir sey bu cunku 14 derece hic de oyle insanin rahat edebilecegini bir oda sicakligi degil bence. Odalar o zaman icin bile oyle cok satafatli, suslu degildi. Hatta imparator ve Sisi'nin yataklari oyle basitlerdi ki sasirdik..Bir de imparatorun her sabah 3:30'da kalktigini duyunca ben pes dedim; bu nasil bir hayat, bu nasil imparatorluk!


Viyana'da o aksam bir konsere gittik. Operaya falan gidemedik tabi ki, cunku operaya gitmek oyle son dakikada planlanacak bir sey degil, biletler epey onceden tukeniyormus. Biz de daha ufak bir konsere gittik imparatorlugun yazlik sarayinda. Bale gosterisi ve konserdi, guzeldi, ama etrafimizdaki turistlerin kabaligi bizi biraz sinir etti. Onumuzdeki bir kadin cep telefonu ile konustu, arkamizdaki cak cak sakiz cignedi, yine onumuzdeki kadin bir ara operya eslik etmeye kalkti falan derken inanamadik. Dedik ki, herhalde insanlar o kadar para vermeyince bir seye saygi gostermiyorlar.

Belvedere Sarayi'nin bahcesi

Ikinci gun Belvedere Sarayina gittik, burasi iste tam bir saray dedirtecek turden bir saraydi. Duvarlar suslemeli, satafatli, gorkemli. Burasi ayni zamanda bir sanat muzesiydi. Bir cok resim gorduk, yeni ressamlar ogrendik. cok kalabalikti, ama yine de keyifliydi. Ordan cikista opera binasindaki tura katilacaktik, hatta onune kadar gittik ama oyle acayip bir sira vardi ki, vazgecip Linz trenine bindik.

Unlu Viyana Opera binasi

Linz'in en onemli ozelligi, hatta bu yil avrupa kultur baskentlerinden biri olmasinin disindaki tek ozelligi, Hitler'in en sevdigi yerlerden biri olmasi. Hitler zamaninda orayi bir sanat merkezi haline getirmeyi istemis... Bir sehrin Hitlerin en sevdigi yer olmasi aslinda uzucu, gurur duyulacak bir sey hic degil, ama iste tek ozelligi buydu Linz'in. Oyle sanat merkezi falan olmamamis yani.. Linz kucuk bir sehirdi, ve de en onemli yeri sehir merkezindeki meydandi. Bir de tepeye kurulmus bir kilise olan Postlinberg. Havanin cok soguk olmasi gezimizi biraz zorlastirdi.
Postlinberg




O gece ve yilbasi gunu Linz'i gezdik. Sehir cok iyi hazirlanmisti yilbasina. Cok buyuk bir kutlama duzenlenmisti, her yere sahneler ve ekranlar kurdular, her yeri aydinlattilar. Kultur baskenti oldugundan dolayi 120.000 kisinin gelecegini duyrudular. Sehir hakkaten de kalabalikti, aksam yemek yiyecek bir yer ayarlayamadik ve tabi ki sevgili Turk donercilerin sayesinde karnimizi doyurabildik!


Almanlar ve Avusturyalilarla ilgili yapmam gereken cok onemli bir uyari var: o da havayifisek ve de patlayan seylere olan manyakca duskunlukleri. sabahtan fisekleri patlatmaya basladilar ve de butun gece devam ettiler. Inanilmaz birseydi. turkiye'de havayifisek neden yasak anladim, ve de cok sevindim yasak olmasina. Insanlar evlerinin pencerelerinden yolda yuruyen yayalarin uzerine fisek atiyorlardi, her yerde patlamalar, barut kokusu, yolda duran insanlarin ayaklarinin dibine atiyorlardi patlayan bilimum sey, inanamadik ve de urktuk gercekten. Hatta tam onumuzde soyle bir olay gerceklesti: bir evden fisek atildi ve bu yuruyen binirin uzerine dustu. O kisi de fisegi geri eve firlatti. Fisek evin icinde patladi. sonra evdekiler disari buyuk boy bir teneke bira sisesi attilar, biri de o dolu siseyi geri eve firlatti. Resmen ufak capli bir catisma alaniydi etraf. Insanlar manyaklasmis bir halde surekli bir seyler yapiyorlardi.

Biz yeni yila tuna nehrinin uzerindeki bir koprude girdik. Saat 12 olunca bir anda herkes Valtz muzigi esliginde dans etmeye basladi. Bu cok hosuma gitti benim. Biz de dan etmeye calistik, ama cok usudugumuzden hafif hareketlerle birbirimize sariliyorduk. Inanilmaz bir soguk vardi.



Kutlamalar bitince geri otelimize donmek istedik ama bu imkansizdi cunku koprunun bitiminde inanilmaz bir fisek savasi vardi. Her yer sis icindeydi, inanilmaz yuksek patlama sesleri, etrafta polisler, kosusturan insanlar, barut kokusu... 3 yonden fisek patlamalari geliyordu ve kopruden cikis tatamen kesilmisti, biz de mecburen ortaligin biraz sakinlesmesini beklemeye karar verdik. Ama soguk dayanilmaz bir hale gelmeye basladi.

O sirada 2 polisin birilerini o karmasadan kurtarmaya calisitigini gorduk ve hemen peslerine takildik. Once 2 kizi cikarmaya calisiyorlar sandik ama sonra onlerindeki kurklu adami fark ettik. Adami hepimiz tanidik, saat 12 olmadan hemen once bir konusma yapmisti. Biz kim oldugunu anlamadik ama Bundespresident diyip durdmuslardi adama. Iste o adami ordan kurtaran polisler bizi de kurtarmis oldular. Sonra Bruksel'e dondugumuzde alman bir arkadasimiza anlatip bundespresident kimdir ki deyince cumhurbaskani oldugunu soyledi. Inanamadik tabi, adamin hemen dibinde onlarla birlikte kosturuyorduk biz, meger adam avusturya cumhurbaskaniymis. Neyse sayesinde kurtulduk, sagolsun!

Iste boyle bir yilbasi gecirdik. Evimize donduk, ben hala isinmaya calisiyorum... Herkesin yeni yili kutlu olsun, herkese sicak bir yil diliyorum :)

2 yorum:

doganslx dedi ki...

bu kadar soguk turist usandirir valla (ama viyana'nin kiraathaneleri pek karli ciktilar bu soguktan). bir de yilbasi valsinin videosunu koyunuz bi zahmet..

arzu dedi ki...

cok renkli bir yilbasi olmus, umarim tum yil bu kadar kosturmaca icinde gecmez ama bu kadar keyifli olur :)
opuyoruz ikinizide, iyi seneler...